İfade ve basın özgürlüğünü en çok tartışıldığı ülkelerden biri ne yazık ki Türkiye.
Gazete kapatmalar, hatta matbaa baskınları, sosyal medyaya ara ara müdahaleler ve devlet büyüklerine yönelik hakaret iddiaları ve tutuklamalar…
Bu kadar şeyin yaşandığı bir ülkede ‘Ne kadar çok demokrasi’ veya ‘Ne kadar çok ifade özgürlüğü’ tartışılır.
Hele hele en çok gazetecinin cezaevinde olduğu bir ülkede daha çık tartışılır.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Amerikan CNN International televizyonundan ünlü gazeteci Christiane Amanpour’a verdiği röportajda basın özgürlüğü ile ilgili açıklamaları dikkatimi çekti.
Amanpour, Türkiye'deki basın özgürlüğünün büyük endişe kaynağı olduğunu, yüzlerce insanın çeşitli sebeplerle ve Erdoğan'a hakaret suçlamasıyla tutuklandığını belirterek, “İnsanların dedikleri konusunda endişe duymuyor musunuz?” şeklinde bir soru sordu.
Başbakan Davutoğlu, “Endişe duyuyoruz” dedi ve şöyle devam etti; “1990'larda bir akademisyen olduğum dönemde aynı zamanda köşe yazarlığı yapıyordum. Basın özgürlüğü ve entelektüel özgürlük benim için kırmızı çizgidir. Eğer bir entellektüle, köşe yazarına veya gazeteciye herhangi bir saldırı olursa onların savunucusu olurum. Buna garanti veriyorum.”
O zaman sormak lazım; İpek grubuna ait gazete ve televizyonlar neden susturuldu? Muhalif televizyonlara haksız yere neden büyük cezalar veriliyor? Bunun en son örneği CNN Türk kanalı oldu. Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin canlı yayında “PKK terör örgütü değildir” sözleri nedeniyle 700 Bin TL para cezası verildi. Tekrarı durumunda kanalın lisansının iptal edileceği belirtildi.
Programı sunun Ahmet Hakan haklı olarak, “Stüdyoda, canlı yayın sırasında bir konuğun ne söyleyeceğini önceden bilemeyiz. Her şeyi söyleyebilir. Önemli olan ona itiraz etmek, karşıt görüşleri de seslendirmektir. Hem ben hem de konuklarım programda bunu yapmıştı” diyerek tepki gösterdi.
İfade özgürlüğü kapsamında değerlendirilebilecek o sözleri söyleyen Tahir Elçi hakkında da soruşturma başlatılmıştı.
CHP İstanbul Milletvekili Melda Onur, Adalet Bakanlığı'na Cumhurbaşkanı'na hakaret suçundan yapılan soruşturmaları sordu.
Onur, Adalet Bakanlığı bilgi edinme bürosundan, hem 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün 7 yıllık, hem de 12. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 7 aylık görev süresince ‘Cumhurbaşkanı'na hakaret’ suçundan yapılan şikayetler, açılan kovuşturmalar ve tutuklamaların dökümünü istedi.
Abdullah Gül'ün 7 Yıllık Dönemi: 1359 kovuşturma izni talebi geldi. Bu taleplerden 545'ine kovuşturma izni verildi. Tutuklama olmadı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 7 aylık görev süresinde, Cumhurbaşkanı'na hakaretten 105 kovuşturma yapıldı, 8 kişi ise bu suçtan tutuklandı.
Fransa’nın eski Cumhurbaşkanı Sarkozy bir şehirde dolaşırken, Herve Eon isimli bir Fransız vatandaş, “Defol git, geri zekâlı!” şeklinde bir pankart açar.
Ortalık karışır.
Herve Eon hakkında ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ten ceza davası açılır.
Mahkeme, 30 Avro para cezasına hükmeder.
Herve Eon yılmaz.
Mahkûmiyet kararını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşır.
AİHM, Eon’un lehine karar verir.
Kararında özetle der ki:
1. Cumhurbaşkanı’na “Defol git, geri zekâlı!” demek hakaret değildir.
2. ‘İfade özgürlüğü’nün kullanımıdır.
3. Herve Eon hakkındaki mahkûmiyet kararı ‘ifade özgürlüğü’ne bir müdahaledir, özgürlüğün ihlalidir.
4. Cumhurbaşkanı’na hakaret değil, aleni nitelik taşıyan bir eleştiri söz konusudur.
5. Bir siyasetçiye, siyasetçi olması dolayısıyla yöneltilen eleştiri sınırları, sıradan bir kişiye yöneltilen eleştiri sınırlarından çok daha geniştir.
6. Çünkü siyasetçi, sıradan bir kişiye göre, zorunlu ve bilinçli olarak ve hatta kendi isteğiyle tüm eylemlerini, davranışlarını vatandaşların ve gazetecilerin çok daha dikkatli bir kontrolüne açık bırakmaktadır.
7. Eon’la eleştirisi, “densizlik sayılabilecek hiciv yoluyla” ifade etme tarzıdır.
8. Ve hiciv, sosyal bir yorumlama şekli olup, doğal olarak tahrik etme ve kışkırtma amacını da güder.
9. Bu çerçeve içinde, Fransa Cumhurbaşkanı’na yönelik defol git, geri zekâlı sözü hakaret değildir, bir eleştiridir, ifade özgürlüğünün kullanımıdır.
10. Sonuç olarak:
Siyasetçinin daha fazla hoşgörülü olması gerekir.
Şimdi bu sözü devlet büyüklerine söyleseniz ne olur acaba? Herhalde en kısa sürede kendinizi cezaevinde bulursunuz. O zaman hangi ifade özgürlüğünden yada ‘Özgür ifade’den bahsediliyor acaba?