Gezi olaylarının üzerinden tam 3 yıl geçmesine rağmen etkileri hala devam ediyor.
Birkaç ağaç bahane oldu ve bir anda aynı sesle Türkiye’nin her tarafında insanlar sokağa döküldü.
Gezi hareketinin geride bıraktığımız üç yılını siyasi ve sosyal olarak sorgulamamız gerekiyor. Peki, Gezi Türkiye siyasetini değiştirdi mi?
AKP’nin mutlak hakimiyetine son verdi mi?
Muhalefet partileri Gezi’de ortaya çıkan rüzgârı arkalarına alabildiler mi?
Türkiye siyasetini değiştirdiği kesin.
Gezi’den sonraki ilk genel seçimler geçtiğimiz yıl 7 Haziran’da yapıldı.
Ak Parti ilk kez bir seçimde ciddi bir oy kaybı yaşadı ve mutlak hakimiyetine son verdi.
Ancak muhalefetin bunu iyi değerlendirdiği söylenemez.
7 Haziran sonrası oluşan tablo birilerinin hoşuna gitmedi ve ülkeyi yeniden seçime götürdü.
Sonrası malum; hiçte normal şartlarda yaşamadığımız bir seçimin sonuçlarını yaşıyoruz bugün.
Aradan 3 yıl geçti ama hala insanlar Gezi’nin yıldönümünde biraraya geliyorlar. Şöyle bir bakıyorsunuz, Kürt, Türk, Alevi farklı görüş ve farklı din ve dilden insanlar bir araya geliyor.
Bir ara gerginlik olsa da korkulan olmadı.
Gezi direnişinin 3’üncü yıldönümünde Taksim’e akın eden binlerce kişi, hükümeti uyardı. Gezi parkına doğru yürüyüşe geçen binlerce kişiyi ablukaya alan polis, caddede toplanan kalabalığa müdahale ederek dağıttı. Ara sokaklara sığınan gruplara ise içinde biber tozu bulunan plastik mermilerle saldırdı.
Sabahın erken saatlerinden itibaren Taksim’in her sokağını ablukaya alan polis, Gezi yıldönümü vesilesiyle “Bir aradayız buradayız” yazılı beyaz tişörtleri giyen kişileri teker teker çevirerek Genel Bilgi Taramasından (GBT ) geçirdi.
Gezi olaylarında yaşamını yitirenlerin aileleri, HDP ve CHP Milletvekilleri de oradaydı.
“Bir aradayız, buradayız” pankartının açıldığı yürüyüşte, yumruklar havada, hep bir ağızdan, “Bu daha başlangıç mücadeleye devam”, “Her yer Taksim her yer direniş”, “Hırsız katil AKP”, “İsyan devrim özgürlük” sloganları ve Gündoğdu marşı söylendi. Kitlenin Gezi Parkına yapmak istediği yürüyüşün önü polis tarafından kesildi.
Polis gölgesinde yapılan anma, Gezi direnişinde hayatını kaybeden gençler için yapılan bir dakikalık saygı duruşuyla başladı. Taksim Dayanışma adına açıklamayı Mücella Yapıcı yaptı. Yapıcı, “Tam 3 yıl oldu Taksim Meydanı ve Gezi Parkı başta olmak üzere, yaşam alanlarımıza amansız ve hukuksuz bir şiddetle saldıranların karşısında omuz omuza verdik” dedi. Gençlerin yaratıcı zekasıyla, annelerin kucaklayan şefkatiyle, işçilerin emekten gelen gücüyle, kadınların gür sesiyle, el ele verip dayanışma ve direnişi büyüttüklerini hatırlatan Yapıcı, bu onurlu direniş ve evrensel dayanışma karşısında çaresizlerin ve korkakların günden güne kirlenen politikalarına, günden güne tırmanan şiddetine, adaletsizliğine karşı Gezi’nin çapulcuları olarak ayrı dille, sesle, renkte bir arada durduklarını vurguladı. Yapıcı, “Gezi bu ülkenin imdat çığlığıydı, direnme refleksiydi, derin bir nefes alışıydı” diye konuştu.
Sahi Gezi’den sonra ne değişti ki?
Cengizhan Güngör sadece birkaçını hatırlatıyor;
-Taksim Gezi Parkı yerinde duruyor, ağaçlarıyla birlikte...
-Korku ve panik vücut değiştirdi.
-Türkler Kürtlere, Kürtler Alevilere, Kemalistlere, herkes birbirine kulak kabartmayı öğrendi. Acılar ortak acılar haline geliyor...
Birbirimizin sorunlarını daha iyi dinlemeye ve anlamaya başladık...
Orta sınıf mahalleleri yoksul mahallelere gözlerini çevirdi, kalpler birlikte attı.
-Türk demokratlar Kürtlerin yıllardır yaşadıkları zulmü daha iyi anlamaya ve idrak etmeye başladılar...
‘Çatışmasızlık hali’ olmasaydı, her yerde bombalar patlıyor ve her yerden şehit cenazeleri geliyor olsaydı. Gezi olmazdı.
-Dayanışma ve paylaşma bilinci, bireyciliğin kök salmışlığına kuvvetli darbeler indirdi...
-Anti-Kapitalist Devrimci Müslümanlarla tanıştı, toplum... Onlara şükran borçluyuz... Gezi onlarla daha bir mana ve içerik kazandı...
-Demokrasi deyince 'sandık' anlayanlar ya da öyle olduğunu kabul ettirmeye çalışanlar; sokağın muhteşem demokrasisi karşısında canevlerinden yara aldılar...
-AKP iktidarı-Batılı ülkeler ittifakı ciddi yaralar aldı...
-Geziden sonra iktidarından muhalefetine kadar bütün siyasi aktörler ve özellikle de Gezi bileşeni-yoğun siyasi geçmişli odaklar, herkes; bu 'yepyeni durum' karşısında şapkayı önüne koydu...
-Öylesine bir meşruiyet ve kitlesellik yarattı ki, Gezi; toplumun en büyük burjuvasından dindarına, sosyalistinden ülkücüsüne kadar bütün toplumda derin izler bıraktı…
-Bazıları diyor ki, ‘iyi ama sandık, %43,5?’ Benim hiçbir endişem yok, demokrasi sokakta olgunlaşıyor, en sağlıklı haliyle ve oralardan o sandığın içine de nüfuz etmeyi başaracaktır. Ve halk sokakta birleşiyor.”
Evet, Gezi bir sokak koalisyonuydu ve bu koalisyon dünyanın en güçlü koalisyonu olarak tarihe geçti. Hala insanlar yıldönümünde biraraya geliyorsa, derin izler bırakmış demektir.