Şu sıralar sessiz sedasız mecliste Merkezi Hükümetin bütçesi görüşülüyor.
Aslında sessiz sedasız değil ama ne yazık ki yandaş medya gündeme getirmediği için komisyonlarda ve mecliste neler olup bittiğini öğrenme şansımız pek olmuyor.
2016 bütçesinde dikkat çeken artışlar var.
Hele bu artışların güvenlik eksenli birimlerin bütçesinde oluşu, bu yıl da bir savaş bütçesinin meclisten geçeceğini gösteriyor.
Zira muhalefetin karşı koymalarına rağmen Ak Parti hükümeti meclisteki çoğunluğu sayesinde bu bütçeyi de geçirecektir.
2016 bütçesinde dikkat çeken hususlar var dedik.
Mesela; yılın ilk altı ayında Cumhurbaşkanlığı'nın ödeneği bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 64,4 arttırıldı.
Diğer artışlara bakalım; Başbakanlığın ödeneği yüzde 140,5; İçişleri Bakanlığı'nın ödeneği yüzde 34,6; Jandarma Genel Komutanlığı'nın ödeneği yüzde 17,4 ve Emniyet Genel Müdürlüğü'nün yüzde 7,5 oranında artış gösterdi.
Bu dört kalemdeki artış, bu yılda çatışma ve savaşa artışlı ödenek ayrıldığınız gösteriyor.
Buna karşılık Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın ödeneği yüzde 47,7 azaldı. Genel bütçeli kuruluşların ortalama ödenek artışının yüzde 10,8 olduğu bu dönemde anılan kuruluşların ödeneklerindeki bu fevkalade artış, buna karşılık Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın ödeneğindeki azalma bütçenin savaş giderleri için kullanıldığını ortaya koyuyor.
22 Temmuz öncesindeki iki yıllık sürede merkezi hükümetin bütçesi güvenlik alanları yerine ülkenin ihtiyaç duyduğu alanlara gidiyordu. Yani çatışma olmadığı sürede ülkenin geleceğine yatarımlar yapılıyordu.
Peki ya şimdi…
Bölgeden giden her kuruş vergi neredeyse gaz, mermi ve bomba olarak tekrar bölgeye geri dönüyor.
Yani yıllardır yol ve su olarak geri döndüğünü görmedik.
Bütçe görüşmelerinin yapıldığı Plan Bütçe Komisyonunda 2016 bütçesine HDP tarafından ‘şerh’ konuldu. Ak partili komisyonlar bunu kabul etmediği gibi ‘Anayasaya aykırı’ buldu.
Hükümetin 2015 geçici bütçesinden ayırdığı kaynaklarla savaşı derinleştirdiğine dikkat çeken HDP, “2016 bütçesinde ise değişen bir şey yoktur, hükümet parlamentodaki çoğunluğuna dayanarak bir savaş ve suç bütçesini bugün hayata geçirmektedir” dedi.
2015 yılı bütçesi incelendiğinde savaşa dönük mal ve hizmet alımlarının arttığına dikkat çeken HDP, “Bütçe kaynaklarının 'terörizmle mücadele' adı altında giderek artan bir biçimde savaş, militarizm ve otoriterleşme için kullanılıyor olması Türkiye'de savaş araç ve gereçleri endüstrisinin giderek büyümesi gibi bir iktisadi gerçekle örtüşmektedir” görüşünü savundu.
“Savaşçı, otoriter yeni rejimin gelirleri emekçilerin vergilerinden sağlandı” diyen HDP, hükümetin 2105 yılında gelirlerinin yüzde 84'ünü vergilerde karşıladığını, bu oranın yüzde 69'unu da dolaylı vergilerin oluşturduğunu belirtti.
HDP, 2016 Merkezi Yönetim Bütçesi'nin de daha öncekiler gibi, demokratik katılımcılığı esas almadan, toplumun en geniş kesimlerinin müzakere ve onayına başvurulmadan hazırlandığına dikkat çekti.
2016 bütçesinin emekçilerin sosyal güvenlik hakkını tanımadığının altını çizen HDP, Kamuda personel ücretlerini eritmeye yönelik politikaların devam ettiğini vurguladı ve ekledi; “Sonuç olarak 2016 bütçesi, 1980'den bu yana hazırlanan tüm bütçeler gibi toplumun geniş kesimlerinden alıp sermayeye kaynak aktarma anlayışını devam ettirmiştir. Daha açık bir ifadeyle 2016 bütçesi işçilerin, doğanın katledilmesi, toplumun yoksullaştırılması pahasına bir avuç sermayedarın ihya edildiği ve AKP'nin iktidarını sürdürmesini sağlamayı amaçlayan bir bütçedir.”
Bakanlıkların bütçelerine ilişkin eleştirilerini ayrıntılı olarak sunan HDP, Emniyet Genel Müdürlüğü'nün bütçesinde ‘personel harcamaları, mal ve mühimmat giderleri ve taşıt alım giderlerinin’ dikkat çekici olduğunu kaydetti ve ekledi; “Bu üç kalemden personel harcamaları kalemine bakarsak sürekli personel sayısının artması güvenlik politikasına geçişin adımlarını gözler önüne sermektedir. Atanamayan öğretmenlerin intihar ettiği ülkemizde eğitim bakanlığının personel sayısını sürekli kısıtlamasına rağmen emniyetin genişletmesi büyük bir sorundur. Personel harcamalarından sonra göze çarpan iki sorun biber gazı ve TOMA araçlarına yapılan yatırımlardır. Devletin şiddete yatırım yapması ve barışçıl gösterilere şiddetle karşılık vereceği yönündeki endişeyi arttırmaktadır. Ayrıca bu müdahalelerin sertliği, halkın hayatını tehlikeye atan hatta hayati kayıplara yol açan boyutlara ulaşmıştır. Tüm bunlar demokratik bir ülke beklentisinin zayıflamaktan da öte kaybolacağını göstermektedir. Devletin giderek polis devletine dönüştüğünü göstermektedir.”
Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu'nun AKP'li Başkanı Süreyya Sadi Bilgiç, HDP'nin bütçe şerhini kabul etmeyerek geri gönderdi. Bilgiç, HDP'nin şerhini, Anayasaya aykırı buldu.
Bilgiç, HDP'nin bütçe şerhi ile devleti suçladığı değerlendirmesini de yaptı.
7 Haziran öncesinde kalmış olsaydık şimdi ne yazık ki bunları konuşmuyor olacaktık. Geçen bu sürede Bin’in üzerinde insan yaşamını yitirdi. Şimdiki kaygı ise daha ne kadar insanın öleceği…