Bugün medyanın gücünü sanırım bilmeyen yok.
İktidar olmak için de, iktidarda kalmak için de medyanın gücü şart.
Türkiye’de bu gücü çok iyi biliyoruz.
Geçmişte iktidarları indiren medya olmuştur.
Yine birilerini iktidara çıkaran en önemli unsur da yine medyaydı.
Bugüne baktığımızda medyanın toplum üzerindeki etkisinin ne kadar büyük olduğunu hepimiz biliyoruz.
Peki, ama medyanın bu kadar güçlü olmadığı zamanlarda durum neydi?
Bir uzmanın kaleme aldığı o günkü durum şöyleydi;
Mesela toplumda sevgi, saygı, hoşgörü, yardımlaşma çok daha fazlaydı.
Komşuluk ilişkileri, yıllarca süren okul arkadaşlıkları ve her şeyden önemlisi güçlü yapıya sahip aile bağları…
Huzurun ve güven duygusunun henüz yitirilmediği o dönemlerde insanlar çok daha mutluydu. Çıkar ilişkileri hayatımızı bu kadar ele geçirmediği için insanlar küçük şeylerle mutlu olur, anlamsız hırslara kapılmazlardı. Ahlak anlayışı henüz yitirilmemiş olduğundan her şey çok masum ve güzeldi.
Bugüne dönersek geçmişte yaşanan huzur ve güven ortamından eser kalmadığını hepimiz çok net görüyoruz. Aile bağlarının koptuğuna, para ve iktidar hırsının insanları nasıl esir aldığına hepimiz her gün şahit oluyoruz. Nerede o eski arkadaşlıklar dediğimiz günümüzde arkadaşlık ve dostluklar maalesef çıkarlar doğrultusunda şekillenmekte ve ufak bir darbede yıkılabilmektedir. Tıpkı yapılan evlilikler gibi…
Toplumun bu hale gelmesinde pek çok neden olabilir. Ancak en önemli etkenlerden biri hiç kuşkusuz medyadır.
Bugünlerdeki yozlaşmış medyadan öncelerini bilirim.
1980’li yılların başında Meydan mahallesindeki sokaklar henüz ne asfaltla tanışmış, nede parke taşları döşeniyordu.
Kış aylarında abartısız tam bur diz boyu çamur birikirdi sokaklarda.
Sokak araları çamur olsa da futbol oynadığımız en önemli mekanlardı.
Tepeden tırnağa çamur olduğumuzda imdadımıza komşumuzun bahçesindeki tulumba yetişirdi.
Oyun alanlarımızdan biri de o zamanki adıyla ‘Eski Tekel Caddesi’ olan bugünkü Gülistan Caddesiydi.
Zaman zaman bu caddede hararetli tartışmalar yaşanır, komşular arasındaki şakalarda kahkahalar ayyuka çıkardı.
Özellikle sabah saatlerinde işyerlerinin önüne konan küçük iskemlelerde oturan esnaflar arasındaki diyaloglar şu an bile kulaklarımda çınlıyor. O yıllar komşuluk ilişkilerinin tavan yaptığı yıllardı.
Sevecen tavırlarıyla çevresindeki komşularla şakalaşan genç bir adam vardı.
Bu adam caddenin eski müdavimlerinden, Batman’ın ilk günlük gazetesi olan Çağdaş’ı kuran merhum Enver Arslan’dı.
O dönemler gazeteler şimdiki gibi kolay çıkmazdı.
Küçük kurşun harfler tek tek diziler, saatler süren yorucu bir çalışmanın ardından baskıya geçilirdi.
Elleri, yüzleri u dizgilerden kapkara olan insanlar görürdüm.
Sevgili Arif ve Nedim Arslan, o günlerin ağır emekçileriydi.
Bir süre sonra elim bir kazada merhum Enver Arslan’ı yitirdik.
Geriye büyük bir emanet bırakarak giderken, eminim şimdi geriye baktığında bıraktığı eserlerle gurur duyacaktır.
Babalarını yitirdikleri bu kazadan bir süre sonra yollarına devam eden 3 kardeşin çıkardığı gazete bugünlere geldi.
Merhum Enver Arslan’ın bıraktığı mirası devralan çocuklarının sahiplendikleri gazete, her zaman Batman’ın hizmetinde olan ve bugün 15. yılını kutlayan Batman Medya Gazetesidir.
Bu gururda başta özlemle andığımız Enver Arslan’ın, sonrasında ise emek veren herkesin payı var.
İyi ki varsın Batman Medya…
Bugün bu gazeteyi ayakta tutan siz değerli okuyucularımıza, bizi gururlandıran çizgimizden öden vermeyeceğimizin sözünü veriyoruz.
Bizler ve sizler ayrılmaz bir bütünüz.
Bu bilinçle hep birlikte nice 15 yıllara…