DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, önceki gün Diyarbakır'da partisinin PM toplantısında, Lice İlçesi’nden yaşandığını iddia ettiği bomba bir açıklama yaptı.
Hani ulusal basında ve özellikle de yandaş medyada bu haber pek çıkmadı, ancak iddialar o kadar ciddi ki yazmamak gazeteciliğe ihanet olur.
Tuncel, güvenlik güçlerinin Lice kırsalında düzenlediği operasyonda yaşananları şöyle anlatıyor; “Lice'yi bombaladılar. Ormanları yaktılar. İnsanların yaşam alanlarını tahrip ettiler. 34 köylü gözaltına alınmıştı. 34 köylüyü asker gözaltına alıyor. Bir birim geliyor. Sakallı, kollarında Arapça yazısı olan bir ekip benzin getirtip köylüleri yakmaya çalışıyor. 'Yakacağız' diyor. Oradaki askeri subay izin verse belki de yakacaklar. Subay itiraz ediyor. Kendisinin gözaltına aldığını bu kişileri alaya bildirdiğini dolayısıyla böyle bir şey yapamayacağını söylüyor. O gelen birim kimse ise nereye bağlıysa bunların hepsi terörist, hepsini yakacağız kimseye hesap vermek zorunda değiliz diye halkı yakmakla tehdit ediyor. Belki orada o subay müdahale etmezse şu an 34 insanda diri diri yanmış olacak. SADAT diye bir örgütten bahsediyorlar. Tayyip Erdoğan'ın kendisine bağlı özel bir birim oluşturduğunu bunlar ona mı bağlı bilmiyoruz. Efkan Ala'ya mı bağlı bilmiyoruz. Çıkıp açıklama yapmak zorundalar.”
1990’lı yılların eli kanlı yapılanması JİTEM, özellikle bölgede binlerce kişinin öldürülmesinden veya kaybedilmesinden sorumlu tutuluyor. Bugün artık bu yapılanma yok, ancak SADAT diye bir gruptan behsediliyor şimdi de.
Tuncel’in iddiaları oldukça ciddi. Üzerinde durulması ve araştırılması gerekiyor. Özellikle bölgedeki operasyonlarda bu bahsi geçen sakallı ve dövmeli sivil polisler dikkat çekmişti.
Bu kişilerin Özel harpçi emekli tuğgeneral Adnan Tanrıverdi tarafından kurulan SADAT adlı şirkete bağlı oldukları iddia ediliyor.
Cumhuriyet gazetesinden Çiğdem Toker de, söz konusu iddiayı köşesinde gündeme getirdi, Toker'in yazısına göre, SADAT AŞ, özel harpçi emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi tarafından 2012'de kuruldu. Şirket kendini ‘Uluslararası savunma ve danışmanlık alanında danışmanlık ve askeri eğitim veren ilk ve tek şirkettir’ diye tanımlıyorlar.
Sadat A.Ş’nin sitesinde muhtelif “eğitim paketleri” yer alıyor. Sitede, gayri nizami harp kursu, tahrip kursu eğitim paketi, polis özel harekât temel eğitim paketi, hudut karakol emniyeti eğitim paket, topçu ve havan ileri gözetleyicilik kursu eğitim paketi diye sıralanıyor.
Şirket ile ilgili olarak CHP'li vekiller 2012 yılında, 4 soru önergesi verdi. Ancak Milli Savunma Bakanı İsmet Sezgin, ‘SADAT’ın ÖSO militanlarına sokak savaşı dersi verip vermediği, devletten hibe, kredi alıp almadığı, yabancı devletlerin yardım edip etmediği, askeri eğitim ve danışmanlık konularında herhangi resmi devlet kurumunun izin verip vermediği’ sorularını yanıtsız bıraktı.
JİTEM’in resmi olarak varlığı neredeyse aradan 20 yıl geçtikten sonra kabul edildi. Şimdilerde ise SADAT’a bağlı oldukları iddia edilen kişilerin bölgede kol gezdiğinden bahsediliyor.
‘Terörle mücadelede herşey mübahtır’ anlayışının bazı kesimlerde olduğunu biliyoruz. Bu konuda ciddi çalışmaların olduğu da biliniyor. Mesela bölgedeki operasyonlarda yer alan bir askerin olası bir hak ihlali karşısında yargılanmasını Genelkurmay veya bakan ve başbakanın iznine bağlayan yasa çıkarıldı.
Eğer olası bir yasadışı oluşum varsa bu yasadan sonra cesaret alacağı kesin. Yani operasyonlar sırasında insan hakları ihlallerinde artış olursa sürpriz olmaz.
Şimdi Lice’deki olaya dönersek, işte tam da bu mantıkla yaklaşılıyor köylülere.
Eğer iddialar doğruysa bu askerin dışındaki oluşum içinde yar alan bu kişiler gözaltına alınan tüm köylüleri potansiyel suçlu ve Terörist olarak görüyor ve topluca yakılmasında bir sakınca görmüyor.
Belkide yeni çıkan yasadan cesaret alarak böyle bir şey söylüyor.
Peki ya o anda orada asker olmamış olsa ne olacaktı.
Hiçbirşey…
Roboski’de ne olduysa orada da o olacaktı. ‘34 terörist etkisiz hale getirildi’ denecekti.
DBP Eş Genel Başkanı Tuncel, Mardin'in Kızıltepe ilçesinde partisinde düzenlenen toplantıda bu iddiaları yine gündeme getirdi.
Tuncel, tarihi bir süreçten geçtiklerini, zorluklarına rağmen önemli olanın, bu süreci halkla birlikte yaşamı yeniden inşa etmek olduğunu söyledi. Zilan'dan Dersim'e, Roboskî'den Cizîr'e devletin politikalarının değişmediğini, AKP'nin de benzer politikalarla hareket ettiğini, her gün insanların katledildiğini kaydeden Tuncel, Lice'de 34 köylünün yakılmak istendiğini hatırlattı. Tuncel, şunları söyledi; “SADAT diye bir örgütten söz ediliyor. Bu örgüt kime bağlı MİT'e mi bağlı, Saray'a mı bağlı? Hükümet bu soruların cevabını vermiş değil. Her gün yargısız infazları sürdürüyorlar. Savaşında bir kuralı vardır ama AKP bu kuralı da ihlal ederek savaşı sürdürüyor. Buna karşı biz barış ve demokrasi mücadelesini büyüteceğiz.”
Bölgede JİTEM’in işlediği cinayetlerin büyük bölümü karanlıkta kaldı. Çoğu zaman aşımına uğradı ve tarihe karıştı. Ancak acıları hiçbir zaman unutulmayacak.
Acaba bu SADAT denen oluşum ile bölgede yeniden korku imparatorluğumu kurulmak isteniyor?