Büyükşehirlerde patlayan bombaların sonuncusu önceki gün İstanbul’da Atatürk Havalimanında onlarca kişinin canını aldı.
Patlamanın ardından yaşanan büyük kargaşanın yanısıra, ülkenin dört bir yanından vatandaşlar İstanbul’daki yakınlarını arayarak durumlarını öğrenmek istedi.
Benimde birçok akrabamın bulunduğu İstanbul’da birkaç kişiden sağlık durumları ile ilgili bilgi aldım.
İnsanlarda hem büyük korku, hem de öfke vardı.
Kimisi ülkesine dönmeyi beklerken, kimisi de uçakla geldikleri İstanbul’da yakalandı, Atatürk Havalimanı dış hatlarda peş peşe gerçekleşen bombalı saldırılara.
Panik halinde ve gözyaşları içinde tahliye edilen yolcular, yaşadıklarını anlatırken bile o patlama anını yaşıyor gibiydiler.
Canlı bombanın kendisini patlatmasına birebir tanıklık eden Veysel Anay, şarapnel parçasının sol bacağına isabet etmesiyle hafif yaralandı. Havalimanına Almanya’dan gelen misafirini karşılamak üzere giden Anay, canlı bombanın havalimanının içinde, yolcu bekleme bölümünün bulunduğu noktada kendini patlattığına dikkati çekti. Anay, “Yolcu bekleme bölümünde misafirimi beklerken, bağrışmalar ve silah sesleri geldi. Kafamı çevirmemle bir şahıs gördüm. Aramızda 6 metre ya var ya yoktu. Sakalsız, parlak bir adamdı. Üzerindeki yeleğin önünü açmasıyla büyük bir patlama meydana geldi. Havalimanın içinde herkes panik içinde kaçışıyordu. Ben de gümrüğün bulunduğu noktaya doğru kaçtım” dedi. Anay, yolcuların alının bu bölümüne X Ray cihazdan geçmeden girilemeyeceğine işaret etti.
Patlama anında pasaport kontrol bölümünde bulunan Aziz Kayakıran ise, “Büyük bir patlama sesi geldikten sonra her yer duman oldu. İnsanlar çığlıklar içerisinde kaçışıyordu. Bombacı içerideydi, dışarıda olmasına imkan yok. X Ray cihazlarının bulunduğu arama noktasının tavanı tamamen çökmüştü” dedi. Artık hiçbir yerin güvenli olmadığını vurgulayan Kayakıran, “Bombalar güvenliğin en yüksek olduğu havalimanında patlamaya başlıyorsa demek bu iş bitmiş” ifadesini kullandı.
Dış hatlar giriş kapısında çalışan Zehra Kaçmaz da şunları anlattı; “Tam dış hatlardan giriş kapısına giderken önce uzaktan bir patlama sesi duyuldu. Ne oluyor, demeye kalmadan bu kez çok daha yakından bir patlama sesi daha yankılandı. Her yer toz duman oldu, pencereler parçalandı, yaralı polisler içeriye taşındı. Havalimanı iç kısmına alındığımızda bu kez içeride çatışma başladı. Hemen kapalı bir bölüme götürüldük ve orada bekletildik."
Tunus’tan oğlunun bulunduğu İstanbul’a gelen Fatma Hambousi, çatışmanın havalimanı içinde yaşandığını doğruladı. Daha henüz pasaportunu vermemişken önce silah seslerinin, daha sonra büyük bir patlama sesinin geldiğini belirten Hambousi, “Silah sesleri havalimanından geliyordu. Ardından bir patlama yaşandı. Hemen kendimi yere attım. Bulunduğum noktadan çıktığımda her yerde kan vardı, yaralı insanlar vardı. Çok korktum” diye konuştu.
Yaşananlardan tanıklar kadar, dışarıda yakınlarından haber bekleyen insanlar da endişeliydi. Bunlardan Kader Baydur. Dış hatlar girişinde yer hostesliği yapan kızı Duygu Baydur’dan haber almayı bekliyordu. Kızıyla patlamadan sonra bir kez telefonla konuştuğunu ve kendisine, “Merak etme, iyiyim” diye teselli ettiğini anlatan Kader Baydur, “Sesi çok kötü geliyordu. Fazla konuşamadı, hemen kapatmak zorunda kaldı. Bu görüşmeden sonra defalarca aradım ancak telefonu açmadı” dedi. Baydur, tüm ısrarlarına rağmen havalimanına sokulmadığını söyledi. “Yeter artık, daha kaç insan ölecek” diye feryat eden Baydur, “Daha ne kadar ailenin ocağına ateş düşecek? Neden başımızdakiler bunların olmasına izin veriyorlar, tolerans tanıyorlar? Bu saldırıyı gerçekleştirenler neyin peşinde? Bu kadar insanı öldürdüler, yaraladılar; ne oldu? Bu cahil beyinler, bu koyun kafalılar bizi rahat bıraksın" dedi.
“Güvenlik zafiyeti yok” diyen Başbakan Binali Yıldırım’a da tepki gösteren Baydur, “Biz bir yere girerken didik didik aranırken, bunlar nasıl bu kadar rahat hareket edebiliyorlar? Demek ki bir yerde bir hata var” diye konuştu.
Saldırının IŞİD tarafından gerçekleştirildiği ifade ediliyor. Birkaç gün önce bu eli kanlı örgütün Türkiye’de kanlı bir eylem yapacağını açıkladığı iddia ediliyor.
Eğer bu doğruysa nasıl olurda bu insanlar bu kadar rahat buraya kadar gelerek bu eylemi gerçekleştirdi. Ülkenin emniyeti, istihbaratı bunları bulamıyorsa ortada ciddi bir durum var.
Patlamada, Batman’ın Kozluk ilçesine bağlı Konaklı köyünden olan Özgül İde adlı kızımız da yaşamını yitirenlerin arasında ne yazık ki.
Şu bayram arifesinde bu kadar insanın canını alan bu terör örgütünün ne dini, nede imanı var.
Bu kadar insanın canını almak için hangi gerekçe olabilir. İslam adına bu katliamı asla kabul etmemiz mümkün değil.
Lanet olsun… Lanet olsun…