Suruç hain bir saldırı sonucu masum insanların kanıyla sulandı.
Önceki gün yapılan saldırıda 31 insan yaşamını yitirdi, 100’ün üzerinde yaralı var.
Saldırının yapıldığı gençler kimdi?
Terörist değillerdi.
Sadece Kobane’nin inşasına destek veren, Kobaneli çocuklara oyuncak getiren gençlerdi.
Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) üyesi gençler, Suruç'a gitmeden önce bu amaçlarını basına açıkladılar. Zaten gençlerin bir aydır bu hazırlığı yaptıkları da biliniyor.
Bir sürü oyuncak topladılar Kobaneli çocuklar için.
Bir gün önce Kobane sınırındaki Suruç’a geldiler.
Aslında o gün Kaymakamlık tarafından Suruç’a geçişlerine izin verilseydi, belkide ölmeyeceklerdi.
Ancak kaymakam sadece içlerinden temsili bir grubun Kobane’ye geçişine izin verilebileceğini belirtmiş, geri kalanlar ise patlamanın yaşandığı Suruç belediyesine ait Amara Kültür merkezinin bahçesinde basın açıklaması yapmıştı.
İşte ne olduysa o anda oldu.
Basın açıklamasının hemen bitiminde korkunç patlama yaşandı.
Görüntülerini izlerken tüylerimiz diken diken oldu.
Bu bir vahşet,
Bir katliam,
Tarifi imkansız büyük bir acı…
Olayın ardından kim, neden bu saldırıyı yapar sorusu kafaları kurcaladı.
Bu sorunun cevabı, aslında cevap bekleyen sorularda gizli.
Patlamada yaşamını yitiren gençlerin Amara merkezi bahçesine girerken, biraz ileride kurulan kontrol noktasında üzerindeki kalemler, not defterleri, fotoğraf makinaları tek tek aranmış.
Peki, bu kadar aramaya rağmen bombalı saldırıyı düzenleyen canlı bomba nasıl olur da oraya kadar gider?
Polis ve MİT tarafından Mürşitpınar sınır kapısı başta olmak üzere Suruç sokakları kare kare mobese kameralarla gözetlenirken, nasıl oldu da saldırıyı gerçekleştiren DAİŞ üyesini göremedi?
Bu ve buna benzer sorular yanıtlandığı taktirde sanırım olayın karanlık tarafı günyüzüne çıkacaktır.
Bu saldırı aslında bir bakıma Tel Abyad’ın intikamıdır.
YPG'nin Tel Abyad’ı ele geçirmesinden sonra bu tür bir saldırının olabileceği konuşuluyordu.
Saldırının hemen ardından fail ya da faillerle ilgili ortaya atılan bilgiler henüz netleşmedi. İlk iddia intihar bombacısının 18 yaşında bir kadın olduğuydu.
Suruç'ta katliam yapan bombacının kamera görüntülerinin polis tarafından tespit edildiği ve yüz tanıma programı ile kimliğinin tespit edilmeye çalışıldığı iddia ediliyor.
Habertürk gazetesi ise bir ay önce Türkiye'ye giriş yaptıklarını yazdığı kadın IŞİD militanlarının olaya karıştığını iddia etti.
Gazeteye göre, Emniyet Genel Müdürlüğü'nün fotoğraflarını 81 ile gönderdiği Fadime Kurt, Özlem Yılmaz ve Nuray Demirel, saldırının şu an baş şüphelileri.
Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu üyesi gençlerin ilçeye gelişiyle birlikte bölgede üst düzey güvenlik önlemleri alındığı öğrenildi. İlçe giriş ve çıkışında da kontrol noktası oluşturan güvenlik birimlerinin, araç, üst aramaları ve kimlik kontrolleri yaptığı kaydedildi. Patlamanın meydana geldiği kültür merkezinde de polis ekibi görevlendirildi.
Ancak tüm bu önlemlere rağmen saldırının nasıl gerçekleştiği hala soru işareti.
Times'ın Orta Doğu muhabiri Tom Coghlan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun bazı çevrelerce, ‘IŞİD'e yardım etmekle’ ve hatta ‘örgüte gizli askeri destek vermekle’ suçlandıklarını yazıyor.
Bu iddiayı sadece dış basın dillendirmiyor.
HDP’den de hükümete eleştiriler vardı.
HDP Eş Genel Başkanları Yüksekdağ ve Demirtaş, “Bugün Suruç’ta bir kez daha, insanlık onurunu yitirmiş barbarlık ve tecavüz ordusunun neler yapabileceğine tanıklık ettik. Özellikle de Rojava Devrimi'nin hemen yıl dönümü sonrasında ve Kobanê ile dayanışmak için yola çıkmış Türkiyeli devrimcilerin hedef alınması, Kobanê etrafındaki enternasyonal dayanışmanın kırılması çabasıdır. IŞİD ve benzeri tecavüz ordularının destek aldığı bütün ülkeler ve rejimleri bu barbarlığın ortağıdırlar.
PYD'ye karşı, orduyu ve on binlerce askeri sınıra yığarak sözde güvenlik tedbiri alan hükümet, Suruç'ta elini kolunu sallayarak bomba patlatanların siyasi olarak hesabını vermek zorundadır. Her türlü istihbarat ve güvenlik açığından şu andaki hükümet sorumludur” dedi.
Ne olursa olsun bu alçakça saldırının faillerinin bulunması hükümetin ve devletin boynunun borcudur.