Yaklaşık 15 yılı aşkın bir süredir görev yaptığı gazetelerde gündeme ilişkin konuları ele aldığım ‘Gündem’ adlı köşeyi yazıyorum.
Malum, uzunca bir süredir hem Türkiye’nin, hem de tüm dünyanın gündemindeki Koronavirüs Pandemi’sini kaleme alıyordum.
Buradan sizlerle birşeyler paylaşırken, gündemdeki konuları aktarmaya gayret ediyorum.
Geçtiğimiz hafta kentteki en önemli konu malum TCDD ile Batman Üniversitesi arasındaki ‘Raybüs’ polemiği oldu.
Bu hafta ise konu farklı bir mecra oluverdi; Hasankeyf…
Hasankeyf içimde kanayan bir yaradır…
Hiç dinmeyen bir acıdır…
Koruyamamanın acısı…
Geçtiğimiz hafta ‘Hasankeyf yeni yüzüyle misafirlerini bekliyor’ şeklinde bir haber yayınlandı. Ardından kızılca kıyamet koptu.
Bu habere öyle büyük tepkiler geldi ki, sonunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olaya el attı.
Bu haberi görünce doğrusu ben de şaşırdım.
Çünkü şu anki Hasankeyf’in gösterilecek öyle güzel bir yüzü yok ki.
Bir yamaca yerleştirilmiş sıra sıra evler ve bu yeni yerleşim yerinde Gri’nin 50 tonu…
Göz alabildiğine çorak bir toprağa yerleştirilen evler var.
Çevresinde tek bir yeşillik dahi göremezsiniz.
Alabildiğine gri bir coğrafya…
Gri’niun her tonunu görmek mümkün.
2012 yılının Eylül ayı başlarında Hasankeyf’i ziyaret eden dönemin Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu, Hasankeyf’in Ilısu Barajı ile Türkiye’nin en güzel ilçelerinden biri olacağını söyledi.
Bakan Eroğlu, “Hasankeyf’le ilgili tüm belge ve kanıtlarlar elimizde var. Hasankeyf Türkiye’nin muhteşem ilçesi olacaktır. Ben size bunu garantiliyorum” diye konuşmuştu.
İşte o ‘muhteşem’ olacağı belirtilen Hasankeyf’in bugünkü hali. İlçeye gelenler, gölgesine oturup yorgunluklarını atabilecek, çay içip dinlenebilecekleri tek bir ağaç bile bulamıyorlar.
Hatta size çok ilginç bilgiyi daha paylaşayım.
İlçe yöneticileri misafirlerini ağırlayacak yer bulamadıkları için, yeni yerleşim yeri yakınlarında bulunan emekli öğretmen olan bir arkadaşıma ait bahçeyi kullanabilmek için kapısını aşındırıyorlar şu sıralar.
Devletin gücü o ilçeye yeşil bir alan kazandıramıyor mu?
Milyonlarca lira harcanarak yapılan yeni Hasankeyf yerleşim yerinin şu anki ‘Gri’ hali hangi yöneticinin içine siniyor merak ediyorum.
Durum böyle iken turizm sezonunda 40-50 Milyon TL ekonomik büyüklük bekleyeceğini söyleyen Hasankeyf Kaymakam’ına sormak istiyorum; bu ekonomik büyüklüğü sadece tekne turları ve yamaç paraşütü ile sağlayacak acaba?
Gölgesinde oturulabilecek tek bir ağacın olmadığı, yeni yerleşim alanı içindeki park alanlarında bile yeşile rastlanmayan bir ilçede bu ekonomik büyüklük nasıl sağlanacak?
Gelen misafirler hangi tesiste oturacak ve ilçeye para bırakacak?
Dahası bu söylediklerinize siz bile inanıyor musunuz?
Hasankeyf ilçesinde inşaatlar başladığı andan itibaren bir yandan yeşillendirme çalışmaları yapılması gerekirdi.
Yetişkin ağaçlar ekilmiş olsaydı, belki ‘Gri’nin yanında biraz yeşil de görebilirdik.
Şimdilerde Türkiye’yi tararsanız bu kadar ‘Gri’ dengin hakim olduğu bir başka ilçe göremezsiniz.
Sanırım bu yüzden Hasankeyf için ‘Gri’nin başkenti’ ismini kullanmakta sakınca olamaz…