Haftasonunda elime ulaşan bir elektronik mektup, beni hayretler içinde bıraktı.
Mektupta yer alan iddialar, yenilir-yutulur cinsten değil.
Burada amaç birilerini karalamak değil, ancak sözkonusu iddiaların ciddiyetini gözönüne alarak buradan paylaşmak istiyorum.
Bir kurumda idareciler ve çalışanlar arasında saygı, sevgi ve çalışma barışı yoksa, orada başarıdan söz etmek hayalperestlik olur.
Mektupta iddiaların geçtiği yer Kozluk ilçesine bağlı bir köyü okulu.
İddialar, bu okulun iki idarecisiyle ilgili. Köy okulu ve idarecilerin ismi bende saklı.
Ama daha önce de şikayet konusu olduğu için Kozluk İlçe milli Eğitim Müdürü Ömer Toprak hangi okul olduğunu tahmin edecektir.
Bu arada iyi bir idareci olan Ömer Toprak’ın bu konu üzerinde ciddiyetle duracağından eminim.
İşte mektuptan dikkat çeken iddialar;
* Okul müdürü Sınıf Öğretmenliği mezunudur, Sınıf Öğretmenliği mezunları hafta sonu ‘Destekleme ve Yetiştirme Kursu’ (DYK) açamazlar buna rağmen yönetmeliğe aykırı davranmış ve kendisine okulda DYK açmıştır.
* Yine Okul Müdürü, başka bir okulda görev yapan ve branşı Sınıf Öğretmenliği olan yakın arkadaşı kişiye kendi okulunda DYK açmıştır. Usulsüzlük bununla bitmedi, bu kursta sistemde adı geçen kişi derslere girmemiş yerine eşi derslere girmiştir.
Üstelik bu kişi daha önceki yıllarda aynı okulda Ücretli Öğretmen olarak görev almış, dönemin okul idaresi tarafından ‘yetersiz bulunduğu için’ okuldaki görevine son verilmiştir.
* Okuldaki Branş Öğretmenleri'nin hesaplarına TÜBİTAK tarafından ‘Egzersiz Ek Dersi’ adı altında belli bir miktarda ücret yatırılırdı. Yatırılan bu paraları okul müdürü ve müdür yardımcısı tarafından öğretmenlerin rızası olmadan ‘EMRİVAKİ’ bir şekilde öğretmenlerden isteyip okul bütçesine aktarım adı altında ceplerine indirmişlerdir.
Not: Okul idarecileri okulda öğrencilerden, sözleşmeli öğretmenlerden, taşımalı yemek fabrikasından, TÜBİTAK egzersiz ek dersi ücretinden vb. birçok yerden paralar toplayıp okul hesabına aktarım adı altında bu paraların büyük çoğunluğunu ceplerine indirmişlerdir. Aksi bir durum olsaydı bizzat görür, şahitlik ederdik. Okula yalnızca 3-4 musluk takılmış, bir tane hoparlör alınmıştır bunun dışında kayda değer bir harcama yapılmamıştır. Varsa belgeli bir şekilde sunarlardı bizler de görürdük.
* Geçen sene yani 2018-2019 Eğitim-öğretim yılında Batman'dan Kozluk'daki okulumuza ulaşımımızı sağlayan eski usul bir servis okul idarecileri tarafından ayarlanmıştı. Bu servisi değişmeli olarak her ikisi kullanırdı ve aylık servis ücretlerini de kendileri belirlerlerdi. Birçok konuda olduğu gibi servis ücretinde de usulsüzlük yaptıklarına dair şüphelerimiz vardı. Çünkü aylık yol ücreti hep tutarsız ve de yüksek geliyordu. Sözleşmeli öğretmenler idarenin olası yaptırımlarından çok çekindikleri için idarenin tüm haksızlıklarına boyun eğerek sineye çekmek zorunda kalmışlardır.
* bu yönetici ikilisi Sözleşmeli öğretmenleri maddi kaynak olarak kullanıyorlardı. Kendi kullandıkları öğretmen servisinin kırmızı ışık ihlali yapmaları ve de emniyet kemeri takmadıkları nedeniyle 2 kez trafik polisinden ceza yemişlerdir. Kendi hataları yüzünden kesilen bu cezaları sözleşmeli öğretmenlerden ‘EMRİVAKİ’ bir şekilde tahsil ettiler. Öğretmenler gönülsüz olmalarına rağmen ses çıkaramadan ödeme yaptılar.
* Okulun ‘Kahvaltı Giderleri’ adı altında Bekirhan Beldesi'nde bulunan Markette hesabı vardı. Bu hesaptan haftaiçi tüm okul alış-veriş yapar ve hesaba yazardık ancak asıl usulsüzlük ve hak yeme haftasonları yaşanırdı. Haftasonu kursuna katılan öğretmenler ve de idareciler marketten alış-veriş yaparlardı ve aybaşı geldiğinde haftasonu kursuna katılmayan biz öğretmenlerden de bu hesabın ücretini tahsil ederlerdi. Yani ben ve bazı arkadaşlarım haftasonu kurslarında görev almamamıza rağmen, haftasonu kursuna katılan okul idarecileri ve bazı öğretmenlerin yaptıkları harcamaları ödemek mecburiyetinde bırakılıyorduk.
* Geçen sene (2018-2019) okulda sözleşmeli İngilizce Öğretmeni olarak görev yapan ve şu an doğum izninde olan öğretmeni sırf sevmedikleri için 6 aylık hamile haliyle ve dersinin olmadığı boş gününde (Pazartesi) toplantı var bahanesiyle kadını karnı burnunda bir şekilde okula çağırdılar. Okula dersinin olduğu günler bile zar zor gelebiliyordu eşi de askerî personel olan ve eşinden uzakta yalnız ve 6 aylık hamile bir kadını dersinin olmadığı boş gününde emrivaki yaparak okula çağırmanın neresinde insanlık var? Yorumu sizlere bırakıyorum...
* Okulda ben de dahil olmak üzere bazı öğretmenlere ve okulun kadrolu hizmetlisine okul müdürü tarafından mobbing uygulanmıştır. Sırf ona yalakalık yapmadığımız ve yaptığı adaletsizlikleri kabul etmediğimiz için bizleri küçümseyici, aşağılayıcı, kırıcı sözlerle küçük düşürmüştür. O kadar egolu ve de kindar bir kişidir ki verdiğimiz selamı dahi çoğu zaman bilerek ve de isteyerek almamıştır. Okulun hizmetlisini sürekli aşağılayıcı ifadelerle öğretmen ve öğrenciler içinde azarlamıştır. Yetmezmiş gibi öğretmen servisinde biz öğretmenlere ‘Bundan sonra kimse … konuşmasın, kimse ona selam vermesin, cahilin tekidir’ vb. ifadeler kullanarak adamı karalamıştır.
Şimdi İl yöneticileri, İl ve İlçe Milli eğitim yetkililerine düşen görev, bu iddiaları araştırmaktır.