Her toplumda ‘ötekiler’ vardır. Ötekileştirdiğimiz grupları genelde ırk, cinsiyet, yaş, din, mezhep, siyasi düşünce, milliyet gibi kategoriler haline getiririz.
Batı illerinde birinde gezen bir genç biraz koyu tenliyse doğulu olarak lanse edilir.
Hemen öteki etiketi yapıştırılır.
Başkaca ötekileştirme yönleri de var.
Mesela; Müslümansa terorist, sağcı, solcu, dinci, nurcu, ulusçu, Atatürkçü, cemaatçi vs. vs.
Genel olarak etnik köken ve dini mezhep bakımından çok kültürlü bir ülkede yaşıyoruz.
Oturduğunuz yerde bile çevrenize baktığınızda farklılıkları görmeniz mümkün.
Kapı komşunuz Arap, sokak başındaki Ermeni soyundan olabilir.
Farklı olanın düşüncesine ve tercihine saygı duyup birlikte huzur içinde yaşamak varken kendi kültüründen olmayanı ötekileştirmek ve bunun bir adım ötesi olan düşmanlaştırmaya kadar varan çok rahatsız bir durum içindeyiz.
Toplum kendi değerlerine sahip çıkmak ve kendini bunlar üzerinden tanımlamak adına kendi gibi olmayan farklı kültürleri ötekileştirme yolunu seçer. Bu sadece Türkiye için geçerli değil. Birçok millet bunu uygulamıştır.
Bunda yanlışlık nerede diyeceksiniz.
Başlangıç seviyesindeki bir milletin kendini korumak adına muhafazakâr eğilimi, uzun yıllar sonra bu yapı kemikleşince ve farklı kültürlerin bir arada yaşaması gerektiğinde bir soruna dönüşebilir. Bu yapı içindeki bireyler, ötekileştirilmiş gruplar ile iletişim kurmak için bir çaba göstermez ve ayrımcılık başlar. Buna göre de öteki olarak algılanan kişi veya topluluk sessizleşmeye, hakkını arayamamaya başlar. Psikolojik açıdan bakınca bu bir sindirme politikasıdır.
Bir başka örnek;
Bölgemizde ve Batman’da ‘Çingene’, ‘Roman’ veya başka isimlerle bildiğimiz bir kesim var.
Bu gruplara ülkenin farklı bölgelerinde farklı isimler verilir.
Örneğin; Rom dediğimiz, Roman grupları. İkincisi Güney Doğu ve Doğu Anadolu’da yaşayan Domlar, ‘Kürt Çingenleri’ olarak adlandırılan grup. Üçüncüsü Lomlar, Kardeniz’de yaşayan ve ‘Ermeni Çingenesi’ olarak da adlandırılan grup.
Dom Çingenelerine “Kürt Çingeneleri”, Lom Çingenelerine “Ermeni Çingeneleri” denmesine tepki gösterenler var.
Batman’da bilinen bir bölgede ve bir mahallede yaşayan bu grupları ne kadar tanıyoruz. Veya ne kadar sindirebildik içimize?
Burada yaşayan bu gruplar ‘Dom’ olarak adlandırılır.
Domlar kendi içlerine dönük, kapalı bir toplum. Acıları, mağduriyetleri, yasları her şeyleri toplumun diğer bireylerinden, yani onlar kadar ezilmiş, onlar kadar zulmü görmüş Kürt toplulukları tarafından görünmüyor.
Sorarım size, aranızdan kaç kişi bu insanların düğünlerine veya cenazelerine katılmıştır.
Ciddi bir şekilde bu topluluklar tarafından sosyal ayrımcılık ve oranın olanaklarının dışında tutma, hiçbir bağ kurmama, dışarıda bırakılma söz konusu.
Bölgede Dom çocuklarına iş verilmiyor. Çünkü Domlar “hırsızdırlar”, “dilencidirler”, “kötülük” yaparlar düşüncesi hakim. Dolayısıyla onlar da toplumun diğer bireylerinden korkup, uzaklaşarak insanlarla iç içe girmek istemiyorlar.
Ötekileştirme ne yazık ki toplumun her kesiminde var.
Ancak şu sıralar özellikle Alevilerin feryadını görmek gerekir sanırım.
Onlar, özellikle devlet tarafından ötekileştirildiklerini belertiyorlar.
‘Ölülerimiz, Biz-Öteki olarak Ölmek’ konulu sempozyumunda konuşan Hacı Bektaş Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı Ercan Geçmez, Alevi askerlerin cenazelerine hiç bir yetkilinin katılmadığına dikkat çekiyor.
Geçmez, Alevilerin geçmişteki cenaze törenlerine değinerek, Alevi geleneklerinden bahsetti. Köyde geleneklerini yaşadıklarını söyleyen Geçmez, “Şehre geldik ve burada öteki olduk. Şehirde ilk kez Din öğretmenimin söyledikleri beni çok düşündürmüştü. Aleviler için cehenneme gideceklerini söyledi. Bizde cennet ve cehennem kavramı çok kullanılmazdı. Çocukken çok düşündürüyordu. Sonra öteki olduğumuzu fark ettim” diyerek başından geçen diğer deneyimlerden söz etti.
Alevi askerlerin cenazelerine hiç bir yetkilinin gelmediğine dikkat çeken Ercan Geçmez, “Bazen onları alıp Sünni geleneklere göre defin ediyorlar. Bununla da aileye iyilik ettiklerini düşünüyorlar. Bu cenazelerden sonra aileler ‘Bizi askere almayın’ dediler. Bunlara Alevi askerde çok tepki gösterdi. Bazı ailelerin cenazelerin Cem Evine götürülmesine karşı yetkililer tehditler savuruyorlar. Alevilerin cenazeleri bile devlet zulmüyle karı karşıya. Bunu da kendilerinde bir hak olarak görüyorlar” dedi.
Ülkede ötekileştirmeye yönelik gelenekler katılığından bir şey yitirmemiş. Ve ne yazık ki ötekilerin listesine hergün yenileri eklenir oldu. Ötekileştirmek bir marifet sayılmaya başlandı neredeyse.
Ama devletin ötekileştirmeye hiç hakkı yok. Sırf Alevi olduğu için alevi askerin cenazesine gitmemek bir devlete yakışmaz.