Şu son 10 gündür Batman’ın en önemli gündemi kaçak binalar oldu.
Malum belediye kaçak olduğu belirlenen ve mahkeme den yıkım kararı çıkan binaları yıkmaya başladı.
Yıkım ile birlikte bir tartışmadır aldı gitti.
Kimisi binaların tümünün yıkılması gerektiğini belirtiyor, kimisi yıkım yapılmadan bir çözüm bulunmasını istiyor.
Yani anlayacağınız bilin ve bilmeyen her kafadan bir ses çıkıyor.
Herkes ortada bir mağduriyet olduğunu söylüyor ama madalyonun öteki yüzüne kimse bakmıyor.
Batman’daki kaçak yapı sorunu günümüzün sorunu değil.
On yıllardır zaman zaman bu sorun karşımıza çıkıyor.
Eski yerleşim yerlerindeki çarpık kentleşme, geçmişte kaçak yapı gerçeğini gözler önüne seriyor.
Hala en küçük bir aracın dahi geremediği sokaklar var Batman’da.
Kaçak yapılan iki grupta değerlendiriliyor.
Birincisi ‘Gecekondu’ yapılar, ikincisi ise ‘imar mevzuatına aykırı’ yapılardır.
Batman’daki sorun ikinci seçenekteki.
Yani ‘imar mevzuatına aykırı’ binalar.
Bu binalar neden kaçak sayılıyor.
İmarlı alanlarda kamu ve özel mülkiyete konu olan parsellerde mülk sahipleri tarafından ruhsat ve eklerine, fen ve sağlık kurallarına, kat nizamına, yapı emsal değerlerine, komşu mesafelere dikkat edilmedikleri için.
Bu haliyle bakıldığında aslında; Batman’da bir çok yapının kaçak yapı olarak değerlendirilebileceği görülecektir.
İmar planları hükümlerine uygun olarak yapılan bir çok yapıda da proje ve eklerine aykırı yapılaşma gerçekleştirildiğinden iskan ruhsatı alınamamakta ve böylece inşaat ruhsatı ile ikamet edilen yapılar topluluğu ortaya çıkıyor.
Bu durumda, Batman’daki yapıların önemli bir kısmının sağlıksız, yasadışı, ruhsatsız ya da yalnızca inşaat ruhsatı olan, oturma izni için gerekli olan proje gerekleri dışında kaçak unsurlar taşıyan bir niteliğe sahip olduğu görülüyor.
Şimdi gelelim asıl meseleye;
Kentte şu sıralar birçok bina için yıkım kararı var.
Bu binaların tümü yukarıda saydığım kaçak özellikler taşıyor.
Bazı kişiler bu binaların yapımına neden izin verildiğini belirtiyor.
Bu binaların yapımına başlanırken, binanın kaçak olduğu tebliğ ediliyor.
O binayı yapan kişiye yapılan bu tebliğ, ‘Yaptığın bu bina kaçaktır. Tamamlansa bile yıkılacaktır’ anlamı taşıyor.
Öncelikle bu binaları yapan kişilerin çıkıp ‘kaçak olduğunu bilmiyordum’ deme hakkı yoktun.
Şimdi aracı olan birinin kırmızı ışıkta geçmenin yasak olduğunu bilmemesi mümkün değildir.
Veya biletsiz uçağa binilemeyeceğini, ehliyetsiz araç kullanamayacağını.
Şimdi soruyorum size; bu binaları yapan hangi müteahhit ‘binanın kaçak olduğunu bilmiyordum’ diyecek.
Soruyorum size; hangi vatandaş 450 Bin TL değerindeki binayı 170 Bin TL’ye alırken ‘kaçak olduğunu bilmiyordum’ diyecek.
Ortada vatandaşların mağduriyeti var.
Bu mağduriyeti gidermek, kaçak yapılara müsaade edilerek olmaz.
O zaman ortaya önü alınamaz bir kaçak yapı kaosu çıkar.
Son günlerde birileri çıkıyor, yok efendim ‘bu binaların depreme dayanıklı olup olmadıklarına bakılsın, eğer sağlamsa izin verilsin’ diyor.
Mesele binanın sağlamlığının olmadığını bal gibi bilen bu kişiler, akla ziyan bu öneriyle geliyorlar.
Üstelik bunu söyleyen yerel iktidara talip bir siyasi partinin il başkanı.
Kaçak binanın mevzuattaki yeri yıkımdır. Bunu da bilmeyen yoktur. Ama buna rağmen ve tüm uyarılara rağmen müteahhitler bu binaların yapımına son hız devam ettiler.
Olan aslında bu kişilere kanarak buralardan daire satın alanlara oldu. Bu vatandaşların tek derdi başlarını koyabilecek bir ev sahibi olmaktı. Ama bin arda tüm birikimleri gitti.
Kimse bu kişileri kaçak binalara yönlendiren sistemi sorgulamıyor. Batman gibi bir yerde konut fiyatları 500-600 bin TL’ye çıkmışken, 20 yıl çalışarak ancak 100 Bin TL birikim yapan birinin ev alması hayalden öteye geçmez.
Devlet vatandaşına başını sokacak bir ev yapamıyorsa, bunun sorgulanması gerekiyor.