Terör öyle bir şey ki, nerede ne zaman ortaya çıkacağı belli değil.
İnsanlıktan nasibini almamış birileri sivil, masum ve savunmasız insanların canına kastediyorsa kınanması gerekir. Tıpkı Ankara’da olduğu gibi.
Ülkenin başkenti Ankara’da son 5 aylık sürede tam 3 büyük patlama yaşandı. Bu patlamalarda 160’tan fazla insan yaşamını yitirdi.
Önceki akşam yaşanan patlamada yaşamını yitirenlerin sayısı 37 olarak açıklandı. Ancak ağır yaralılar var. Ölü sayısı her an artabilir.
Bundan önceki patlamalarda olduğu gibi yine bir sürü tartışma olacak.
Saldırıyı gerçekleştirenler neden engellenemedi?
İstihbarat birimleri neden uyarmadı?
Niye bir sorumlu bulunmuyor?
Sorular… Sorular…
Cevap bulamayan bir sürü soru.
Aslında cevap vermeyen bir sürü kişi desek daha doğru olur.
Hatırlıyor musunuz, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Charlie Hebdo katliamında Fransız istihbaratını nasıl suçlamıştı?
Ocak ayında İstanbul'da yaptığı konuşmada, Paris'teki dergi saldırısından sonra Fransa’ya ‘Sizin istihbarat teşkilatınız yok mu?’ diye seslenmişti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM'nin ev sahipliğinde gerçekleştirilecek İslam İşbirliği Teşkilatı Parlamento Birliği 10. Konferansı'nda şöyle diyordu; “Öldürenler kim? Fransız vatandaşı ama Müslüman olduğu söyleniyor. Bunlar 17 ay hapishanenizde yattı, çıktıktan sonra neden takip etmediniz? Sizin istihbarat servisiniz çalışmıyor mu? Fransız vatandaşları olarak bu eylem işlenmiştir. Ama Müslümanmış…
Bir Müslümandan böyle bir eylem görmek isteğimiz olmaz. Bunun sebeplerini araştırmak, bulmak Fransa’nın görevidir.”
Erdoğan bir diğer konuşmasını da geçen yıl Şubat ayında Meksika'da yapmıştı. Bu konuşmasında ABD'de 3 Suriyelinin öldürülmesini gündeme getiren Erdoğan, “Biz siyasiler ülkemizde işlenen cinayetlerden sorumluyuz. Tavrımızı ortaya koymak zorundayız. Çünkü halk size oylarını verirken 'Benim can güvenliğimi, mal güvenliğimi sağlayacaksın' diye veriyor” ifadelerini kullanmıştı.
Şimdi sormak lazım; ‘son 5 ayda ülkenin başkentinde, devlet bürokrasisinin kalbinde 3 büyük patlama yaşanırken Türkiye’nin istihbarat teşkilatı yok mu?’
Bu istihbarat teşkilatları yok mu?
İkincisi; maden siz siyasiler ülkede işlenen cinayetlerden sorumlu iseniz, neden bu sorumluluğu biri üstlenmiyor?
Neden hala sorumlular o koltuğu işgal ediyor?
Böylesine olaylar ülkelerde hükümetler devirir, ancak bizde bir bakın bile koltuğunu bırakmaz.
Ortada dolaşan bir iddia var.
Eğer doğruysa tam bir skandal
İddiaya göre; Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın da yönetim kurulunda bulunduğu TÜRGEV’in, öğrencilerine önceki gün patlamadan önce uyarı mesajları gönderildi.
Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı’nın (TÜRGEV) Ankara’da bulunan yurdundan öğrencilerinin cep telefonlarına, “bomba yüklü araç” mesajı gönderildi. Mesajda, öğrencilerin Kızılay tarafına gitmemesi istendi.
Başkentte bulunan Hümeyra Öktem Yüksek Öğretim Kız Yurdu’ndan öğrencilerine gönderilen mesajda, “Sevgili öğrencimiz Kızılay civarında aranmakta olan bomba yüklü bir araç olduğu istihbari bilgisini aldık. Kızılay tarafına gitmemenizi rica ediyoruz” dendi. Yurttan gelen bomba yüklü araç bilgisini alan öğrenciler, dikkatli olmaları için diğer arkadaşlarını da uyardı.
Bir yurt yetkilisi, öğrencileri ve aileleri telaşlandırmak için böyle bir şey yapmadıklarını belirtti. “Güvenilir bir kaynaktan bilgi aldık” diyen yetkili istihbaratın ‘fos çıkmasını’ umduklarını söyledi.
Bir vakfın yönetimine İstihbarat bilgisi gidiyorsa ve bu bilgi gizleniyorsa vay halimize.
Ortada sivil insanların yaşamını yitirdiği bir patlama var, kim ne derse desin istihbarat ve siyasi zaaf var.
Sivil ve masum insanların canına kastedenleri kaç kere lanetlemek gerekiyorsa o kadar lanetliyorum. Bu türden bir saldırının hiçbir haklı gerekçesi olamaz.
Ortada bir insanlık suçu var. Ancak bu saldırıyı üst düzey önlemlere rağmen engelleyemeyenlerin de suçu var.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği gibi eğer bu olaydan siyasetçiler sorumluysa, çıksınlar ve gereğini yapsınlar.