Yeryüzünün belki de en şansız topluluğu Ezidilerdir.
Neredeyse her 10 yılda bir, büyük sorunlar ve katliamlarla karşılaşıyorlar.
Onların bügüne kadar ne bir devletleri oldu, ne de askeri güçleri. Bu nedenle hep aşağıladılar, hor görüldüler.
Batman halkı geçmişte bu insanlarla iç içe yaşardı.
Ezidilerin yaşadığı belli şehirlerden biri de Batman dı.
Özellikle merkeze ve Beşiri ilçesine bağlı birçok Ezidi köyü bulunuyor. Ezidilere düşman gözüyle bakanlar olduğu kadar iyi dostluklar edinen Müslümanlar çoğunluktaydı.
Kimseye zararları olmayan kendi halinde yaşayan insanlardı.
Benim Ezidilerle ilk tanışıklığım 1970’li yılların sonunda oldu.
Batman’ın en eski esnaflarından olan Terzi Hüseyin İpekyüz’ün yanında çırak olarak çalıştığım sırada yanımızda işe başlayan bir Ezidi çocuk vardı.
İsmi Melek’ti.
Sarışın ve her zaman güleç bir yüzü vardı.
İsminden dolayı hiç unutamayacağım biriydi.
Erkek olmasına rağmen bayan ismi olarak bilinen Melek isminin neden verildiğini hep merak ettim. Ancak hiç sormadım ve öğrenemedim.
O zamanlar çarşıda gezerken birbirlerine ‘Kıriv’ (Müslüman ve Ezidi olanlar birbirlerine ‘Kirve’ anlamına gelen bu sözle hitap ederdi) diye hitap edenlerin sayısı o kadar fazlaydı ki.
Ancak zamanla sayıları gittikçe azaldı ve neredeyse yok olma noktasına geldiler. Çünkü baskılara dayanamadılar ve birçoğu Avrupa ülkelerine göç etti.
Ezidiler aslında bir yanlış anlamanın kurbanı oluyorlar.
Hala birçok kişi onları ‘Yezidi’ olarak biliyor.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Ezidilik araştırma projesini yürüten Amed Gökçen, bu konuda iyice kafa yormuş bir isim.
Bu konuda şunları belirtiyor; “Yezidi kelimesinin Ortadoğu’da çok ciddi bir negatif algısı var. Hasan ve Hüseyin’i öldüren Yezid Bin Muaviye’den kaynaklı özellikle Aleviler, Şiiler ve bir kısım Sünni toplumu arasında Yezid bir hakaret, küfür olarak söyleniyor. Sırf “Y” harfi yüzünden bu insanların binlerce çocuğu öldürüldü. Evliya Çelebi de “Kerbela’nın intikamı alındı” derken bundan bahsediyor. Çünkü Osmanlı’daki temel fikir de günümüzdekinden pek farklı değildi. Bunlar Yezid’in soyundan geliyor. Bu insanların bir şekilde İslam içerisine çekilmesi lazım diye düşünülüyordu. Oysa Ezidilerin bununla hiçbir alakası yok.”
Hala özellikle Ezidilerle ilgili bir konu açıldığında birileri bilerek ve üzerine basa basa ‘Yezidi’ diyor.
Ahmed Gökçen’in dediği gibi, isimlerinin önüne getirilen sırf ‘Y’ harfi yüzünden katledildiler.
Ezidiler bu güne kadar 73 katliamdan geçtiklerini belirtiyorlar. Bu sayı 72 idi. Ancak geçen yıl DAİŞ çetelerinin Şengal’e saldırması ve binlerce Ezidiyi katletmesiyle 73 oldu.
Bu katliamların ne zaman olduğu yönünde sağlıklı bir bilgi yok. Ancak failleri gün gibi ortada.
Ortadoğu’daki herkes.
Yani; Kürtler, Araplar ve Türkmenler.
Ezidilere karşı uygulanan bu katliamda birleşmelerinin yegane sebebi Ezidi kültürünü tanımamaları. Yanlış bilmeleri ve onlar hakkında söylenilen her şeye inanmaları.
Ezidiler de tek bir Tanrı’ya inanıyor. Tıpkı Müslümanlıkta, Hristiyanlıkta ve Musevilikte olduğu gibi. Oruç tutuyorlar, belli sevapları ve günahları var. Bazı gruplar için bu yasaklar fazla, bazıları için değil. Bazı gruplar horoz ve balık yer, bazıları yemez. Bazı gruplar marul, lahana, karnabahar gibi içe kapalı hiçbir meyve sebzeyi yemez; bazıları geyik, ceylan gibi dağda yaşayan hayvanları yemezler.
Diğer dinlerle en büyük farkları melekleri anlatış biçimleri. Bu farklı anlatım, “Onlar kötülük meleğine inanıyor” gibi bir algıyla bu halkın binlerce yıldır katledilmesine yol açtı. İşte o melek Meleke Tavus.
Ancak nedense herkes onları Şeytan’a taptıklarını zannediyor.
DAİŞ zulmünden kaçarak bölge illerine gelen Ezidilere yine tahammül edemeyenler var. ‘Türkiye’de bir iç savaş çıkacak ve savaşın ilk kurbanları Şengal’de olduğu gibi yine Ezidiler olacaktır’ şeklinde bir iddia atıldı ortaya.
Binlerce Ezidi Avrupa’ya gitmek için Bulgaristan sınırına yığıldı. Birileri tarafından kandırıldılar. Ancak bu iddianın yalan olduğu anlaşıldı. Niye hala birileri bu insanların duygularıyla oynuyor anlamış değilim.
Acaba geçmişten kalan çekindikleri bir şey mi var?