Darbe girişiminin ardından FETÖ'nün devlet içinde nasıl yapılandığı bir bir ortaya çıkıyor.
Askeriyeye ve özellikle emniyet teşkilatına yıllardır sızan FETÖ’nün bunu hangi yöntemle yaptığı merak konusuydu.
Bu yapılanmaya yönelik soruşturmalarda bunun nasıl yapıldığı da ortaya çıkıyor.
Darbe girişiminin ardından başlatılan FETÖ soruşturmasında bu örgütle bağlantısı tespit edilen 3 bin 21’i rütbeli 4 bin 774 polis memuru, 92’si sivil memur, 12’si bekçi olmak üzere toplam 7 bin 899 emniyet personeli görevden uzaklaştırıldı.
Bu personellerin büyük bölümü, bu teşkilata yapılan alımlarda uygulanan ‘Hileli kura’ yöntemiyle alındığı belirlendi.
25 yıldır emniyete yavaş yavaş sızarak yuvalanan FETÖ’nün bu serüveninin önemli basamağı bakın nasıl işliyor;
Polis Akademisi'nin Ankara Anıttepe'deki binasının önüne Saat 24.00’de yani gece yarısı sivil bir araç yanaşır. Aracın içinde birkaç ay önce Emniyet Genel Müdürlüğü'ne atanan Ünal Erkan ve yardımcısı Ümit Erdal vardır. Okul nizamiyesindeki nöbetçi, sivil aracı uyarmak için yanaştığında Emniyet Genel Müdürü'nü tanır ve hazır ola geçer. Ünal Erkan 1978'e kadar Polis Koleji olarak hizmet veren ve kendisinin de mezun olduğu okulu iyi tanır ve doğruca kütüphane olarak kullanılan salona gider. Salonda polis akademisinden mezun olmuş komiser muavini olmanın eşiğindeki öğrenciler ve velileri vardır. Mezunlar tek tek bir odaya girerek görev yerlerinin belirleneceği torbadan kuralarını çekiyordu. Ünal Erkan ve yardımcısı kura çekiminin yapıldığı odaya girer. Bundan sonrasını Ünal Erkan, 2004 yılında Çağın Polis Dergisi'ne verdiği mülakatta şöyle anlatıyordu; “Yeni mezunlar içeri tek tek alınıyordu. Başkanın önündeki masanın altındaki sehpalarda birkaç tane torba bulunuyordu. Her bir torbada istihbarat, kaçakçılık, trafik gibi birimler için lazım gelen sayıda kura kâğıtları vardı. Geri kalanlar da ayrı bir torbadaydı. İçeri giren yeni mezun, eğer kayırılacak eleman ise özel olarak hazırlanmış torbadan kura çekiyordu. Gariban ise yani herhangi bir kayıranı yoksa masa üstündeki torbadan kura çekiyordu.”
Ünal Erkan ve yardımcısı kura çekimine müdahale ederler, durdururlar ve hemen o anda tutanak tutulur, soruşturma başlar. Soruşturma sonucunda ortaya çıkan gerçek, mezunlarının olduğu listede bazı isimlerin işaretli olduğu ve işaretli bu isimlerin istihbarat, kaçakçılık, personel, Emniyet Genel Müdürlüğü merkezi gibi kritik yerlerin yazılı olduğu torbadan kura çekmesiydi. Ünal Erkan'ın talimatıyla müfettişler soruşturma başlatır.
İsimleri işaretli olan bazı öğrenciler soruşturmada, ‘Biz Karşıyaka Semti'nde Fethullah Gülen Hoca'nın açtığı Işık Evi'nde toplanırız. Orada eğitim alırız’ cevabını verir. Ünal Erkan, Karşıyaka'daki adrese baskın yaptırır. Söz konusu evde Fethullah Gülen'e ait kitaplar, video kasetler ve başka bazı yayınlar bulunur.
Emniyet Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu'nun talebi üzerine dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı ‘Bazı Emniyet Mensuplarının İllegal Faaliyetleri’ başlıklı bir raporu 10 Mart 1992 tarihinde Teftiş Kurulu Başkanlığı'na gönderir. Raporda, şu ifadeler yer alır; “Elde edilen bilgiler doğrultusunda yapılan takip-tarassut ve tahkikatlarda, Ankara Polis Koleji öğrencilerinin yüzde 50'sine yakın bir kesimi ile çeşitli şekillerde temas kuran örgüt elemanları, kendilerine yakın olarak üzerindeki ajitasyon çalışmalarını sistemli olarak yürütmektedirler. Örgütün yapılanmadaki temel stratejisine bağlı olarak, devlet dairelerinin önemli yerlerine yerleşme planını, en tabandan uygulamaya koymaları teşkilatımızda da gözlenmektedir. Gelecekte Emniyet Teşkilatı'nın bürokratlarını oluşturacak Polis Koleji öğrencileri için, koleje seçimden itibaren her aşamada sistematik bir çalışmanın yürütüldüğü görülmektedir.”
Emniyet içindeki idari soruşturma 1992'nin Haziran ayında sonuçlandı. 10 ay süren soruşturma sonucunda Polis Akademisi Başkan Yardımcısı Emniyet Müdürü Hasan Basri Ergül, Akademi Sınıflar Amiri Ali Bilkay ile Emniyet Genel Müdürlüğü Personel Daire Başkanlığı Atama Şubesi Görevlisi Komiser Talip Özdemir ‘görevi kötüye kullanma’ ve ‘kura ile atamada usulsüzlük’ suçlarından polislikten atıldılar.
Meslekten çıkarılan üç isim Ünal Erkan ve yardımcısının ellerinde hileli torba yakaladığı isimlerdi. Bu isimler İdare Mahkemelerine açtıkları davanın ardından tekrar Emniyet Genel Müdürlüğü'ne döndüler. Göreve dönen isimlerden Ali Bilkay Emniyet içinde farklı görevler yapmasının ardından 2011 yılında İzmir'e Emniyet Müdürü olarak atandı.
Bir süre sonra Emniyet Genel Müdürlüğü içerisinde Fethullah Gülen hakkında olumlu değerlendirme bültenleri yayımlanırken 10 Ocak 1999'da Aydınlık Dergisi ‘Fethullahçılar Emniyet'i ele geçirdi’ başlıklı bir haber yayımlandı.
Bu haberin ardından Emniyet Müfettişleri, Ankara Emniyet Müdürlüğü'nden Fethullah Gülen hakkında araştırma yapmalarını istedi. Bu soruşturma sonunda yer alan ifadeler çok ilginç; “Belki silahlı bir cemiyetten söz etmek şimdilik mümkün değildir. Ancak, ele geçirmeyi hedeflediği devlet kurumlarından bazıları dikkate alındığında, hedefi topyekün ele geçirme şeklinde ve bu kurumların yöneticilerinin Işık evlerinde yetişen mensupları tarafından işgal edilmesiyle mümkün olacağı gerçeği kendi deyimleri ile itiraf edilmiş bir suç olarak karşımızdadır.”
Raporu hazırlayan ekip elde ettikleri ilk bulguları 18 Mart 1999'da Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne gönderdi. Bu tarihten 3 gün sonra 21 Mart 1999'da da Fethullah Gülen Türkiye'yi terk etti. Bir daha da dönmedi.
İşte bu yapılanmanın sonucunda 15 Temmuz yaşandı. Sinsice yapılan bu sızmanın sonucu ise hüsran oldu.