İmralı’da bulunan PKK Lideri Öcalan ile hükümet arasındaki müzakerelerde artık neredeyse son aşamaya gelinmişti.
30 yılı aşkın bir süredir devem eden çatışmalar ve ölümlerin sona ermesi için artık günler sayılıydı.
28 Şubat 2015 tarihi aslında bir milad olabilirdi.
Devlet ve İmralı’da bulunan Öcalan tarafından hazırlanan 10 maddelik ortak ‘Dolmabahçe Mutabakatı’ milyonların karşısında açıklandı.
Toplam 9 dakikalık bu açıklama Türkiye’nin de tarihini değiştirecek nitelikteydi.
Ancak 17 Temmuz tarihinde Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dolmabahçe mutabakatı ifadesini asla kabul etmiyorum. Çünkü o toplantı bir mutabakat toplantısı olamaz. Ortada bir hükümet vardır. Öbür tarafta gurubu olan bir siyasi parti var. Neyin mutabakatını neyle ve kimle sağlıyorsunuz?” diyerek bundan haberinin olmadığını söylemişti.
Zaten ondan sonraki süreçte herşey tersyüz oldu ve bugün gelinen noktadayız.
Dolmabahçe Mutabakatı tartışmaları önceki gün yeniden başladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Adana’da katıldığı açılış törenlerinde bu mutabakata gönderme yaparak, “İkide bir, Dolmabahçe mutabakatından bahsediyor. Ne Dolmabahçe mutabakatı? Nereden çıkmış böyle bir şey? Böyle bir mutabakat falan söz konusu değil. Bu iktidarın terör örgütüyle bir mutabakatı söz konusu değildir, olmamıştır” dedi.
Cumhurbaşkanının Dolmabahçe mutabakatı olmadığına dair açıklamasına cevap HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken şöyle cevapladı; “Dolmabahçe mutabakatının her cümlesinden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın haberi var. O mutabakat kamuoyuna açıklanmadan önce yaklaşık 1-1,5 ay boyunca Kandil, İmralı ve Ankara arasında en yoğun diplomatik trafiği yürüttüğümüz bir süreci yaşamıştık. Yani o metnin pek çok cümlesi Kandil’in önerileriyle değişti, pek çok cümlesi hükümet yetkililerinin ya da devlet yetkililerinin önerisiyle değişti. Ancak nihai şekil İmralı Adası’nda Sayın Öcalan’ın da katıldığı toplantıda verildi. Ve o 1,5 aylık sürede yaptığımız bütün görüşmelerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın o sürecin tamamına hakim olduğu, kendisinin bilgilendirildiği o dönem heyetimize aktarılmıştı. Dolmabahçe’de açıklarken de o sürecin kendisinin bilgisi dahilinde geliştiğini biliyoruz. Çok fazla detaya girmeye gerek yok. Deklarasyon okunmadan önce, mutabakat metni okunmadan önce oturma düzeniyle ilgili bir sorun yaşanmıştı, o oturma düzeniyle ilgili sorun da bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisiyle muhataplarımızın kurduğu iletişimden sonra çözüldü. Bu kadar net olarak konuşayım.”
Öcalan tarafından başlatılan ‘Müzakere Süreci’nde önemli bir viraj olarak değerlendirilen Dolmabahçe Mutabakatı, ilk günlerde hükümet yetkilileri tarafından da sahiplenildi. Bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yalanladığı o tarihi açıklamanın detaylarına geçtiğimiz aylarda İmralı’daki görüşmelere dair tutanakların yer aldığı İmralı Notları kitabındaki ayrıntılar ve heyet üyesi Pervin Buldan’ın açıklamaları bir kez daha mutabakat açıklamasının Erdoğan’ın bilgisi dâhilinde olduğunu ortaya koyuyor.
Tarihi açıklamadan bir gün önce 27 Şubat’ta HDP heyeti ve devlet yetkililerinin katılımıyla İmralı’da bir görüşme gerçekleştirildi.
Öcalan mutabakat metnine dair görüşlerini şu şekilde paylaştı; “Bu da önemli değil. Bu metinde karşı çıkılan hususları öğrenmek istiyorum. Heyetin kaygıları doğrudur. Bu duyarlılığınız için de size teşekkür ediyorum. Ancak ben her şeyi okuyarak imzaladım. Şimdi de okuyarak size görüşlerimi söylüyorum. 'Davet edeceğim' yerine 'davet ediyorum' demenizde hiçbir sakınca yoktur. Zaten bir iyi niyet beyanı olduğu da burada yazıyor. Asıl çağrıyı hükümetin tutumuna göre ben yapacağım. Bunun için Meclis bünyesinde bir komisyonun kurulması gerektiğini, İzleme Heyeti'nden insanların olması gerektiğini daha önce de ifade etmiştim. Eğer bunlar yapılırsa Newroz Bildirisi'ni aşacak olan bir çağrı yapacağım. Hükümet de bunu böyle değerlendirmelidir. Ortak açıklama olarak bu metni okumanızda hiçbir sakınca yoktur. Benim imzam sıradan bir imza değildir. Ben 55 yıllık ömrümü bu mücadeleye verdim. Benim imzamın anlamı bilinmelidir. Bu imzanın 55 yıllık emek değeri vardır. Bana Kandil’in çekincelerini aktarın.”
Açıklamanın yapıldığı gün açıklamanın Dolmabahçe’de yapılacağı bilgisi de Erdoğan’a hükümet heyeti tarafından bizzat iletildi. Hatta mutabakatın açıklanacağı Dolmabahçe Sarayı'nda açıklama öncesinde oturtma düzeni ile ilgili yaşanan bir krizi de Cumhurbaşkanı Erdoğan araya girerek çözdü.
HDP İmralı Heyeti üyesi ve TBMM Başkanvekili Pervin Buldan, açıklamanın yapıldığı güne dair bazı ayrıntıları şöyle paylaştı; “28 Şubat’ta oturma düzeninden metnin içeriğine kadar tümünden bilgisi olmasına rağmen bu gün bunu reddetmesini hayretle izliyoruz. Oysa Cumhurbaşkanı da çok iyi biliyor ki bilgisi dâhilinde hazırlanan ve deklare edilen bir mutabakattır.
Onun bilgisi olmadan böyle bir açıklama yapmanın imkânı da yoktur. Açıklama öncesinde bize haber verilerek; açıklamanın 28 Şubat’ta Başbakanlık Ofisi olarak da kullanılan Dolmabahçe Sarayı’nda yapılacağının ve bunda bir sakıncanın olmadığı bilgilendirmesi yapıldı. Bizler de bu bilgilendirme ile o gün oraya gittik. Yanımızda devleti temsilen KGM Muhammed Dervişoğlu ve diğer isimler de vardı. Tüm bunların hiç biri cumhurbaşkanının bilgisi dışında gelişen bir durum değildir.”
Bununla ilgili ne Cumhurbaşkanı, nede hükümetten bir cevap gelmedi. Demek ki anlatılanlar doğru. O zaman bunu inkar etmenin anlamı ne? Neden bu ülkenin kaderiyle oynanıyor?