Bir televizyon programına katılan Başbakan Ahmet Davutoğlu, “PYD'yi iki defa vurduk” şeklindeki açıklamasından sonra tansiyon bir anda yükseldi.
Birçok ülke bu olaya tepki gösterdi.
Zira PYD şu ana kadar Türkiye için bir tehlike oluşturmamış ve en ufak bir saldırıda bile bulunmamıştı.
Suriye'nin kuzeyinde, Türkiye'nin ‘Kırmızı Çizgi’ olarak nitelendirdiği Cerablus bölgesine Fırat Nehri üzerinden geçmeye çalışan PYD'lilere ait üç bot, tank toplarıyla vuruldu.
Ankara'da bu konuda bütün planlamalar yapılmış durumda. Yaşanacak olası gelişmeler sonrasında Kırmızı Çizgilerin ihlal edilmesi, yani Fırat'ın batısına PYD güçlerinin geçmesi durumunda, sadece bu ihlali yapan gruba yönelik değil, PYD'nin doğuya doğru bütünüyle hedef alınmasına dönük karar planlama yapılmış.
Zira Ankara Suriye Kürtlerinin; Afrin, Kobane ve Cezire kantonlarını birleştirerek, ülkenin kuzeyinde Irak sınırından Hatay'a uzanacak bir özerk bölge oluşturmasını istemiyor.
PYD güçlerinin Tel Abyad'a girmesinde, ABD öncülüğündeki koalisyonun kentin güneyinde Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütü mevzilerini bombalaması da önemli rol oynadı.
IŞİD'in hafta içinde Kobane ve Haseke'ye saldırmasının ardından, örgüt militanları ile PYD güçleri arasındaki çatışmalar yoğunlaştı. Koalisyonun Suriye Kürtlerine destek düzeyi daha da önem kazandı.
Hürriyet gazetesi, Dışişleri Bakanlığı'nın devletin zirvesi için hazırladığı Tel Abyad ile ilgili değerlendirmesine ulaştığını bildirmişti. Habere göre raporda, “Türkiye, IŞİD ile mücadeleyi her platformda sürdürecek. Aynı zamanda da PYD'nin Suriye ile ilgili Kırmızı Çizgileri aşmasına göz yumulmayacak” ifadesi yer alıyordu.
Türkiye'nin ‘Kırmızı Çizgileri’, PYD'nin Esad rejimi ile işbirliği yapmaması, Suriye'nin toprak bütünlüğüne aykırı hareket etmemesi, Suriye'nin geleceğine tüm ülke halkının birlikte karar vermesi ve PYD'nin bunun dışında kalmaması.
Geçmişte ABD'nin Ankara Büyükelçiliği'nde ve Amerikan Dışişleri Bakanlığı'nın Türkiye masasında da çalışan Joshua Walker'a göre, Türkiye ABD'nin çok güçlü bir müttefiki olsa da, iki ülke arasında perde arkasında bazı görüş ayrılıkları var; “Görüş ayrılıkları özellikle bizim Kürt güçleri hangi düzeyde desteklediğimiz ve Türkiye'nin oynamasını istediğimiz rolle ilgili. ABD'nin, Türkiye'nin çıkarlarına aykırı hareket edeceğini düşünmüyorum. Ancak Türkiye'nin, özellikle muharabe alanında savaşanlara, özellikle de Kürt güçlerine, destek olma konusunda daha fazlasını yapmasını istediği kanaatindeyim.
"Türkiye'nin geçen yıl Kuzey Irak güçlerinin topraklarından geçmesine izin vermesi Kobani'de savaşın sonucunu değiştirdi. Türkiye şimdi ise gelişmelerin tam ortasında olmasına karşın yaşananları seyrediyor, dışarda kalmayı tercih ediyor. Bu tavır, ABD açısından sıkıntılı bir durum. Çünkü Türkiye'nin IŞİD'e bedel ödetebilecek kapasiteye sahip olduğunu biliyoruz.”
Walker'a göre, Amerikan ordusu PYD/YPG'yi cephede birlikte çalışabileceği bir ortak olarak görüyor. Amerikan Dışişleri Bakanlığı ise Türkiye'nin bu konudaki hassasiyetini anlıyor, çok dikkatli davranıyor ve Amerikan ordusu ile sürekli temas halinde.
Walker, “Mevcut soruna önce askeri bir çözüm bulunması gerektiğini biliyoruz. Daha sonra siyasi bir çözüm bulunmalı. IŞİD sorunun çözümü de nihayetinde askeri değil, siyasi olacaktır” diyor.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Tel Abyad'daki son gelişmelerin ardından, “PYD, YPG ve diğer bazı unsurların bölgedeki Arap ve Türkmenlere yönelik bir göç dalgası meydana getirme arzusu var” dedi. Muhalif Özgür Suriye Ordusu da YPG'nin ele geçirdiği bölgelerde Arapları ve Türkmenleri sürdüğünü iddia etti. YPG bu yöndeki iddiaları yalanladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da daha önce, “Tel Abyad'da Arapları ve Türkmenleri uçaklarla vuran Batı, onların yerine terör örgütü PYD ve PKK'yı yerleştiriyor” şeklinde bir açıklama yaptı.
Türkiye'de iktidara yakın bazı yayın organlarında da, PYD'nin kantonları birleştirerek Akdeniz'e ulaşmaya çalışacağı, Irak'taki Kürt petrolüne Türkiye dışı bir güzergâh oluşturulmak istendiği yönünde haberler yayımlandı.
Tüm bunlar birleşince Türkiye’nin çıkarlarına ters düştüğü ortada. İşte bunu hazmedemeyen Türkiye ‘Kırmızı Çizgi’ye sarılıverdi.
Yani IŞİD sınırda nöbet tutan askeri şehit edecek, bir diğer askeri kaçıracak, Diyarbakır’da polislere bombalı saldırı düzenleyecek, daha kötüsü Diyarbakır, Suruç ve Ankara’da yüzlerce masum vatandaşını katledecek ama bunlar ‘Kırmızı Çizgi’lerin olmayacak.
Ortada çizgi yok hala ‘Kırmızı Çizgi’den bahsediyorlar.
Bu yalanlarla kimseyi kandıramazsınız. Açıkça Kürt düşmanlığı yaptığınızı herkes biliyor artık.