Türkiye açısından tarihi bir önemi olan 24 Haziran seçimleri geride kaldı.
Bir süre daha tartışmaları yaşanacak ve ülke yine olağan akışına geri dönecek.
Seçimlerde Medyanın gücü tartışılmayacak bir gerçek.
Medya, her seçimde olduğu gibi, bu seçimde de önemli bir rol oynadı.
Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezinden Doç. Dr. Abdullah Özkan, medyanın gücünü bakın nasıl anlatıyor; “Medyanın gündem belirleme özelliği artık yadsınamaz bir gerçektir; Yapılan araştırmalar da göstermektedir ki, kitle iletişim araçlarının bir konuya verdikleri önem ile kamuoyunun aynı konuya verdiği önem arasında önemli bir paralellik görülmektedir. Yani halk, medyanın gözünden olaylara bakmakta, medyadan aldıkları bilgiler fikir sahibi olmalarında önemli bir rol oynamaktadır.
Kamu gündeminin oluşturulmasında etkin olan medya, siyasi gündemin oluşmasında da söz sahibidir. Medyanın bir konuya gösterdiği ilgi, aynı konunun siyaset gündemine de taşınmasına neden olmaktadır. Yani medya, doğrudan siyasetin de gündemini etkilemekte, yönlendirmektedir.
Medya ile siyaset kurumu arasında karşılıklı bir çıkar ilişkisinden sözetmek mümkündür; Medya mensupları çoğu zaman siyasetçileri önemli bir haber kaynağı olarak görürken, siyasetçiler de medyayı kamuoyuna ulaşmak, düşüncelerinin toplumun en geniş kesimine ulaşmasını sağlamak için kullanmaktadır.”
Bu durumda seçim dönemlerinde siyasetçiler medyayı menfaatleri doğrultusunda kullanıyorlar.
Bir nevi reklam aracı olarak.
Ancak böylesi durumlarda unutulan bir şey var.
Eğer reklam yapıyorsan, bunun bir bedeli olmalı.
Bu durum Türkiye’de de Almanya’da da veya dünyanın herhangi bir ülkesinde de böyledir.
Siyasi partiler, Milletvekili veya belediye başkanı adayları ve benzeri oluşumlar, seçime girmeden önce yapacakları reklamlar ile ilgili önceden bir bütçe ayırarak yola çıkarlar.
Bu bütçenin önemli bir bölümü ise gazete, televizyon ve benzeri basın organlarına verilen reklamlara ayrılır.
Adaylar çıktıkları her canlı yayına, verdikleri her röportaja bir bedel öderler. Bu durum Türkiye’de de böyledir.
Televizyondaki canlı yayın öncesi veya gazete, dergi, radyo veya haber sitelerinde yayınlanacak röportajlar öncesinde bu işle uğraşan siyasi partilerin temsilcileri o basın kuruluşunu arar ve bunun maliyetini sorar. Gerçekleşmesi durumunda ise bedeli hesaba yatırılır.
Bu durum Batman için de geçerlidir.
Bu güne kadar seçimlerde reklam veren siyasi partiler, bazen gazetelerin tirajını da göz önüne alarak tüm gazeteleri seçim reklamı verirlerdi.
Bu bedel, hem yapılan reklamın, hem de haberlerin bedeli olarak ödenir.
Kentte bu anlamda basına önemli ekonomik katkı sunan iki parti vardır.
Ak Parti ve HDP.
Biri genelde, biri yerelde iktidar partisi.
Bu güne kadar yerel basına en önemli desteği bu iki parti verdi.
Reklam verdiklerinde ayırım yapmadan kentteki tüm gazetelere verirlerdi.
24 Haziran seçimlerine kadar işleyiş böyle idi.
Ancak seçime az bir süre kala Ak Parti İl Teşkilatının uygulaması, tam bir şok etkisi yarattı.
İl yönetimi 16 gazetenin bulunduğu kentte, sadece 6 gazeteyle çalışacaklarını ve reklam vereceklerini açıkladılar.
Haberlerine hiç yer vermeyen, etkinliklerine katılmayan gazeteler var ise bu uygulama belki mantıklı sayılabilir. Ancak bu durumda olmayan gazeteler de aynı kategoriye alındı ne yazık ki.
Batman tarihinde böylesi bir durum ilk kez yaşanıyordu.
Ne yazık ki gazeteler arasında ayrımcılık yapıldı.
Bütçen yok ise ve reklam veremiyorsan, bu duruma hiç kimse tepki göstermez ve göstermedi de.
Ancak sadece Batman için genel merkezin yüklü miktarda reklam ödeneği göndermesine rağmen birileri bunu il teşkilatının kendi hesabına yatırıyor ve başka hesaplar içine giriyorsa, üstelik bu uygulama ile basını adeta ikiye bölüyorsa, bu kabul edilir bir durum değildir.
Ne yazık ki Ak Parti teşkilatı bu uygulama ile adeta, ‘Bizden olan ve olmayan’ diyerek basını iki kategoriye ayırmıştır.
Üstelik böylesi bir uygulama, Milletvekili adaylarının dahi haberi olmadan yapıldı. Görüştüğümüz kimi adaylar, böyle bir durumdan haberdar olmadıklarını belirttiler.
Bu kararı alanların, hangi kriterlerle bu kararı aldıklarını açıklamaları gerektiği kanaatindeyim.
Yerel basında derin yaralar açan bu uygulama ne yazık ki hafızalardan uzun süre silinmeyecektir.