Şırnak’ın Cizre ve Silopi ilçelerinde günlerdir devam eden sokağa çıkma yasağı ve operasyonlar sırasında birçok kişi yaşamını yitirdi.
Bunlardan kaçının örgüt üyesi, kaçının sivil olduğunu buradan kestirmek mümkün değil. Bir taraftan ölenlerin bazılarının sivil olduğu belirtiliyor, diğer taraftan örgüt üyesi veya YDG-H’lı olduğu açıklanıyor.
Sadece bununla kalınmıyor, arada ölenlerinde kimin tarafından öldürüldüğü kesinlik kazanmıyor.
Her iki taraf ta suçu karşı tarafa atıyor.
Ama bilinen bir gerçek var ki buralarda katledilen 60, 70, 80 yaşındaki insanların örgüt üyesi olmadıkları.
Önceki gün Silopi ilçesinden gelen haber kafaları oldukça karıştırdı.
DBP PM üyesi Seve Demir, KJA aktivisti Fatma Uyar ve Halk Meclisi Eş Başkanı Pakize Nayır ile birlikte kimliği belirlenemeyen bir erkek kişi otomatik silahlarla taranarak öldürüldü.
Bu olay ile ilgili iddialar çok ciddi. Hem de kon donduran iddialar.
HDP Şırnak Milletvekili Leyla Birlik, üç kadın siyasetçi ve yanlarında bulunan bir erkek arkadaşlarının henüz yaralı oldukları sırada tüm yetkili kurum ve kişileri bilgilendirdiklerini belirterek, arkadaşlarını hastaneye götürmeleri için verdikleri adrese giden polislerin burada üç kadın ve yanlarındaki kimliği henüz belirlenemeyen erkeği infaz ettiğini söyledi.
İki gün önce akşam saat 21.00'da Şırnak Belediye Eş Başkanı'nı arayarak, arkadaşları Seve Demir'in yaralı olduğu yönünde aldıkları bir bilgiyi kendisi ile paylaştığını aktaran Birlik, bunun ardından HDP Genel Merkezi ile irtibata geçtiklerini ve ayrıca partilerinin HDP Silopi İlçe Eşbaşkanı ile görüşerek Demir'in yaralı olduğunu teyit ettirdiğini söyledi.
Birlik, HDP ilçe eş başkanları ile yaptığı o görüşmeyi şu sözlerle aktardı; “İlçe eş başkanımız bir kişinin kendisini arayarak 4-5 kişi olduklarını, yanlarında Seve Demir'in de bulunduğunu, yaralı olduklarını aktardıklarını ve bulundukları yerin adresini verdiklerini söyledi.”
Birlik, bu bilgi üzerine ise HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken'e ulaştıklarını, yine Silopi'de bulunan milletvekilleri Ferhat Encü ve Aycan İrmez'in de 112 Acil Servisi ve 155 polis hattını, valilik ve kaymakamlığı aradıklarını kaydetti.
Aynı şekilde kendilerinin de koordineli bir biçimde yetkililer nezdinde girişimlerde bulunduklarını belirten Birlik, ambulansın ancak gece saat 01.00 sıralarında yetkililere bildirdikleri adrese gittiğini ve orada katledilmiş halde olan arkadaşlarının cenazelerini aldığını kaydetti.
Seve Demir, Fatma Uyar ve Pakize Nayır'ın teşhisi için kendisinin morga gittiğini söyleyen Birlik, teşhis sırasında karşılaştıklarını da şu sözlerle anlattı; “Yaralı denilen Seve'nin yüzünün üçte ikisi yoktu. Yakın mesafeden kafasına ağır silahla ateş edilmiş. Seve'nin vücudunda yarası vardı, bu da gösteriyor ki Seve ve arkadaşları önce yaralıdır, sonra infaz ediliyorlar.”
Yine ilk olarak yaralı olduğu belirtilen Demir'in başından aldığı darbe ile yaralı kalıp yaşayamayacağının altını çizen Birlik, Fatma Uyar'ın vücudundan da yakın mesafeden sıkılmış dört kurşun çıkarıldığını aktardı. Pakize Nayır'ın da benzer şekilde vücuduna isabet eden çok sayıda kuşun ile katledildiği bilgisini veren Birlik, ayrıca üç kadının da vücudunda başka silah izlerinin de bulunduğunu belirterek, infazlarda değişik silahların kullanıldığını belirtti.
DBP Eşbaşkanı Kamuran Yüksek te, 3 kadının infaz edildiğini savunan kişilerden.
3 Kürt kadın siyasetçinin infaz edildiğini düşündüklerini söyleyen Yüksek, “Polisin anonsu sonucu bir mahalleden diğer mahalleye geçerken akşam saatlerinde taranıyorlar. Yaralı haldeyken grubun içerisinden bir arkadaş il eşbaşkanımızı arıyor ve yaralı olduklarını belirtiyor. Bulundukları noktayı söyleyerek acil ambulans istiyor. Durum bize intikal edildikten sonra HDP Grup Başkanvekili üzerinden İçişleri Bakanlığı ve kamu müsteşarlığını aradık ve böyle bir durum olduğunu ilettik. Olay yerine bir ambulansın gitmesine müsaade edilmesini istedik. Fakat saatlerce uğraşmamıza rağmen hiçbir şey yapılmadı ve gece 01.00’da cenazeler olay yerinden alındı. Çok net olarak telefon kayıtları var, bu konuyu aynı saatte İçişleri Bakanlığı’na da taşıdık, hiçbir müdahale edilmedi. Cenazelere işkence yapılmış, bu da onların infaz edildiğini gösteriyor.
Onların şahsında aslında Kürt demokratik siyasi hareketine; ‘eğer mücadelenizi bu düzeyde sürdürürseniz infaz dahi ederiz’ mesajı vermek istediler. Dolayısıyla şu an 3 kadın arkadaşımızın üzerinden verilmek istenen mesaj; ‘öldürürüz’ mesajıdır. Çünkü bazı ayrıntıların kamuoyunun gözünden kaçmaması gerekiyor. Bu durumu zamanında oranın mülki amirleri, hatta içişleri bakanlığı, kamu müsteşarı ile görüşülmemiş olsaydı orada belki bir bilgi dışında tesadüfen bir çatışma ortasında kalarak yaşamını yitirdikleri bir sonuç ortaya çıkardı ama durum böyle değil.”
Şimdi bu iddiaların mutlaka araştırılması ve sonuçlarının kamuoyuna açıklanması gerekiyor. Orada iddia edildiği gibi bu insanlar bulundukları ev güvenli olmadığı için ayrılırken vurulduysa, faillerinin cezalandırılması gerekiyor. Çünkü bu insanların ellerinde silahları yoktu.