Talihsiz ve mahzun bir ilçedir Hasankeyf.
Neredeyse 1,5 yıldır çatışmalı ortamdan kaynaklı olarak bölgede ekonominin olumsuz etkilenmediği tek bir yer bulamazsınız.
Hergün kepenk indiren esnaflara rastlamak sıradan oldu.
Belirsizlik ve umutsuzluk alabildiğine almış başını gidiyor.
Bu durumda Hasankeyf’e ayrı bir sayfa açmak lazım.
Esnafın, vatandaşın etkilendiği kötü gidişat 1,5 yıldır var. Yani çözüm sürecinin sona ermesinden bu yana.
Ama Hasankeyf 6 yıldır bu sıkıntıları çekiyor.
12 Temmuz 2010 tarihinde bir kaya parçasının düşmesi sonucu bir kişinin yaşamını yitirdiği kaza, Hasankeyf’in talihini de etkiledi.
Bu kazanan ardından kaleye girişler, hatta boğazdan geçişler yasaklandı.
Bu kazanın öncesinde yılsonunda ilgililerden yıllık turist sayısını alırdık.
Yıllara göre değişkenlik gösteren yerli ve yabancı turist sayısı hiçbir zaman yıllık 750 Bin7in altına düşmedi. Bazen 1,5 hatta 2 Milyon insanın gezdiği tarihi mekanlardı Hasankeyf.
Kaza sonrası kaleye çıkışlar yasaklandı. Sadece bununla kalınsa neyse, kalenin bulunduğu boğaza girişlerin engellenmesi için demir korkuluklar ve kapı yapıldı.
Tarih adeta mahkum edildi.
Buna bağlı olarak turist sayısında hergeçen yıl büyük düşüşler yaşandı.
Haftasonunda tarihi çarşıda çekilen bir kare fotoğraf aslında tüm gerçekliği gözler önüne seriyor.
Haftasonlarında binlerce kişinin geçtiği çarşı’da şimdi in cin top oynuyor. Alışveriş yapan tek bir kişi bile yok. Sanki ölümcül bir hastalık bulaşmış ve kent tahliye edilmiş gibi duruyor.
Hasankeyf’i böyle görmeye alışık değiliz.
Esnafların bir bölümü kepenk indirmiş.
Kimisi ise daha ileri giderek ilçeyi terk etmiş.
Şu anca ilçede çalışmanın olduğu tek yer, tarihi köprü ayakları. Sadece orada hummalı bir çalışma yürütülüyor.
Bu çalışmaya anlam kazandırmak ta zor.
Tarihi ayaklarda restorasyon yapılıyor. Peki, niçin yapılıyor belli değil. Bu çalışmalar ile ilgili iddiaları geçtiğimiz günlerde gazetemizdeki bir haberle gündeme getirdik.
İddialara göre bu ayaklardan sadece birinin restorasyonu için 20 milyon TL harcanmış. Bu iddialar belki doğru değildir, ilgili yerlerden bu konuda bir açıklama gelir diye bekledik. Ancak gelmeyince ve itiraz edilmeyince bu iddiaların doğru olduğunu anladık.
Kaymakamın söylediği iddia edilen sözler de ilginç.
Göya İlçe Kaymakamı, “Barajın ömrü zaten kısa, o yüzden köprü sular altında kalınca taşları yerlerinden sökülmesin ve sağlam kalsın. Sular çekildiğinde tekrar kullanılabilsin diye restore ediyoruz” şeklinde sözler sarfetmiş.
Bu sözlere Hasankeyf’li yaşlıların cevabı şu oluyor; “Madem barajın ömrü kısa, restore ederek kime rant sağlıyorsunuz.”
Esnaf 6 yıldır kan ağlıyor ama sesini duyan yok.
Kale kapatılmadan önce günde en az altı tur kafilesinin ilçeyi ziyaret ettiğini belirten rehber Ali Koç, “Kale açıkken vadinin içine kadar gezilebiliyordu. Şimdi ise ayda bir kafile gelse seviniyoruz. Ama artık onlar da gelmiyor. Kalenin kapalı olduğunu duyan turistler ilçeyi terk ediyorlar. Buraya gelen turistler kaleyi, yapıları görmeye geliyor. Kale yaklaşık beş yıldır kapalı olduğu için her geçen gün ilgi de azalıyor kente” diyor.
Kale girişinin Restore edilerek tekrar açılması beklenirken, aradan geçen zamana rağmen hala bir çalışma başlamadığı gibi girişler dahi açılmadı.
Burada doğup, büyüdüğünü paylaşan esnaf Ahmet Kaygın dertli; “Hasankeyf, en kötü ve ruhsuz dönemlerini yaşıyor. Başlayan çatışmalar ve OHAL turizmi de öldürdü. Kalemiz ve vadiyi gezmeye gelirlerdi o da yıllardır kapalı. Görüyorsunuz zaten birer birer kapatıp gidiyor esnaf arkadaşlar. Biz sonuna kadar direnip gitmeyeceğiz ama nereye kadar sürer bilmiyoruz.”
Hasankeyf’in turizme kazandırılmasıyla barajdan daha fazla gelir elde edileceğini yapılan araştırmalar kanıtlıyor.
Ancak buraya ısrarla bu barajın yapılmasına anlam vermek mümkün değil.
Hasankeyf baraj gündeme gelmeden önce oldukça bilinen ve desteklenen bir yerdi.
Ne zaman ki baraj gündeme geldi, hükümet burayı gündemden düşürmek için tüm yolları denedi.
Burada yaşanan kaza aslında bulunmaz bir nimet oldu. En azından gerekçelendirerek burayı insanların ziyaretine kapattılar ve herkesten gizlediler.
Buranın sahibi dünya insanıdır, bölge insanıdır, Hasankeyflilerdir.
UNESCO’nun ‘Dünya Miras Listesi’nde bulunan hiçbir tarihi yapı, Hasankeyf7te olduğu gibi 10 kriterden 9’unu karşılamıyor. Ancak bugün Hasankeyf tüm dünyadan, insanlıktan gizleniyor ve gözlerden ırak katlediliyor.
İnsanlıktan kaçırılıyor, sahibinden saklanıyor Hasankeyf…