Seçim öncesi hesaplar tutmadı.
Ak Parti Diyarbakır Milletvekili Oya Eronat’ın dediği gibi, “HDP'ye barajı aştırmamak için elimizden gelen her türlü şeyi yapacağız. TSK ve MİT bizim emrimizde.”
Gerçekten her şeyi yaptılar.
Ağrı’da büyük bir provokasyonu devreye sokup onlarca askerin ölümünü hedeflediler, HDP Parti binalarını bombalayarak sindirmeye çalıştılar, son olarak Diyarbakır’da belki de yüzlerce kişinin ölümünü planladılar.
Sadece bunlar mı?
Değil tabi ki.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bir taraftan, Başbakan Ahmet Davutoğlu ve devletin tüm imkanları bir taraftan, sadece HDP’nin barajı aşmaması için devreye girdiler. Başaramadılar.
Ama kazın ayağı göründüğü gibi çıkmadı.
Çok şey söylediler.
Kuran ve Din’i siyasete bulaştırdılar, olmadık ithamlarda bulundular ancak yinede 6 Milyonu aşkın kişinin HDP’ye oy vermesine engel olamadılar.
Seçim öncesi 800’ün üzerinde aydın ve akademisyenin imza toplayarak HDP’yi desteklerini gösteren bir yazıyı HDP Eş Başkanı Figen Yüksekdağ'a teslim etti.
Belki de ilk defa bu seçimde toplumun tüm kademelerinden farklı gruplardan insanları kucaklayan bir HDP ile karşılaştık.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ne dedi peki; “Bunlar aydın değil olsa olsa karanlık.”
HDP'nin izleyeceği yol haritası, 8 Haziran’dan sonra izleyecekleri tutum ve davranışlarla kendini belli edecektir. Buda doğal olarak HDP sandık sonuçlarında kendini belirgin olarak göstermiştir.
Fakat bir gerçek var ki ilk defa seçime parti olarak giren HDP, aldığı oy oranı ile Türkiye'de önemli bir kitleyi temsil ettiğini kanıtladı.
Halkın iradesi böyle istedi. Ancak hala bu iradeye saygı göstermeyen, küçümseyen ve kabullenemeyenler var.
Bunlardan biri Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, diğeri ise Adıyaman milletvekili Mehmet Metiner.
Yalçın Akdoğan, adeta tehdit eder gibi “Artık çözüm sürecinin sadece filmini çekerler” demişti.
Akdoğan’ın sözleri, HDP’nin barajı geçmesinden büyük rahatsızlık duyduğunu gösteriyor.
Peki ya Mehmet Metiner.
Seçim sonuçlarının netleşmesiyle birlikte konuşan Metiner, “Çözüm süreci ne olacak?”
Demişti.
Burada söylenmek istenen şu; ey HDP sakın seçime girme ve barajı aşma. Eğer aşarsan çözüm süreci bitir.
Metiner özellikle çok öfkelenmiş görünüyor. Anlatırken de ağzından salyalar akarak diziyor sözcükleri; “Sahada paralel çeteyle hareket edeceksiniz, Gezi'de yarım bıraktığınızı tamamlayacağınızı söyleyeceksiniz, Mursi'yi darbeyle devirenler, Gezi'de yapamadıklarını sandıkta yaptılar. Halkımız bunu bilsin.
Bu tablodan hükümet çıkmazsa, dolar bir fırlar, faiz bir yükselirse, herkesin yandığının resmidir.
Şimdi bu tablo farklı olmazdı. Biz yedi düvele karşı savaştık. Buna rağmen ben AK Parti’nin her şeye rağmen başarılı olduğu kanaatindeyim. Çok da kötü neticeler elde edildi. Biz sahada çalıştık. Kimlerin çalışmadığını da biliyoruz.
Madem ki üçünü bir arada gördünüz, üçü de AK Parti'ye karşı bir safta duruyor. İşte çekildik. İzzeti ikbal ile çekildik. Buyurun kendi aranızda kurun. Bunun görülmesi lazım. HDP'nin MHP ile de çözüm sürecini yürütüp yürütmeyeceğini görmesi lazım. HDP, MHP'nin de içinde yer alacağı koalisyonda yer almayacağını söylüyorsa bu ayrıca ilkesizliktir.
Partimiz içerisinde bizim de eleştirilerimiz olmadı değil. Görünen şu ki biz çözüm sürecini başarılı biçimde yürütemedik. Çok iyi niyetliydi, doğru bir projeydi. Yalçın Akdoğan'ı dışında tutarak söylüyorum, keşke en başından itibaren Yalçın bey sürdürmüş olsaydı. Çözüm sürecinden HDP yararlandı, oturduğu yerden MHP.”
Metiner seçmene kızıyor, “Madem üçünü bir arada gördünüz, üçü de AK Parti'ye karşı bir safta duruyor” diyor. Ancak halkın ona Üç’ün birini gösterdiğini görmüyor sanırım. Bu halkın iradesine saygısızlık değil de nedir?
Seçim sürecinde yapamadıklarını seçim sonrasında denemeye devam ediyorlar.
Diyarbakır’da önceki gün yaşananlar bunun bir göstergesi.
İlla ki kaos ortamı oluşturacaklar.
Amaç HDP ile Hüda Par’ı karşı karşıya getirmek.
Ancak her iki parti yöneticilerinin sağduyulu açıklamaları, şimdilik karanlık güçlerin istediği ortamı yaratmadı. Ancak bu güçler ne olursa olsun durmayacaklar ve bu senaryoları devam ettirecekler.