“Nerede o eski bayramlar” diye söze başlarız zaman zaman.
Peki, gerçekten bayramlar mı değişti?
Değişen bayramlar değil aslında.
Bayramlar yine o eski bayramlar.
Değişen tek şey, bayram sevinçlerimiz oldu aslında.
Şöyle bir çocukluğumun bayramlarını düşünüyorum da…
Renkli lastik ayakkabılar alınırdı bayramlarda. Yandan kayışını kilitler, hava atardık.
Bana alınan ilk kundurayı hatırlıyorum hayal meyal.
Siyah, bağcıklı ve cam gibi parlayan bir ayakkabı.
Çabuk eskimesin diye günde sadece bir-iki saat giyerdim.
Öyle hali vakti yerinde bir ailede büyümedim. Yeni elbiseyi, ancak bayramdan bayrama giyer, eskiyen pantolonların arkasında büyükçe yamalarla gezerdim.
Bu yüzden bayramda alınan elbiselerin mutluluğu bir başkaydı.
Mağazadan alınan pantolonun ütüsüne diyecek yoktu, ancak gömlekleri, ambalajlanırken oluşan kırışıklıklarıyla birlikte giyerdik.
Birgün öncesinden yatağımızın başucuna koyduğumuz bayramlıklarımız, bize inanılmaz bir mutluluk verirdi.
Bayramlarda öyle çok çeşitli, hele hele çikolatalı şekerleri pek görmezdik. Mahallede kaliteli şekerlerden alan ailelerin sayısı, bir elin parmaklarını bile geçmezdi.
Sadece Türkiye Petrollerinde çalışan bir-iki ailede öyle lezzetli, rengarenk şekerler toplardık.
En çok ta bayram harçlığı olarak kağıt paralar verildiğinde sevinçten havalara uçardık.
Bayramlarda aldığım tek hediye, karşı komşumuz olan Müzeyyen ablanın içine harçlığımızı koyarak katladığı mendiller olurdu.
Bayram harçlığımızın bir bölümüyle sinemaya gider, bir bölümüyle en lezzetli çikolatalı gofret olan Zambo veya Tipi Tip sakız alırdık.
O sevinçlerimizin hepsi o eski bayramlarda kaldı ne yazık ki.
Değişen bayramlar değil, değişen, bizler, insanlar, çevre ve farklı duygular oldu.
Benim bir ayakkabı ile yaşadığım sevincin yerini şimdi pahalı cep telefonlarının sevinci aldı. Bir-iki çeşit şekerden aldığım tad, çeşit çeşit çikolatalardan aldığımdan kat be kat daha güzeldi.
Şeker toplamak için arşınladığımız kentin tozlu topraklı yollarında bıraktık sevinçlerimizi.
Çoğu kez su satarak, sakız satarak aldığımız elbiselerimizin mutluluğu, lüks mağazalardan alınan elbiselerin mutluluğundan daha büyüktü.
Sevinçlerimiz, mutluluklarımız, hayallerimiz bu yüzden o eski bayramlarda kaldı.
İşti bu yüzden her bayram geldiğinde, “Nerede o eski bayramlar” diyerek derin bir iç geçiririz…
Eski bayramların sevinç ve mutluluklarının yaşanacağı nice bayramlar…