Dünyada çocuklara armağan edilen tek bayram olan 23 Nisan’la gurur duyulan bir ülkede çatışmalarda savunmasız masum çocukların öldürülmesi ne kadar acı değil mi?
“Sevinin çocuklar, övünün çocuklar 23 Nisan kutlu olsun” diye şarkısı var bir de.
Kaç çocuk bu yıl bu şarkıyı dinleyemedi acaba.
Kürt illerinde halen devam eden sokağa çıkma yasakları ve çatışma ortamı onlarca çocuğun ölümüne yol açtı.
Çocuk hakları ve insan hakları örgütlerinin açıklamalarına göre, 20 Temmuz Suruç katliamından bugüne kadar yaşanan çatışmalarda ve sokağa çıkma yasaklarında; hastaneye gidemeyen, annesinin karnında henüz doğma fırsatı bulamayan ve kolluk kuvvetlerinin hedefi olan en az 61 çocuk yaşamını kaybetti.
İHD'nin hazırladığı rapora göre, silahlı çatışmalarda, iş cinayetlerinde, cezaevlerinde, savaştan kaçarken ölen mültecilerle birlikte 2015 yılında 617 çocuk yaşamını yitirdi. Çocuklara bayram havasında sunulan 23 Nisan'a her sene çoğalarak katledilen çocukların isimleri eklenir oldu.
Okul çağında öldürülen çocukların sıraları boş kalırken, 23 Nisan coşkusundan da mahrum kalıyorlar.
İHD'nin 2015 verilerine göre yıl boyunca silahlı çatışma ortamından kaynaklı olarak 7'si kız çocuğu olmak üzere toplam 51 çocuk hayatını kaybetti. Rapora göre bu ölümlerin 43'ü doğrudan çatışmaların ve sokağa çıkma yasaklarının yaşandığı yerleşim yerlerinde meydana geldi. Askeri mühimmat patlaması sonucu biri kız 5 çocuk hayatını kaybetti. Ambulans engellenmesi sonucu 1, dur ihtarına uymadığı için 1, yolcu minibüsünün taranması sonucu da 1 çocuk hayatını kaybetti.
2015 yılı deyince hendekler ve sokağa çıkma yasaklarını hatırlayacağız ve bunlarla birlikte...
* Cenazelerin evde dolapta, sokakta bekletilmesine tanıklık eden çocukları,
* Morglarda yer kalmayınca buzdolabına konan bebekleri,
* Aylarca okula gidemeyen çocukları,
* Evde doğum yapmak zorunda kalan anneleri,
* Silahların, bombaların gölgesinde uyumaya korkan çocukları
* Karargah haline gelen evlerde yaşamaya çalışan çocukları,
* Evleri, kültürel mirasları yok edilen çocukları,
* Beşikte uyurken katledilen bebekleri,
* Çocukların okullarını karargah haline getiren, öğretmenleri alıp çocukları kaderine terk eden yetişkinleri hatırlayacağız.
Ama en çok ta 23 Nisan’ı kutlayamayan çocukları hatırlayacağız.
Tabi birde annesini veya babasını yitiren çocukları hatırlayacağız. 8 yaşındaki bir çocuğun sokağın ortasında vurulan babasının cesedi başına çömelmiş, başını elleri arasına almış halini hatırlayacağız.
2015 çocuk hakları ihlallerinin en vahimlerini yaşadığımız bir yıldı. Bu yıl olanları çok net biçimde kaydetmeli ve hatırlamalıyız ki, ders çıkarabilelim ve kaybettiklerimizi geri getiremeyecek olmanın ağırlığını bir ömür taşırken hayatta olanlar için anlamlı bir telafi mekanizması oluşturabilelim.
Evet, övünüyoruz çocuklara Dünyanın tek bayramını armağan etmekle, ama bu çocukları panzerlerin gölgesinde bayram kutlamak zorunda bıraktığımızı da unutmayacağız.
Silahlı çatışmanın sadece içinde bulunduğumuz anda gözle gördüğümüz zararları vermekle kalmadığını, çocukların bu kadar korumasız kalmasının aynı zamanda da çocuğun değerini nasıl erozyona uğrattığını da unutmamalıyız. Çocukların olduğu yerde silahın bu kadar rahat kullanılabildiği, okulların kapalı tutulabildiği ve aylarca bu ve daha ağır muamelelere tanıklık eden bir toplumda çocuğun hiçbir ihmal ve istismardan korunmasına imkan olamaz. Nitekim bu yıl gerçekleşen birçok hak ihlali konu gündeme bile getirilemedi. Bu durum bütün çocukları tehdit eden bir ortam yaratmaktadır.
En azından bundan sonrasının bu çok acı deneyimlerden ders çıkardığımız, çocuklar ile ve çocuklar için savaşmadan yaşamayı, onurlu biçimde barışmayı başarabildiğimiz bir yıl olmasını diliyoruz.