Ramazan ayının şüphesiz diğer aylara göre büyük bir yeri vardır.
Çünkü Ramazan ayı on bir ayın sultanıdır.
Çünkü Kur'an-ı Kerim bu ayda indirilmeye başlanmıştır.
Ayrıca bin aydan daha hayırlı olan ‘Kadir gecesi’ bu ay içerisindedir ve tabi ki oruç ibadeti de bu ayda yapılmaktadır.
Yüce Allah Kur'an da, “Ramazan ayı insanları kurtuluş yoluna götüren, doğruyu yanlıştan ayıran Kur'an'ın indiği aydır” buyurmuştur.
Bu ayda yapılan bir farz, başka aylarda yapılan yetmiş farz gibidir. Bu ayda bir oruçluya iftar verenin günahları affolur. Cehennemden azat olur.
Bu ayda, emri altında bulunanların, işlerini hafifleten, onların ibadet etmelerine kolaylık gösteren âmirler de affolur, Cehennemden azat olur. Ramazan-ı şerif ayında, Resulullah, esirleri azat eder, her istenilen şeyi verirdi.
Bu aya saygısızlık edenin, günah işleyenin bütün senesi, günah işlemekle geçer.
Ramazan’ın anlamına sanırım biraz anlatabildik.
Peki, Ramazan’ın ruhuna uygun hareket edebiliyor muyuz?
Bu biraz şüpheli…
Böylesine mübarek bir ayda olabildiğince insanlara iyilik yapmak gerekirken, bakın neler yapıyor bazıları.
Ramazan öncesi açıklanan Ramazan Pidesi fiyatları vardı.
250 gramı 1,5 TL’den satılacaktı.
Ancak birçok fırın ve alışveriş merkezleri ayrı fiyatlarla Ramazan pidesi satıyor.
Neredeyse iğneden ipliğe kadar her şeye Ramazan zamları yansır.
Hele sokaklarda Ramazan’ın verdiği iştahı da fırsat bilen seyyar satıcılara ne demeli.
Aynı ürün iki farklı tezgahta neredeyse iki katına satılıyor.
Mesela aynı bahçeden toplanan Kiraz, bir tezgahta 4 TL’ye satılırken, 300 metre ilerideki bir başka tezgahta 2,5 TL.
Bu ve buna benzer örnekleri çoğaltmak mümkün, ancak diğer sorunlara yer kalmaz sanırım.
Gelelim dilenci meselesine.
Bu sorun kentin neredeyse 12 ayında gündemde.
Normal zamanda normal üstü dilencinin mesken edindiği Batman, Ramazan ayında adeta dilence istilasına uğruyor.
Yerli dilencilerin yanısıra, Suriye’den olduklarını iddia edenler, batı illerinden gelenler birbirine karışmış. Sokak ve caddelerde yürürken neredeyse her 4 kişiye bir dilenci düşüyor.
Bu en çok vatandaşı rahatsız ediyor. Hatta öyle bir noktaya geldi ki insanları canından bezdirdiler.
Çevreyolu kavşaklarında, kentin işlek bulvarlarında, alışveriş merkezleri ve banka önlerinde ve özellikle camiler dilencilerin başlıca mekanları.
Hele hele Turgut Özal bulvarında onlarca dilenci, onlarca bebeği kucağına alarak en büyük duygu sömürüsünü yapıyor.
Bir de çocuk dilenciler cabası.
Belediye ve valilik ne yapıyor peki?
Dilencilikte hukuki boyut şunu söylüyor: “Dilenmek pek çok ülkede suç olmamakla birlikte dilenciliğe zorlamak ya da aklı baliğ olmayan kimseleri suistimal etmek suçtur ve cezaî yaptırımla karşılaşılabilir. Kamu huzurunu bozduğu durumlarda dilenciler, polis, zabıta gibi kamu görevlileri tarafından dilendikleri mekândan uzaklaştırılabilirler.”
Birde içişleri bakanlığının genelgesi vardı. Suriyeli dilencilerin mülteci kamplarına gönderilmesi yönünde.
Ramazan öncesi ve sonrasında hangisi uygulandı?
Ramazan öncesi denetimlerin artacağı açıklanınca umutlandık.
Ancak geride kalan 12 günlük sürede doğrusu bunu yeterince göremedik.
Hala bazı yerlerde ne olduğu belli olmayan et açıkta satılıyor ama müdahale eden yok.
Ramazan geldi mi neredeyse her köşebaşında bir çiğköfteci türer.
Tamam insanlar ekmek parasını kazansın, ancak bunu yaparken başka insanların sağlığını tehlikeye atmasın.
Şimdi soruyorum; hangi tezgahta bu ürünler kapalı alanda korunuyor?
Veyahut hangisinden örnekler alınarak tahlil edildi?
Sadece bunlar değil, tatlı üretenler de neredeyse tezgahları kaldırımlara kadar çıkardılar.
Ramazan nedeniyle bu kadar müsamaha gösterilmez.
Bu nedenle birçok vatandaş için inanın Ramazan çekilmez oluyor.
Sırf kenti yönetenler görevlerini yapmadıkları için yaşanan sorunlardan dolayı insanlar birbirine düşüyor ve kavgalar bile çıkıyor.
Ramazan ayında denetimlerin daha sıkılaştırılması gerekirken, tam tersi bir durum yaşanıyor ne yazık ki.