Şu sıralar yoğunluklu olarak il dışına mevsimlik göç veriyoruz.
Binlerce kişi, batı illerinde ekmek parası için mevsimlik tarım işlerinde çalışıyor.
Bu onyıllardır böyle gidiyor.
Alan memnun, satan memnun.
Bölge halkı ekmek parası için çalışıyor, işveren ise ekininin tarlada çürümesini önlüyor.
Eğer bölgeden giden insanlar olmazsa, birçok ürün tarlada çürüyüp gidecek.
Çünkü oralarda bu kadar ucuz işçilik bulamazlar, zaten tarlalarda veya bahçelerdeki mahsulü toplayacak kadar işçi de bulamazlar.
İşçilerin aldığı para belki yeterli değil, ancak iş olmadığı için mecbur kalıyorlar.
İki tarafta aslında birbirine muhtaç.
Irkçılık olmazsa böyle geçinip gidecekler.
Ancak son zamanlarda artan ırkçılık ve özellikle Kürt işçilere saldırılar kaygı verici boyutlara geldi.
Medya üzerinden ırkçılık yapanlar var. Ancak bunu medya yaparsa o zaman işin rengi değişir.
Ankara’nın Polatlı ilçesinde günlük yayın yapan 59 yıllık Polatlı Postası adlı gazete, ilçedeki mevsimlik işçileri hedef göstererek, ‘Bu şehri terk edin’ manşetiyle bu insanları tehdit etti. 20 Ağustos günü ilk sayfasından yaptığı ırkçılığın ötesinde tehdit içeren başlık ve haberinde, ilçeye soğan toplamak amacıyla gelen yüzlerce kişiyi, ‘Şehrin dengesiyle oynamak’ ile suçladı. Gazete, daha da ileri giderek, ilçeye gelen mevsimlik işçilerle ilgili yereldeki devlet kurumlarının yeterince “önlem” almadığını savundu.
Dilerseniz bu habere şöyle bir bakalım. Aynen şunlar yazılmış; “Polatlı’da gün geçtikçe nüfusları artış gösteren ve ilçedeki tarım sektöründen inşaata kadar pek çok sektörde işçi sıkıntısı, ucuz işçilik gibi değişik faktörler sebebiyle şehirde nereye baksanız görülebilen Güneydoğu, Doğu Anadolu kökenli ve Suriye’den gelen insanlar, artık koskoca bir şehrin dengeleriyle, huzuruyla, sosyal hayatıyla, kısacası her açıdan şehri huzursuzluğa sürüklüyor. Yaklaşık 10 yıldır özellikle soğan ekiminin yoğunluğu ve tarlada çalışacak işçi bulunamaması sebebiyle Polatlı’ya akın eden işçiler artık geçici mevsimlik işçi olarak çalışmıyor.
Sadece mevsimlik değil ikamet olarak da ilçeyi seçen Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinden gelen mevsimlik tarım işçileri ile Suriyeli mültecilerden oluşan işçiler, adeta şehrin yerlisi haline geldi. İnsani olarak sürekli yardımların yapıldığı, sağlık ve diğer devlet hizmetlerinden ücretsiz olarak faydalanan bu nüfus, artık şehrin dengeleriyle ve huzuruyla da oynuyor! Hızlı bir biçimde nüfusları artan ve ikamet olarak da Polatlı’yı mesken edinen doğu kökenli ve Suriyeli insanların şehre bu kadar yayılmalarının ve kökleşmelerinin temel nedeninde yine Polatlı’nın vurdum duymaz ve tembelliği yatıyor.
Özellikle tarım sektöründe tarlada çalışan işçilerin piyasadan çekilmesi, köylünün artık neredeyse tüm işlerini bu mevsimlik işçilere yaptırır hale gelmesiyle birlikte, Polatlı’da sadece şehir merkezinde değil, tüm köylerde de bu Güneydoğu, Doğu kökenli ve Suriye uyruklu insanlara rastlamak mümkün.
Geçtiğimiz 10 yıl içinde nüfuslarında ciddi artışların meydana geldiği mevsimlik tarım işçileri ve Sureye kökenli mülteciler, Polatlı’da tarımdan inşaata kadar pek çok sektörde çalışarak paralarını kazanmalarına rağmen, devletin yanlış politikaları, şehri yönetenlerin “Aman bana dokunmayan bin yaşasın” mantığıyla birlikte şehirde turist edasıyla yaşamayı sürdürüyor.
Bu şehirde hem para kazanan hemde devletin sağlıktan, diğer tüm hizmetlerinden ücretsiz olarak faydalanan bu insanların Polatlı’dan daha iyi yaşayabilecekleri bir şehir bulamazlar. Bu nedenle de bu şehir eğer, Güneydoğu, Doğu Anadolu veya savaştan kaçmış, yada ülkesini terk etmiş Suriye kökenli mülteciyseniz hem kapıları size sonuna kadar açık hem de ekmek elden su gölden yaşam tarzıyla da son derece cazip!”
Bu kutsal mesleği, bu mesleğin değerlerini ve etiğini ayaklar altına alan bu haberi yapan kişi nasıl ortalıkta ‘Gazeteci’ olarak gezecek.
Anayasanın ‘Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama’ başlıklı bölümde 216’ıncı madde şöyle; “(1) Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Şimdi bu haber ve atılan bu başlık bu suç kapsamında soruşturuldu mu merak ediyorum doğrusu. Irkçılık hele hele birilerini tehdit edip üzerine hedef göstermek, basın etiğiyle hiçbir şekilde bağdaşmaz.
Sırf bu yüzden bu gazetenin gerekli cezayı alması gerekir.