~~Birçok milletin tarihinde unutulmaz katliamlar yaşanmıştır.
O katliamların yıldönümü geldiğinde acılar tazelenir, gözler nemlenir.
Kürtlerin tarihinde ise unutulmayan ve asla unutulmayacak olan büyük katliamların başında, Halepçe Katliamı geliyor.
16 Mart 1988 tarihinden bu yana tam 31 yıl geçti.
Kaç 31 yıl daha geçse unutulmayacak olan bir katliamın yıldönümü bu gün…
Irak-İran savaşı döneminde Baas rejimi altında Irak'ta yaşayan Kürt halkına karşı başlatılan Enfal Hareketi'nin son aşaması olarak Halepçe'ye yapılan kimyasal saldırının üzerinden 31 yıl geçti.
Irak, 1980'de İran ile girdiği 8 yıllık savaşta sadece İran ile savaşmıyor, aynı zamanda kendisine muhalif olan Kürdistan Demokrat Partisi ve Kürdistan Yurtseverler Birliğine (KYB) bağlı Peşmergelerle de savaşıyordu.
İran'ın sınır hattı üzerinde mevzilenen KYB birlikleri, İran'ın desteğiyle Mart 1988'de Halepçe kentini kontrollerine aldı.
Dönemin Irak lideri olan Saddam Hüseyin, İran güçlerinin peşmergelerle birlikte Halepçe'yi kontrol ettiğini öğrenince adeta çılgına döndü ve bunun üzerine saldırı emrini verdi.
Bağdat yönetimi, İran ve Peşmerge güçlerini Halepçe’den çıkarmak ve geri püskürtmek için Halepçe kentini savaş uçaklarının taşıdığı kimyasal silah içeren bombalarla vurdu.
‘Kimyasal Ali’ olarak tanınan Ali Hasan el-Mecid'in komutasında Halepçe kentine kullanımı savaş suçu sayılan hardal ve sarin gazları atılmıştı.
Halepçe'nin merkezi ve yakınındaki yerleşimlere sabah saat 10.50 sularında gerçekleşen saldırı sonucu kentte elma kokusu yayılmaya başladı. Kokunun neden kaynaklandığından habersiz olan 5 bin Halepçeli evlerinin önünde veya kaçmaya çalışırken araçlarının içinde birbiri üzerine yığılarak hayatını kaybetti, 7 bini de yaralandı.
Pencerelerden evlere giren Elma kokusunun ölüm getireceğini kim bilebilirdi ki.
Ama atılan kimyasal bombalar elma kokuluydu ve beraberinde ölüm getiriyordu.
ABD'nin Irak'ı 2003'te işgal etmesinden sonra yakalanan Saddam, mahkemede Halepçe'ye kimyasal saldırıdan haberdar olmadığını ve olayı sadece medyadan duyduğu yalanını söylüyordu.
Halepçe katliamı, Baas rejiminin Kürt halkına karşı başlattığı sistematik saldırıların en acı ve son etabıydı.
Katliamda yaşamını yitiren 5 bin kişi ve 7 bin yaralının yanı sıra etkileri uzun süreli olan kimyasal gazlardan etkilenen yüzlerce kişinin tedavileri hâlâ devam ediyor. Katliam sonrası ikinci bir saldırıdan kaçarken ailelerini, çocuklarını kaybeden insanların travmalarının devam ettiği gibi.
Halepçe'ye saldırı sonrası cesetlerin üst üste yığıldığı bir kamyonetin yanında yerde otururken fotoğrafı çekilen ve katliamın simgeleri haline gelen Ekrem Ahmed, bugün kimyasal mağdurları için kurulan müzede çalışıyor.
Tüm aile fertlerini kaybettiğinde sadece 10 yaşında olduğunu söyleyen Ahmed, saldırı anına ilişkin şöyle konuşuyor; “Saldırı gününde normal günler gibi öğle yemeği için amcama gittik ancak o gün ne yemeğimizi yiyebildik ne de bir daha eve dönebildik. Saldırıda ilk önce evlerin ve binaların camları kırılmaya başladı ve ardından elma kokusunu hissettik. Yüzümüzü ıslak bezle kapattık. Dışarı çıktığımda her yer ceset doluydu. Kamyonetin arkasında tüm aile fertlerim vardı. Kuzenlerimle beraber o arabayla yola çıktık ancak kısa bir mesafe alabildik. Çünkü ne gözlerim iyi görebiliyordu ne de rahat nefes alabiliyordum. Ertesi gün İran'dan gelen bir sağlık ekibi bize yardım etti ve ülkeden çıkarak İran'a geçtik. İran'da tedavi alırken babam, annem ve 3 kardeşimi kaybettiğimi öğrendim. Ailede bir tek ben kurtuldum. 10 yaşında bir çocuk düşünün, babası öldüğünde annesi arkasında olur, annesi öldüğünde kardeşleri yanında olur ancak benim yanımda kimse yoktu. Ben tüm ailemi kaybettim. Bunun ne kadar acılı bir durum olduğunu çok iyi biliyorum.”
Ahmed, o gün arkamda kimsem kalmadı diyor.
Ancak unutmasın ki bugün arkasında bu katliamı unutmayacak ve unutturmayacak olan tüm Kürt halkı var.