Lütfen bekleyin.. Lütfen bekleyin..
Her ne kadar karamsar olmamaya çalışsak ta, son yaşanan gelişmeler pekte iç açıcı değil doğrusu.
Seçimlerin üzerinden neredeyse 40 gün geçti, ancak ‘Çözüm Süreci’nin akıbeti hala belli değil.
Seçim öncesinde rayına oturmuş bir görüşme trafiği varken, 2,5 aydır önemli bir görevi üstlenen İmralı heyeti tüm uyarılara rağmen Öcalan ile görüştürülmüyor.
İşin doğrusu Öcalan’a dolaylı bir tecrit uygulanıyor.
Burada ne yapılmak istendiğini anlamak mümkün değil.
Hükümet kanadı sessizliğe bürünmüş, hiçbir tepki vermiyor.
Son günlerde bölgeye yapılan askeri yığınaklar ve sessiz sedasız yapılan operasyonlar iyiye işaret değil.
PKK bu konuda sık sık açıklamalar yapıyor. Karakollardan top atışları, uçaksavar atışları yapılıyor ve hatta uçaklar bombardıman gerçekleştirdiği iddia ediliyor ve Genel Kurmay buna bir cevap vermiyor. Daha doğrusu sessiz kalarak bunu bir nevi doğruluyor.
Peki, ateşkes durumunda dağların savaş uçaklarıyla bombalanması ne anlama geliyor. Buna niçin gerek duyuluyor. Bu yaşananların ardından KCK’nin ateşkesin bittiğini açıklaması kaygıları daha da arttırdı.
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, KCK'nin uyarılarına dikkat çekerek, “Barış ve çözüm süreci açısından en kritik, en gerilimli aşamadayız. Çözüm sürecinin daha ileri bir aşamada başlamak gerektiğini düşünüyoruz” derken, yüzüne yaşanan kaygıların yansıması vuruyordu.
KCK'nin eylemsizlik ile ilgili açıklamasına dair yöneltilen bir soruya Demirtaş, süreci izlediklerini belirterek, “Fakat barış ve çözüm süreci açısından en kritik, en gerilimli aşamadayız. Çözüm sürecinin kaldığı aşamada değil, daha ileri bir aşamada başlamak gerektiğini düşünüyoruz” yanıtını verdi.
KCK'nin açıklamasının tümüyle ateşkesin sona ermediği anlamına gelmediğine de dikkat çeken Demirtaş, açıklamada ateşkesin karşılıklı olması ve ateşkesi bitirecek operasyonlar ile barajların yapılmaması gerektiğine işaret edildiğini söyledi.
Böyle gerilimli bir süreç yaşanırken, Ardahan’dan gelen bir haber kaygıları daha da arttırdı. Sivil insanların bulunduğu bir minibüs tarandı ve içinde bulunan vatandaşlardan biri yaşamını yitirirken, ikisi ise yaralandı.
Önce saldırının PKK tarafından yapıldığı servis edildi basına. Ancak bölgede yoğun askeri hareketlilik varken bunun mümkün olmadığı belirtildi. Zaten görgü tanıkları ve araçta bulunanlar ateşin askerler tarafından açıldığını iddia ediyorlar.
Bu olaya da değinen Demirtaş, gelişmelerin kaygı verici olduğunu söyledi ve ekledi; “Fakat bu olayın yaygın medyada yazıldığı gibi yaşanmadığını biliyoruz. Ateşin askerler tarafından açıldığına dair veriler ve bilgiler var.”
Bu olayla aslında ateşkesin PKK tarafından bitirildiği imajı verilmek istendiği kesin.
Ancak madem süreci bitirmek istiyorsanız, böyle kirli oyunlara ve masum insanların yaşamını almaya gerek var mı?
Neden bunu açık açık dile getirmiyorsunuz?
HDP MYK’sı da buna dikkat çekerek, yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı; “Bölgeye son günlerde Kars, Erzurum ve Ardahan illerinden getirilen askeri güçlerle yığınak yapıldığı ve operasyon hazırlıkları sürdürüldüğü bilinmekteydi. Sivillere yönelik bu ve benzeri saldırıyı, bekalarını çatışmada görerek savaş isteyen güçlerin bir kararlılık gösterisi olarak değerlendiriyoruz. Yetkilileri halkı terörize etmeye ve barış iradesini kırmaya yönelik bu tür uygulamalardan uzak durmaya, yaşananlar karşısında algı yönetimi yerine olayları aydınlatmak ve sorumluları yargı önüne çıkarmak için çalışmaya davet ediyoruz.”
2015 Milletvekili Genel Seçimleri sürecinin, ardında kirli hesaplar yatan onlarca provokasyona sahne olduğu, ancak halkların sağduyusu ve barışa yönelik kararlılığıyla tüm bu provokasyonların boşa çıkartıldığının vurgulandığı açıklamada, “Kurulacak olan yeni hükümetin ivedilikle toplumsal barışı tehdit edecek provokasyon risklerinin ortadan kaldırılması için önlemler alması, Demokratik Çözüm ve Barış Süreci'nin geliştirilmesi ve toplumsal barışın kalıcılaştırılması yönünde kapsamlı bir programla ve ciddiyetle çalışmaya başlaması gerekmektedir. Aksi takdirde parlamenter sistemi istikrarsızlaştırmaya yönelik baskıların sonuç vermesi işten bile değildir. Yeni Meclis'i bekleyen en önemli tarihi görevlerden biri, toplumsal barışın iktidar oyunlarına kurban edilmesinin önünde durmaktır” diye kaydedildi.
Tabi şu aşamada Türkiye halklarının da birşeyler yapması gerekiyor. Belki hükümet üzerinde baskı kurarak bunu yapabilir. Bunu da demokratik çerçevede eylemlerle gerçekleştirebilir. Aksi taktirde hiç kimsenin istemediği bir süreci yaşarız.
