Bu güne kadar onlarca kez katliamlarla karşılaştılar, soykırıma uğradılar, oradan oraya sürüldüler. Son olarak geçtiğimiz yıl 3 Ağustos tarihinde bu kez DAİŞ çetelerinin büyük katliamıyla karşılaştılar.
Binlerce Ezidi öldürülürken, binlercesi kaçırıldı, onbinlercesi ise topraklarını göç etmek zorunda kaldı.
Bugüne kadar 72 kez böylesine büyük katliam ve soykırımlarla karşı karşıya kalmış Ezidi halkı. DAİŞ çetelerinin bir yıl önceki katliamı 73’üncü olmuş.
Şengal’deki topraklarını terk ederken yollarda bile birçok can kaybetmişler. Yollarda gömdükleri sevdikleri, yollardaki işaret taşı olmuş onlar için.
Bir Müslüman olarak içim acıyarak izledim yaşananları.
Sadece Müslüman değil, içinin acıması için insan olman bile yeterli bence.
DAİŞ çetelerinin katliamının üzerinden bir yıl geçti ve Ezidi Kültür Vakfı bu nedenle İstanbul’da bir basın toplantısı düzenledi.
O toplantıya katılan Ezidilerden biri çok gerilere, 1915 yılına yani Ermeni soykırımının yapıldığı yıllara gitti.
Sahi herkes o yıllarda sadece Ermenilerin soykırıma uğradıklarını biliyor. Ancak sadece Ermeniler değil, bölgede yaşayan tüm Gayrimüslimler, yani Ezidiler, Süryaniler hepsi aynı akıbeti yaşadı.
İşte toplantıda konuşan Ezidi vatandaş o yıllara anlatarak kılıç zoruyla Müslüman olduklarını söylüyor. Diğer Ezidilerin ise kaçarak dinlerini koruduklarını ve doğru olanı yaptıklarını belirtiyor.
O toplantıya katılan HDP Batman Milletvekili Ali Atalan de ilginç ifadeler kullandı.
Atalan, günümüz koşullarında 40 milyon olması gereken Ezîdî halkının, katliamlarla bir milyon 200 bine indirildiğini söyledi. Ezîdîler üzerindeki vahşet ve barbarlığın devam ettiğini dile getiren Atalan, halkların savaşa karşı birlikte mücadele etmeleri gerektiğini ifade etti.
Geçen yıl yaşananları şöyle anlatıyor Atalan; “Ezîdîler silahlanmak istiyordu ama KDP tarafından, 'sizin silahlanmanıza gerek yok' denildi ve katliamdan bir gün öncesine kadar da ısrarla bu söyledi. Ancak saldırılar başladığı gün hiçbir silah sıkmadan, yüz binlerce Ezîdî'yi IŞİD'in insafına bırakıp kaçtılar. İster anlaşma deyin, ister kaçma deyin istiyorsanız ihanet deyin ama burada KDP'nin Ezîdîleri soykırıma terk ettikleri görülüyor. Bu KDP tarafından da inkar edilemeyecek kadar ortadadır.”
Bir de beklentilerinin olduğunu belirtiyor Ezidi vekil Ali Atalan; “Ezidiler'le ilgili bize göre Türkiye'de yapılması gereken geçen sene Ezdilere karşı vuku bulan bu soykırımın tanınması gerekiyor. Belki kendi imparatorluk tarihiyle de yüzleşme tavrı, duruşunu sergilemiş olacaktır. Ve Ortadoğu'da diğer topluluklar için emsal teşkil edecektir. Türkiye Büyük Millet Meclisi inkarı mümkün olmayan bu soykırımı tanımalıdır. Bir ayrı konu ise on binlerce Ezidi maalesef göç etmek zorunda bırakıldı. Evleri, köyleri boşaltılmış halen boş durumda bu evlerin yeniden restore edilerek Ezidilerin yeniden kendi ülkelerine dönme olanaklarının yaratılması gerekir. Ezidi inancının Türkiye'de bir din, inanç olarak kabul edilmesi gerekir. Bize göre Şengal soykırımından sonra Türkiye'nin yapması gereken bunlar olmalıdır. Ayrıca IŞİD gibi insanlık dışı bir hareketle bağını sadece söylem düzeyinde değil eylem düzeyinde de gerçekten bir bütün olarak koparması, ilişkisini ve buna karşı aynı zamanda etkin, kalıcı ve inandırıcı mücadeleye sahip olması gerekir.”
Şengal katliamından canlarını son anda kurtaran Binlerce Ezidi Türkiye’ye sığındı.
Halen Batman, Diyarbakır, Midyat, Viranşehir gibi yerlerde kurulan kamplara ve belediyeye ait tesislerde yaşam mücadelesi veren Ezidiler, o günü hiç unutamıyor.
Katliamın en büyük acılarını yaşayanlar ise, kadınlar ve çocuklar oldu.
Şengal'in Sinuni köyünden olan 15 yaşındaki Emcet Ali, DAİŞ'i köylerini yağmalamaya başladığı anda mezarlıklara doğru kaçtıklarını ve o anı gün gibi hatırladığını anlattı. Açılan koridor ile günlerce aç susuz ailesiyle birlikte yürüdüklerini ve Rojava'ya sığındıklarını anlatan Ali, Rojava'dan sonra Zaho'ya oradan Batman'a oldukça zahmetli bir yürüyüş gerçekleştirdiklerini söyledi. Yaşadığı acıları yüreğinde hissettiği ve o günkü korkuyu hala yaşadığı sözlerine de yansıyan Ali, “Hatırlıyorum, yürüdüğüm toprak yolda ölenler vardı. Hevaller bize su verdi. Yaşananları hatırlayınca canım yanıyor. Okul arkadaşlarım kayboldu. Şengal'e geri dönmek istiyorum” diyor.
6 yaşındaki Cazi Soysal’ın anlattıkları ise yaşananları en iyi anlatan cümleler; “DAİŞ evimizi bastı. Biz bir dağa kaçtık. O dağ hiç güzel değildi. Hatırlıyorum o dağda çok susamıştım.”
Bu topraklarda yaşayan tül halklar yaşananları bir kenara bırakıp barış içinde yeniden birlikte yaşamak istiyor.
Bu ortamı yaratmak bizim elimizde…