Rusya savaş uçağının düşürülmesinin ardından iki ülke arasında başlayan gerginlikte yine vatandaş zarar görüyor.
Bir yakınımla sohbet ediyoruz…
Bir süre önce Rusya’da Türkiyeli bir müteahhitlik firmasının aldığı büyük bir alışveriş merkezinin inşaatında çalışmak üzere bu ülkeye gitme hazırlıkları yapıldığını söylüyor.
Yaklaşık Batman’dan 35 kişilik bir ekiple Rusya’ya gitme hazırlıkları son aşamaya geldi.
Bir sürü masraf yapılarak pasaportlar çıkarıldı, gerekli yerlerden izinler, vizeler alındı ve tam gitmeye hazırlandıkları anda uçak düşürme olayı gerçekleşti.
Derken yaşanan krizden dolayı Rusya işçilerin ülkeye girişlerine izin vermedi.
Bir yıl sürecek bu işten bu kişilerin büyük beklentileri vardı.
Ama hepsi suya düştü.
Bu sadece yaşanan gerginlikte mağdur olanların küçük bir bölümü.
Ama tüm ülke olduğu gibi Batman’da Rusya ile yaşanan gerginlikten zarar görmüş oldu.
Birde madalyonun Türkiye tarafına bakmak lazım.
Çiftçiler, sanayiciler, turizmciler ve daha birçok kesim büyük paralar kaybetti ve kaybediyor.
Peki, bu kadar gerginlik ve binlerce kişinin mağdur olmasına gerekçe olan neydi.
Rus savaş uçaklarının Türkiye hava sahasını ihlal etmesi.
Her zaman söylüyorum; eğer bu ülkenin savaş uçakları Türk hava sahasını ihlal etmişse bu bir suçtur. Ancak bu durum savaş uçağının düşürülmesini gerektirmez. Rusya, Türkiye için bir tehlike değil. Uçağının düşürülmesi de gerekmezdi.
Milli Savunma Bakanlığından yapılan açıklamada, Yunan Hava Kuvvetleri uçaklarının, son 7 yılda 194 kez Türk hava sahasını ihlal ettiği bildirdi.
Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nın Ege Denizi'ndeki her çıkışına Yunanistan tarafından reaksiyon (önleme) gösterildi.
Yunan Hava Kuvvetleri uçakları 2007 yılında 5, 2008 yılında 7, 2009 yılında 12, 2010 yılında 77, 2011 yılında 23, 2012 yılında 30, 2013 yılında 40 olmak üzere 194 kez Türk hava sahasını ihlal etti.
Türk hava sahası yabancı ülkelere ait uçaklar tarafından 2009 yılında 53, 2010 yılında 597, 2011 yılında 138, 2012 yılında 85, 2013 yılında 13 olmak üzere 886 kez ihlal edildi. 2009 yılındaki ihlallerin 13'ü, 2010 yılındaki ihlallerin 556'sı, 2011 yılındaki ihlallerin 79'u, 2012 yılındaki ihlallerin 13'ü, 2013 yılındaki ihlallerin 9'unda, uçakların hangi ülkeye ait olduğu tespit edilemedi.
2012 yılındaki 85 ihlalin 53'ü Letonya'ya ait uçaklarca gerçekleştirildi. 2012 yılında ise 138 hava sahası ihlalinin 46'sı Litvanya uçaklarına ait.
Suriye'ye ait uçaklar, 2012 yılında 6 ve 2013 yılında 3 olmak üzere 9 kez Türk hava sahasını ihlal etti.
Peki, bu ihlali yapan uçaklardan hangisi düşürüldü?
Veya şöyle sorayım; hava sahasını ihlal eden bu uçaklar neden düşürülmedi?
Böylesi bir durumda Türkiye’nin veya başka bir ülkenin yılda en az bir-iki uçak düşürmesi gerekir.
Hal böyle iken HDP Lideri Selahattin Demirtaş’ın Rusya gezisi çokça eleştirildi.
Kimisi olumlu karşıladı, kimisi ise vatan havini ilan etti.
Türkiye-Rusya ilişkilerinde, Rus uçağının düşürülmesi nedeniyle kriz yaşandığını hatırlatan Demirtaş, “Bu krizin siyasi, ekonomik olarak, yine Ortadoğu'daki alanlara yansımaları var. Biz de HDP olarak yaşanan bu krizin, Türkiye pasaportu taşıyan öğrenci, işçi, yatırımcılara olumsuz yansımaması gerektiğini düşünüyoruz. Bunu, Dışişleri Bakanı ile paylaştık” dedi.
Demirtaş, Rusya-Türkiye krizinin çözümünde de rol almak istediklerini açıklayarak, “Çünkü biz ne içeride ne de dışarıda gerilim, çatışma yanlısı politika izliyoruz. Diplomatik yollarla, diyaloglarla çözüm istedik” diye ekledi.
Türkiye’nin düşürme kararının yanlış olduğunu dile getiren Demirtaş, şöyle devam etti; “Biliyorsunuz, Cumhurbaşkanı bu konuda çok tutarsız bir politika izledi. İlk etapta uçağın düşürülmesinin doğru karar olduğunu söyledi, sonra yalpalamaya başladı; 'Rus uçağı olduğunu bilsek düşürmezdik' dedi. Sonra 'yine olsa yine yaparız' dedi. Ardından 'pilotun hatasıdır' dedi. Bu tutarsız politikalar çözümü zorlaştırıyor. AKP her konuda yalpalayan, ilkesiz yaklaşım sergiliyor. Partimizin ilkeli duruşu ise Türkiye halklarının, uluslar toplumun da dikkatini çekiyor. Bir de Kürt halkı gerçekten çok zorlu bir zamanda çok muazzam bir direniş sergiliyor. Şengal'de, Kobane'de, Rojava’nın her bir köşesinde kahramanca direniş sergiliyor. Bütün dünya buna saygı duyuyor.
HDP'nin Kürt halkıyla yakın ilişkisi, Rojava, Güney Kürdistan'daki toplumla, siyasi hareketlerle kurduğu dostluk ilişkisi herkesin de dikkatini çekiyor. HDP tüm bunları, Türkiye'nin iç barışı ve bölgesel barış için kullanmak istiyor. Bu yaklaşımımız Rusya'da da dikkatle izleniyor, destek görüyor.”
Eğer HDP’nin ziyareti iki ülke arasındaki gerginliğin sona ermesi için bir vesile olacaksa, herkesin alkışlaması gerekir. Ne olursa olsun bu krizin sona erkemi ve ilişkilerin normalleşmesi gerekiyor.