Yanlış hesap Bağdat’tan dönermiş. Bu kez yanlış hesap 7 Haziran’da yapılan seçimlerin ardından sandıktan döndü.
Şimdi sandıktan çıkan sonuca bakıyorum da, ‘Nereden nereye’ demeden geçemiyor insan.
Şöyle bir hatırlayın; 7 Haziran öncesi HDP’nin barajı aşacağına birçok kesim ihtimal vermiyordu.
Seçimler öncesinde Ak Parti başta olmak üzere diğer partiler, HDP’nin 7 Haziran öncesi elinde bulundurduğu 35 vekili de paylaşmanın hesapları yapılıyordu. Ama yanıldılar.
Halk tüm bu senaryolara öyle bir cevap verdiki, HDP dışındaki tüm partilerin hesapları alt üst oldu.
Ak Parti tek başına hükümeti kuracak vekil sayısını çıkaramadı. Ülke yönetimi için tek bir seçenek kaldı; o da koalisyon…
Kimse hayıflanmasın, halk böyle istedi…
Hani şu seçim öncesi hesaba katılmayan HDP varya…
Şimdi ne yapılıyor dersiniz…
‘Barajı aşamaz’ denilen HDP, şimdi olası koalisyonlar içinde iktidar olmak için gösteriliyor.
Sahiden hesaplar bayağı alt üst olmuş.
İktidar arayışları içinde HDP’nin de isminin geçmesi bazı kesimleri cidden rahatsız ediyor.
Peki koalisyon seçenekleri içinde neler var acaba?
7 Haziran’da ortaya çıkan koalisyon seçenekleri, MHP’nin HDP’li formüllere kapıyı kapatmasıyla ikiye indi: 1- AK Parti+CHP, 2- AK Parti+MHP. İkinci formülle ilgili gizli pazarlıklara başlandığı öne sürüldüğü sırada, MHP’den “AKP’nin dışarıda olduğu bir koalisyon alternatifi yok” sinyali de geldi
Seçim sonucunda, hiçbir partinin tek başına iktidar olabilecek sandalye sayısına (276) ulaşamaması iki seçeneği zorunlu kıldı: Koalisyon veya azınlık hükümeti. Koalisyon seçeneği ise birçok alternatifi mümkün kılıyordu. Partilerin bu konudaki tavırları netleşmeye başladıkça, matematiksel alternatifler azalmaya başladı.
CHP+MHP+HDP (132+80+80) ÖNERİSİ
Bu ihtimali CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu açık bir dille ortaya koydu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye çağrıda bulundu. Kılıçdaroğlu “Yüzde 60’lık blok’a hükümet kurma görevi düştüğünü söyledi. HDP de, ‘AK Partisiz hükümet’ten yana olduğunu hem seçimden önce hem seçimden sonra beyan etmişti ve bunu öneriyi kabul edebileceğini dile getirdi. Ancak MHP lideri Bahçeli, HDP’li hiçbir formüle kapıyı açmayacağını bildirdi. Buna karşın, Kılıçdaroğlu son olarak Bahçeli’ye “Başbakan sen ol” teklifini basın yoluyla iletti. Fakat MHP’yi bu da ikna etmedi. Böylece CHP-MHP-HDP koalisyonu veya CHP-MHP koalisyonuna HDP’nin dışarıdan güvenoyu desteği ihtimalleri zorlaştı.
AK PARTİ+HDP (258+80)
Başbakan Ahmet Davutoğlu ve AK Parti yetkilileri, hiçbir seçeneğe kapıyı kapatmadıklarını söylese de, HDP’nin seçim öncesi ne içeriden ne dışarıdan AK Parti iktidarını desteklemeyeceklerini açıklamış olması bu formülü de imkansız kılmıştı. Ancak HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın daha önce AK Parti’yi dışarıdan dahi desteklemeyeceği yönündeki beyanına karşın son olarak “AK Parti-CHP koalisyonunu destekleriz” demesi, bu formülü yeniden akıllara getirdi.
HDP Eş Genel Başkanı ve Van Milletvekili Figen Yüksekdağ, siyaset kurumlarının ve şu an parlamentoda grubu bulunan partilerin artık 7 Haziran seçimlerinden çıkan demokrasi talebine doğru bir şekilde kulak vererek en doğru rolü oynamaları gerektiğini vurguladı. Kilit partinin hangisi olduğuna yönelik bir soruya Yüksekdağ, “Şu an elbette birinci parti AK Parti eliyle, çağrısıyla bu koalisyon görüşmeleri bu iki günlük Meclis trafiğinin ardından başlatılacak ama kilit parti diye bir kavram kullanmak çok doğru olmaz, çünkü bugün herkes aslında kilit parti” karşılığını verdi.
“Sadece bu süreç içerisinde süreci zora sokan, erken seçime zorlayan yaklaşımların oldukça zararlı, kabul edilemez yaklaşımlar olduğunu ifade etmek istiyorum” diyen Yüksekdağ, şöyle devam etti; “Aldıkları oy oranına göre siyasi dinamiklerin sorumluluk üstlenmesi ve bu koalisyonu kurmaya yönelmesi gerekiyor. Burada birtakım dayatmaların, şartların, kırmızı çizgilerin devreye girmiş olması kabul edilebilir bir durum değil. Bizim kırmızı çizgilerimiz yoktur, bizim ilkelerimiz vardır, programımız vardır, bizim ilkelerimizin temelinde demokratik kriterler durur, bu demokratik kriterler ve ilkeler çerçevesinde koalisyon sürecinin de yürütülmesi gerekir. Artık Türkiye siyasetinin ve Türkiye'nin kırmızı çizgilerle bölünmesine, parsellenmesine birtakım tekleşme alanları oluşturulmasına halkımızın ihtiyacı yok.”
Ne olursa olsun bugün HDP’nin de içinde olduğu koalisyon hükümeti konuşuluyor. Demokrasi bunu gerektiriyor. O zaman demokrasiden başkaca çözüm adresi de olmaz zaten.