Cizre’de, Sur’da, Silopi’de yaşananlar hukukçuları da ayağa kaldırdı.
Sur’da ve Cizre’de iki aydır devam eden sokağa çıkma yasağı ve operasyonlar sonucu her iki taraftan da ölenlerin sayısı oldukça fazla.
Buralarda zaman zaman çok şiddetli çatışmalar yaşandı. Sanırım çatışmaların boyutunun ne denli büyük olduğunun en büyük kanıtı, Sur ve Cizre sokaklarına giren tanklardır.
İki aydır süren çatışmalarda en fazla hak ihlalleri iddiaları Cizre’den geldi.
Bir bodrum katında bulunan çok sayıda yaralı ve ölü olduğu ülke gündemine oturdu. Buradaki insanların çıkarılması için çok çaba sarfedildi, ancak olmadı. Yapılan operasyonda hepsi yaşamını yitirdi.
Daha sonra buna benzer birkaç bodrum katının daha olduğu ve buralara yönelik operasyonlarda 60’ın üzerinde kişinin atılan bombalarla yaşamını yitirdiği basına yansıdı.
Burada yaşamını yitirenlerin arasında sivil insanların da olduğu belirtildi. Bu iddialar hukukçuları harekete geçirdi.
Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD), Özgürlükçü Demokrat Avukatlar (ÖDAV), Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ve Demokrasi için Hukukçular örgütlerine üye bine yakın avukat son dönemde sokağa çıkma yasağı bulunan illerde gerçekleşen operasyonlarda hayatını kaybeden, yaralanan ve operasyonlar yüzünden yerinden edilenlerle ilgili olarak insanlığa karşı suç işledikleri iddiasıyla Cumhurbaşkanı, Başbakan ve diğer yetkililer hakkında suç duyurusunda bulunacak.
Suç duyurusu dilekçesinde “İnsanlığa karşı işlenen suçun, suçlar hiyerarşisinde soykırıma en yakın suç” olduğu ve “mağdurların şahsında tüm insanlığın varlığının ve onurunun hedef alındığı” öne sürülürken, uluslararası hukuk kuralları da hatırlatarak, sokağa çıkma yasağı ilan edilen illerde gerçekleştirilen operasyonların bu suçlar kapsamında olduğu savunuluyor.
Dilekçede ayrıca, Cizre, Sur, Varto, Nusaybin, Silvan, Beytüşşebap, Diyadin, Hakkari ve ilçelerinde gerçekleştirilen operasyonlarda hayatını kaybeden ve yerinden edilen sivillerle ilgili ayrıntılı bilgi sunuluyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu, İçişleri Bakanı Efkan Ala, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz'ın yanı sıra Genelkurmay Başkanı ve Emniyet Genel Müdürü ile Cizre Kaymakamı da dahil olmak üzere, bölgede görev yapan mülki amirler ile askerî yetkililer de dilekçede ‘şüpheli’ sıfatıyla yer alıyor.
Batman Mezopotamya Hukukçular derneği (MHD) Şubesi avukatları da aynı dilekçeyle adliyeye giderek suç duyurusunda bulundular.
Bir girişim de İnsan Hakları Derneğinden (İHD) geldi.
10 Şubat 2016 günü öğlen saatlerinde çeşitli medya organlarına telefonla bağlanan Derya Koç isimli kadın, Cizre İlçesi Sur Mahallesi Beyazıt Sokak Aliza Künefe Salonu arkasında bulunan bir binada mahsur Kaldıklarını, binanın Bodrum katında 20’nin üzerinde kişinin ölü olduğunu, yaklaşık 25 kişinin (Derya Koç, İbrahim İvrendi, Lokman Bilgiç, Murat Keskin, Sinan Kaya, Fırat Marda, Orhan Tunç, Meryem Akyol, Mürsel Dalmış, Star Öztürk, Murat Tunç, Abdülselam Turgut, Fatma Demir, Emek Aydın, Mesut Özer, Abdullah Özgür, Agit Aydın, Barış Ağadır, Sahip Edip, Ferhat (soyadı öğrenilemedi) sağ olduğunu, herkesin yaralı olduğunu bitkin durumda ve acil yardım isteğini belirtti.
Bunun üzerine İHD Genel Başkanı Av. Öztürk Türkdoğan, Derya Koç ve Orhan Tunç’un yakınlarına ulaşarak bilgileri teyit etmiş ve onaylarını alarak acilen ihtiyati tedbir kararı verilip yaralıların hastaneye sevklerinin sağlanabilmesi için Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yaptı.
Bu konu İHD’den yapılan açıklamada, şöyle dile getirildi; “Anayasa Mahkemesi’nin bilgisi dâhilinde daha önceden Cizre’de yaralı halde bulunan Mehmet Yavuzel ve 13 kişi ile ilgili yapılan başvuruda tedbir kararı verilmemiş, aynı şekilde AİHM’in de benzer kararı tekrar etmiş, mahkemelerin resmi makamlara yazışmaları sonuç vermemiş ve maalesef bu insanlar kuvvetle muhtemel yaşamlarını yitirmişlerdir. İki yüksek mahkeme 14 kişinin kurtarılması konusunda yeterli çaba içerisinde olamamıştır. Bu durum hukukun üstünlüğü ilkesine ağır bir darbe vurmuş, yargıya olan inanç köklü bir şekilde sarsılmıştır. Umarız bu sefer Anayasa Mahkemesi hızlı bir şekilde gerekli kararları verir ve bu kararların hayata geçirilmesi konusunda İçişleri ve Sağlık Bakanlığı üzerine düzen görevleri yerine getirir.
Cizre’de Bestekar Sokak No. 23’te bulunan 24 kişi ile Abdulcelil Akaryakıt İstasyonu yanında bulunan binada 30’un üzerinde yardım isteyen yaralıların yardımına gidilmemiş, tam tersi bu insanların bulundukları binalar top atışı ile bu insanların üzerine yıkılmıştır. Halen Cizre’den değişik hastanelere ceset nakli yapıldığına dair haberler gelmektedir. Şu ana kadar sırasıyla 10, 27 ve bugün 12 olmak üzere 49 kişinin cenazesinin nakledildiği bilgisi gelmiştir.
Türkiye ve dünya kamuoyu 14 Aralık 2015 tarihinden beri Cizre’de devam eden sokağa çıkma yasağında özellikle sivillere yönelik ağır yaşam hakkı ihlallerini izlemiş, 23 Ocak’tan bu tarafa mahsur kaldıkları binalarda yardım bekleyen yaralıların kurtarılmayarak katledilmelerine tanık kılınmıştır.”
Şimdi hem Anayasa Mahkemesinden (AYM), hem de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden (AİHM) bir haber bekleniyor. Ancak bu haber hukukçuların beklediği haber olmayacaktın büyük ihtimalle. Yine insanlık bodrum katlarında ölmeye devam edecek gibi.