Nedenler ve niçinler bir süre kaybeden partileri meşgul edecek.
Kimisi neden kaybettiğinin hesaplarını yapacak, kimisi neden kazanamadığını sorgulayacak.
Ama bilinen bir gerçek var ki kazanan parti bile ‘Neden kazandığının’ hesaplarını yapacak.
Çünkü herkes gibi Ak Partililer bile şaşkın. Onlar bile bu kadar bir artış beklemiyordu.
En iyimser Ak Partili bile en fazla yüzde 41-43 bekliyordu.
Bu durumun ortaya çıkmasında birçok neden var.
Seçimlerin her siyasi parti için eşit şartlarda olmaması.
7 Haziran seçimlerinde olduğu gibi 1 Kasım seçimlerinde de iki önemli figür Ak Parti ve HDP idi.
7 Haziran seçimlerinde ne CHP’nin, ne de MHP’nin oyları Ak partiyi iktidardan düşürdü.
HDP barajı aşarak bunu yaptı.
Zaten bunu öngören sol kesimden bir miktar seçmen, HDP’ye oy verdi.
Böyle bir sonucun tekerrür etmesi için aslında 7 Haziran koşullarının devam etmesi gerekirdi. Ancak sol kesil 7 Haziran’da verdiği desteği geri çekti, üstüne MHP’nin başarısızlığı da eklenince ortaya yüzde 49’luk seçim başarısı çıktı.
Şimdi sorgulanan bir durum var.
HDP’ye CHP’li bir kısım seçmen oy verdi deniliyordu. Yani bir bakıma emanet oylardı bu.
Aslında HDP’nin barajı bile aşamayacağı oy oranı olduğu belirtiliyor ve bu sol oylar sayesinde yüzde 13 oy aldığı dillendiriliyordu.
Ama gerçek öyle çıkmadı ne yazık ki.
Öyle olmuş olsa, 1 Kasım seçimlerinde verilen emanet oyların yine adresine, yani CHP’ye gitmesi gerekiyordu. Ancak öyle olmadı, CHP 7 Haziranda aldığı oy oranında kaldı.
MHP’den oyların Ak Partiye kaymasına bir anlam verilebilir, ancak CHP oylarının kayması görülür bir durum değil.
Şartlar eşit olmadan seçim yapıldı dedik.
Ak Partiye karşı en önemli rakip olan HDP’nin baraj altında kalması için her türlü çaba gösterildi.
Zaten hazineden yardım alamadığı için seçim kampanyası etkin yapılamadı. Yani seçime 1-0 geride başladı.
İkincisi ise medya olanakları.
Ankara’daki patlamadan dolayı HDP miting yapmayacağını açıkladı. Ancak 7 Haziran öncesi en azından bazı kanallarda görünen partililer, 1 Kasım öncesi bu desteği de bulamadı.
Mesela Radyo Televizyon Üst Kurulu'nun HDP'li üyesi Ersin Öngel, Twitter hesabından TRT'nin 1 Kasım 2015 Milletvekili Genel Seçimleri öncesi son bir aylık sürede partilere göre aday/konuk aldığı kişilerin sayısını açıkladı. Öngel'in açıkladığı rakamlara göre TRT son bir ayda sadece AK Partili 37 kişiyi konuk etti. CHP, MHP ve HDP'den konuk almadı.
Aynı durum hatırlarsanız Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de yaşanmıştı.
Basın Konseyi cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu (TRT) yayınlarında cumhurbaşkanlığı adaylarına fırsat eşitliği sağlanması talebiyle Yüksek Seçim Kurumu'na (YSK) başvurmuştu.
RTÜK üyelerince hazırlanan raporda; “Rapora göre 3 Temmuz'da TRT Türk kanalında Recep Tayyip Erdoğan'a 30 dakika ayrılırken, diğer adaylar Ekmeleddin İhsanoğlu ve Selahattin Demirtaş'a hiç yer verilmemiştir.
4 Temmuz'da ise, TRT Türk kanalında Recep Tayyip Erdoğan'a 1 saat 20 saniye, Ekmeleddin İhsanoğlu'na 1 dakika ayrılırken, Selahattin Demirtaş'a hiç yer verilmediği görülmektedir.” Denilmişti.
Devletin resmi televizyonu olan TRT tüm partilere eşik mesafede olması gerekirken, adeta iktidar patisinin resmi yayın organı gibi davrandı. Ak Parti yandaş meydanında gücünü arkasına alınca müthiş bir destek sağlamış oldu.
1 Kasım seçimleri öncesi TRT’nin tutumunda bir değişiklik olmadı. Yine iktidarın yanında yer aldı.
HDP, 1-31 Ekim 2015 tarihleri arasında TRT Haber'in AKP dışında HDP ve diğer partilere yer vermediğine dair YSK'ye başvurdu.
HDP, YSK başvurusunda TRT Haber'in 1-31 Ekim tarihleri arasında yaptığı 42 canlı yayında AKP'ye Bin 692 dakika yer verdiğini, AKP dışında herhangi bir siyasi parti temsilcisine ise fırsat eşitliği ilkesine uygun bir biçimde yayınlarında yer vermediğine dikkat çekerek, “TRT tarafsız, tüm siyasi parti ve gruplara eşit mesafede durması gereken bir kamu yayıncısıdır. Bu durum başta YSK kararları olmak üzere yasal ve anayasal bir zorunluluktur. Ancak TRT söz konusu yayınlarıyla Anayasa, yasayı ve YSK kararlarını açıkça ihlal etmiştir” denildi.
Bu durumu HDP İstanbul Milletvekili Celal Doğan çok iyi özetlemiş aslında; “HDP, demokratik araçları kullanamadı. HDP'yi televizyonlara, gazetelere çıkartmadılar. HDP, devlet vermesi gereken mali kaynağı vermediği için mali kaynakları kullanamadı. Amaçlanan şey HDP'yi baraj altında bırakmaktı ama vatandaş bütün bunlara rağmen HDP'ye teveccüh gösterdi ve barajı aşmasını sağladı. Bence barajı aşması dahi bir başarıdır.”
1 Kasım öncesi durum böyleydi.
Yorum sizin…