Ankara’daki patlama hepimizi derinden üzdü.
4 aylık sürede ülkenin başkentinde iki büyük patlama yaşandı.
130’u aşkın insan yaşamını yitirdi. Yaklaşık 500 kişi ise yaralandı.
Terörün dini. İmanı, adresi yok. Masum insanlar bile katlediliyor. Tıpkı bu saldırıda olduğu gibi.
Türkiye’nin son dönemlerde yaşanan saldırılardan dersler çıkarması gerekir. Ancak görünen o ki bu dersler ne yazık ki alınmamış. Başkentin göbeğinde ve böylesine önemli bir kavşakta bu saldırı kabul edilemez.
Saldırıyı yapanlar bu kadar patlayıcı ile ellerini kollarını sallayarak devletin en önemli kurumlarının ortasında bir yerde böylesine bir katliam yapıyor ve ülkenin istihbaratı uyuyor.
Bu insanların bu katliamı yapmalarını engelleyemeyen istihbarat olayın üzerinden 12 saat bile geçmeden hemen faili tespit ediyor. Hatta tüm bağlantılarını Başbakan açıklıyor.
Buna kimseyi inandıramazsınız.
Geçen yıl 10 Ekim’deki 103 insanın öldüğü Ankara patlamasından iki gün sonra Başbakan Davutoğlu saldırının DAİŞ tarafından gerçekleştirilmiş oyabileceğini belirterek temkinli davranmıştı.
Ancak bu sefer Merasim Sokaktaki patlamadan saatler sonra aynı Başbakan çıkarak patlamanın sorumlusunun PYD olduğunu açıkladı.
Zaten patlamanın hemen ardından eğer failler çıkıp bu patlamayı biz gerçekleştirdik demezlerse büyük ihtimalle PKK veya PYD’nin yaptığının açıklanacağını söylemiştik. Öyle de oldu.
Şu sıralar PYD Türkiye’nin hedefinde. Arkasına Rusya ve ABD’nin desteğini alan PYD güçleri, Türkiye’nin tük karşı çıkmalarına rağmen Suriye’de ilerleyişini sürdürüyor.
Bu da en çok Türkiye’ye dokunuyor.
Çünkü Türkiye ısrarla PYD’nin bir terör örgütü olduğunu söylüyor. Ancak hem ABD, hem de Rusya bunun tam tersini ifade ediyor.
Bu patlamanın PYD’nin üzerine yıkılması Türkiye’nin işine geliyor.
Ancak Başbakan Davutoğlu’nun saldırıyı PYD’nin yaptığı iddiaları kimseyi inandıramadı. Başta da en sağlam müttefiki olan ABD’yi.
ABD Başkanı Barack Obama'nın Ulusal Güvenlik Danışman Yardımcısı Ben Rhodes’ten sonra, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü John Kerby de, saldırının sorumlularının kendileri için ‘ucu açık bir soru’ olduğunu belirtti.
Washington’daki günlük basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kirby, “Türk Hükümeti tarafından olayın sorumlularına dair öne sürülen iddiaları doğrulama ya da reddetme gibi bir pozisyonda değiliz. Bu bizim için halen ucu açık bir soru” dedi.
Türk devletinin Rojava’ya yönelik saldırılarına da değinen sözcü Kirby, “Sınır ötesi top atışlarıyla ilgili Türkiye’ye yapmaması konusunda çağrı yaptık ve bunu sürdürüyoruz. Kürt savaşçıları, IŞİD’e karşı mücadele gibi daha geniş çabaları baltalayıcı şeyler yapmamaları konusunda da uyarmayı sürdürüyoruz” diyor.
YPG’nin, IŞİD’e karşı en etkili savaşçılardan biri olduğuna da vurgu yapan Kirby, koalisyon tarafından havadan desteklenen savaşçılara ABD’nin destek vermeye devam edeceğinin altını çizdi.
ABD Başkanı Obama'nın Ulusal Güvenlik Danışman Yardımcısı Ben Rhodes ise, 'Biz hükümet olarak sorumluları belirleyemedik' ifadesini kullanmıştı.
Aslında saldırının yapılış şekli kimlerin yapmış olabileceği konusunda ipuçları veriyor.
Genelkurmay Başkanlığı’na bağlı kuvvet komutanlıklarında görevli sivil ve askeri personeli taşıyan servis araçlarına yönelik bombalı saldırıyı Suriye Amude doğumlu Salih Neccar’ın gerçekleştirdiği saptandı.
1992 doğumlu Neccar’ın, Temmuz 2014’te Türkiye’ye resmi yollardan giriş yaptığı ve Mardin’de ikâmet ettiği anlaşıldı.
Bu kişinin gerçekleştirdiği iddia edilen saldırıda kullanılan patlayıcıya dikkat çekiliyor.
Bu tip saldırılarda kullanılan patlayıcılar, kimin gerçekleştirdiğine yönelik karekteristik özellikler taşır.
Ankara Merasim Sokaktaki saldırıda TNT-RDX’in yanı sıra asker, polis tarafından fark edilerek ateş edilme ihtimaline karşı patlayıcıları harekete geçirmek amacıyla düzenek içinde mazot kullandığı anlaşıldı.
RDX, Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı, Uğur Mumcu suikastları ile Ulus Anafartalar Çarşısı’na düzenlenen bombalı saldırılarda da kullanılmasıyla biliniyor.
Üçok, Mumcu ve Kışlalı sikatlerini gerçekleştiren örgüt ise yasadışı ‘Tevhid-Selam ve Kudüs Ordusu’ örgütü.
Böylesine önemli bir saldırı gerçekleşiyor ve daha deliller toplanmadan kimin yaptığı açıklanıyor. Hele açıklanan Türkiye’nin son dönemde en fazla hedefinde olduğu PYD olunca iddia havada kaldı.
Burada amaç uluslar arası kamuoyunu PYD’nin bir terör örgütü olduğuna inandırmak. Türkiye’nin şu anda yapmak istediği tam da bu. Yani suçu PYD’nin üzerine yığmak ve intikam almak.