Geçtiğimiz günlerde bazı haber sitelerinde ve özellikle sosyal medyada Mardin'deki Artuklu Üniversitesi bünyesinde 2009 yılında açılan ‘Yaşayan Diller Enstitüsü’nün üniversite yönetiminin aldığı kararla kapatılacağı yönünde haberler yayıldı.
Üzüldüm, hem de çok üzüldüm…
Bugüne kadar yaklaşık Bin öğrenciyi mezun eden bölümün içinde Kürtçenin Kurmanci ve Zazaki lehçeleleri ile birlikte Süryanice, Arapça gibi bölgede yaşayan halkların kullandığı dillerin de eğitimi veriliyordu.
Daha çok Kürtçe ile anılan bölüm ‘Çözüm Süreci’nin ardından açılmıştı.
TRT'nin enstitünün açılışı sürecindeki ‘Dünya'da Bir İlk’ olarak duyurduğu çalışmalar bugün bitme noktasına getirildi.
Mardin'deki Artuklu Üniversitesi dışında Kürtçe eğitim veren üniversitelerin bu süreci takip edip etmeyecekleri ise merak konusu.
Kürtçe dünyadaki önemli diller arasında yer aylama başladı bile.
Bunun en bariz örneği;
Kürtlerin kendilerine ait resmi olarak toprakları ve ülkeleri yok belki, ama Kürtçe dili bugün kelime sayısına göre dünyadaki diller arasında 10. Sırada yer alıyor. Türkçe ise 20. Sırada.
Bugün Kürt nüfusunun en yoğun olduğu ülke Türkiye.
Bu toprakların zenginliğidir Kürtler.
Ama ne hikmetse yıllardır Kürtlere ve Kürtçe’ye tahammül etmeyen, kabul etmeyen bir kesim var.
Mardin Artuklu Üniversitesinde Yaşayan Diller Enstitüsü’nün kurulmasını sağlayan Batmanlı araştırmacı yazan Selim Temo, bakın o dönemi nasıl anlatıyor; “Sonunda YÖK, Türkiye’de Yaşayan Diller Enstitüsü (TYDE) adıyla bir enstitü kurup gönderdi. ‘Nasıl vermiş gibi yapıp vermeyeceğiz’in formülü bulunmuştu. Kürtçe dememek için bu “yaratıcı” adı bulmuşlardı, ama özgün değil, Sorbonne Üniversitesi’nden çarpmaydı. Altında üç anabilim dalı olacaktı: Arap Dili ve Kültürü, Kürt Dili ve Kültürü ile Süryani Dili ve Kültürü. Tabii karşı çıktık, sert açıklamalar, yazılar ama boş tabii; çünkü sonradan orayı pek sahiplenen Kürtler ve Kürt siyaseti yanımızda değildi. Açık söylüyorum: Devletin eline düşmüştük! Bu dönemdeki olumlu havaya rağmen devletin bu alanda attığı adımların hak talebine cevap olmadığı ortaya çıkmıştı. Küçük bir anekdot: O dönemde, reklam arasında “Bakma hoca, ben sosyal demokratım, bu ‘dinciklerin’ parasını yiyorum” diyen Ersoy Dede’nin Ülke TV’deki programına çıkıp durumu şöyle izah ettim; “Çocukken köyümüzde Hacı Ubeyt adlı yaşlı bir adam vardı. Bir gün Batman’daki hastaneye gidip döndü. Köylüler durumunu sorunca şöyle dedi: ‘Ben bir şey anlamadım. Kulağım ağrıyor, dedim, doktor popoma iğne vurdu!’”
Aslında bu enstitünün kurulması süreci çok zorlu oldu.
Ancak bugün sosyal medyada kapatıldığı şeklinde haberler çıkıyor.
Dünyanın en büyük dijital sözlüğü Wikipedia, yeryüzünde konuşulan dillerin kelime hazinelerini araştıran bir veri yayınlandı.
Binlerce dil arasında yapılan bilimsel araştırmaya göre, 730 bin 686 kelimelik bir hazineye sahip olan Kürtçe, dünyanın en zengin 9. dili durumunda.
Sözkonusu verilere göre, dünyanın şu anda en zengin dili, 6 milyon 96 bin 983 kelimeye sahip olan İngilizce. Listede ikinci sırayı Madagaskar’da konuşulan ve 5 milyon 824 bin 781 kelimeye sahip olan Madagasî, üçüncü sırayı da 3 milyon 543 bin 158 kelimeyle Fransızca alıyor. Dördüncü sırada 1 milyon 28 bin 346 kelimeyle Rusça, beşinci sırada 911 bin 553 kelimeyle Sırpça – Hırvatça, altıncı sırada 892 bin 405 kelimeyle İspanyolca, yedinci sırada 835 bin 203 kelimeyle Çince, sekizinci sırada 807 bin 592 kelimeyle Almanca, dokuzuncu sırada 730 bin 686 kelimeyle Kürtçe, onuncu sırada da ise 716 bin 656 kelimeyle Flamanca (Felemengce) yer alıyor. Listede Türkçe 382 Bin 672 kelimeyle 20., Farsça 44., Arapça ise 45. sırada bulunuyor.
Böyle bir dilin engellenmesi, yok edilmesi ve yasaklanması kimseye yarar getirmez.
Aksine bir zenginlik olarak durur.
Oysaki insanların konuştukları her dil önemlidir ve korunmalıdır.
Bu kadar geniş bir kelime hazinesine sahip Kürtçe, değer verilmeyi ve korunmayı çoktan hakkediyor.