Şu sıralar gündemi en çok meşgul eden konulardan biri de Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyelerinin kullandığı iletişim programı olan ByLock.
Geçtiğimiz günlerde hükümet kanadından bu konuda bir açıklama geldi.
Ülke genelinde 180 Bin kişinin telefonlarında ByLock programının olduğu tespit edilmiş. Ancak bunlardan sadece 50 Bin’inin gerçek kullanıcı olduğu saptanmış.
Ancak daha önemlisi bu programın birçok Ak Partili Milletvekili ve bakanın cep telefonunda da kayıtlı olduğu iddiası.
Şu sıralar bu iddialar çok konuşuluyor.
Geçtiğimiz günlerde Aydınlık yazarlarından İsmet Özçelik bu iddiayı köşesine taşımıştı. Şöyle diyordu Özçelik; “AKP kulisleri yine hareketli. Gündemde, FETÖ'nün kriptolu mesajlaşmada kullandığı ‘ByLock’ programı var. Şifrelerin çözülmesi ile birlikte bazı eski ve yeni AKP'li milletvekillerinin de bu programı kullandığı ortaya çıkmış. Sayı kabarık. 50 civarında diyen de var, 82 diyen de. ‘ByLock’ kullananlar arasında sadece AKP'lilerin değil, CHP'lilerin, MHP'lilerin, HDP'lilerin de olduğu ifade ediliyor. Bazı bakanların telefonlarında da ‘ByLock’ programı tespit edilmiş. Bunlardan birine “Bu ne iş” denilince, “Çocuk yüklemiş” diye geçiştirmiş. Ama kimseyi tatmin etmemiş. Tabi ‘ByLock’çu milletvekillerinin isimleri Cumhurbaşkanı Erdoğan'a da iletilmiş. Darbenin ‘siyasi ayağı’ ile ilgili operasyonun sayının fazla olması nedeniyle geciktiği vurgulanıyor. Erdoğan'ın Amerika'ya giderken uçakta gündeme getirdiği ‘yedek milletvekilliği’ konusuna dikkat çekiliyor. Partiye ‘FETÖ sızmasına’ karşı önlem olarak değerlendiriliyor.”
Bu konu geçtiğimiz haftasonu Başbakan Binali Yıldırım’a soruldu.
Başbakan Yıldırım, “FETÖ'cülerin kendi aralarında haberleşmek için kullandığı ByLock sisteminin bazı milletvekili ile bazı bakanların telefonlarında çıktığı yönünde iddialar oldu. Bu doğru mu?” sorusu üzerine şunları söyledi; “İddialara göre amel edilmez. İddia varsa araştırılır, gerçeği ortaya çıkarılır. Hiçbir şey gerçekleşmeden üzerinde konuşmak haksızlıktır, insanları karalamaktır. FETÖ ile mücadele bir milli meseledir. Kim olursa olsun, nereye giderse gitsin her türlü mücadele yapılacaktır. Burada hiç kimsenin muafiyeti, istisnası söz konusu değildir” ifadelerini kullandı.
Başbakan açık ve net konuşuyor, aynı ifadeleri Cumhurbaşkanı Erdoğan da kullanmıştı ve ‘ucu nereye giderse gitsin, mücadele edileceğini’ söylemişti.
Bakanların isminin geçtiği bu program ile ilgili şu konuşuluyor;
Bakanlık görevine getirilenlere, imza karşılığında 4 telefon verildiği, bunun çabuk ve ucuz haberleşme amacı taşıdığı biliniyor. Bu telefonları genellikle ilgili bakanların kullanmadığı, yakın çalışma arkadaşlarına verdiği biliniyor. Şimdi bu numaraların kimde olduğu ve ne amaçla kullanıldığı araştırılıyor.
Şimdi gelelim yazının başlığındaki ifadeye.
Okurken mutlaka düşündürmüştür sizleri.
Tabiki bir mağazaya gidip telefon alırsanız FETÖ’cü olmazsınız, ancak eğer o telefonu ikinci el satılan bir yerden alırsanız, kullandığınızın ikinci günü kapınızda polisi bulabilirsiniz.
ByLock programının hükümet tarafından incelenmeye alınması üzerine, çoğu örgüt üyesi çareyi cep telefonlarını satmakta buldu. Mevcut telefonlarından uygulamayı silen örgüt üyelerinin, arama yapılma ihtimaline karşı telefonları elden çıkarmak amacıyla gerek internet üzerinden gerekse telefonculara çok düşük fiyatlara sattığı öğrenildi. Bu durum cep telefonu alım-satım yapan esnafın ise endişeye kapılmasına neden oldu. Zira cihazların içerisindeki ByLock programı, esnafı ve telefonun yeni sahiplerini zor durumda bırakabilir. Hem kendilerini hem de ikinci el cep telefonu alan vatandaşları zor durumda bırakmak istemeyen cep telefoncuları ise, çareyi cihazları fabrika ayarlarına çevirmekte buldu.
Bunu yapmadığınız taktirde ByLock programı her hafta kendisini yenilediği için mağdur duruma düşebilirsiniz.
Geçmişte ByLock yüklenmiş bir telefonda, uygulama silinse dahi bazı özel yazılımlar sayesinde geçmişe dönük tarama yapılabiliyor. Ancak teknik bilgisi yetersiz vatandaşların bunu anlaması zor olur.
Bu ancak teknik incelemeler sonucunda ortaya çıkabiliyor.
Peki, bu durumda ne yapılması gerekiyor?
IOS ve Android işletim sistemlerinde geçmişe dönük tarama yapan uygulamaların bulunduğunu hatırlatan uzmanlar, bu uygulamalarla vatandaşların bir nebze olsun daha önce ByLock kullanılıp kullanılmadığını anlayabildiklerini belirtiyorlar.
Onun için teknik olarak haberleşme cihazları tamircisine gidip böyle bir geriye dönük tarama yaptırarak bir nebze olsun bu telefonlarda ByLock kullanılıp kullanılmadığı tespit edilebilir.
Öte yandan tanınmayan kişilere verilen Wi-Fi şifreleri ve şifrelenmemiş Wi-Fi ağları da büyük risk taşıyor. Bu Wi-Fi ağlarına sızan terör örgütlerinin işlemiş oldukları suçların, vatandaşların başını ağrıtabileceğini söyleyen uzmanlar, şu uyarılarda bulunuyor; “Her müessese Wi-Fi şifresini vermemesi gerekiyor. Eğer verdiği takdirde de hangi Wi-Fi’den bağlandıysa sorumluluk da o işletmenin kendisine aittir. İster istemez suçsuzken suçlu durumuna düşebilir. Evinizden bağlanır, Wi-Fi şifrenizi verirsiniz bunlar tabi tehlike saçıyor. Şimdi vatandaşlarımızın ve toplu kullanıma ait Wi-Fi’lerin tüm kesime şifrelerini dağıtmak kesinlikle doğru değil. Wi-Fi üzerinden bağlanıldığı takdirde o IP üzerinden suç işlendiği tespit ediliyor. Hangi müessese tarafından ya da hangi kişi tarafından şifre verildiyse sorumluluk tamamen kendisine aittir. Bilişim Teknolojileri Kurumu bunları tespit ediyor.”
Siz siz olun şu sıralar ikinci el telefon alırken dikkat edin. Hiçbir bağınız olmasa bile bir anda FETÖ’cü olabilirsiniz.