Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla.
Baba insan için çok değerlidir, her zaman evladını düşünüyor, bağrına basıyor, her türlü desteğini evladından esirgemiyor, merhametini, şefkatini, her daim evlatlarına gösteriyor. Rahmetli babam (Seydaye Molla Şakir) bir yere gidince çoğu zaman dönüşte evimize uğrar üç tane torununa çikolota, meyvesuyu gibi abur cubur getiriyordu. Onları sevindiriyordu. Onlarda sürekli akşamleyin dedelerinin yolunu bekliyorlardı. Babama bir kere söyledim; baba niye o kadar kendini rahatsız ediyorsun? Babam bana dedi ki, sen evlenip çocuk sahip olunca benim ne kadar haklı olduğumu anlarsın ve niye o kadar onlara merhamet ettiğimi anlarsın. Gerçekten şimdi babamı tam anladım ve baba için evlat yeri ayrıdır. Tabi aynı zaman torunda evlat gibidir.
Babamdır diye söylemiyorum; rahmetli babam insanlara karşı çok merhametliydi, köyde kalan öğretmenlerle ilgilenirdi, onlara yemek götürürdü. Hal ve hatırlarını sorardı, onlarda rahmetli babamı çok seviyorlardı. Hatta köyde ücretli bir öğretmen vardı, babamın yanına geldi ve morali bozuktu. Rahmetli babam ona sordu? Hocam ne olmuş bir sıkıntın mı var. Hoca dedi; Seyda işime son vermişler. Rahmetli babam çok üzüldü. Hocaya dedi; Hayde kalk ilçeye gidelim. Milli Eğitime, kaymakama çıkalım belki seni geri alır. Öbür gün ilçeye gittiler onu tekrar ücretli öğretmenliğe aldılar. Fakat bu sefer bizim köyde değil başka bir köyde görevlendirdiler.
Hiç unutmuyorum evlenip yeni bir eve taşınmıştım, ona yakın bir mezrada fahri imamlık yapıyordum, maddi durumum iyi değildi, babamın da maddi durumu o kadar iyi değildi. İkimizde kıt kanaat geçiniyorduk. Rahmetli babam kendi evine ne alsaydı, bir bölümünü küçük kardeşlerime verip bana yollardı. Evden ayrıldığım zaman evde gıdadan ne varsa bölüşüp yarısını bana verirdi ve yarısını da kendilerine ayırırdı. Bana şöyle dedi; “Oğlum sen yeni yuva kurmaya başlıyorsun, bir şeyin yok, seni nasıl boş göndeririz. Evde ne kısmet varsa bölüşeceğiz. Senin olana kadar sana yardımcı olacağız.”
Yaz ayında bir gün evimize geldi, evimizin içi çok sıcaktı. Anlamış paramız yok, bize belli etmedi. Baktım bir gün evimize geldi; elinde vantilatör. Yeni almış ve bize getirmiş. İşte babanın merhameti evlatlarına karşı böyledir. Hiç kimse baba ve anne dışında gösteremez o merhameti... Bütün babalarının benim babam gibi aynı duyguya sahip olduklarının inancındayım. Hani Kürtçe de bir söz var; ‘kezep şirine’ işte onun için ben babamı çok özledim. Sanatçının dediği gibi... O, özlemi bazen tek başıma kalırken dile getiriyorum ve babamın aramızdan ayrılışına çok ağlıyorum. İnan bu sözleri yazarken ağlıyorum. Çünkü her satırında babamı hatırlıyorum. Kıymetli okurlarımız bunları niçin yazdım ve niye dile getirdim diye soracak olursanız, baba ve annelerimizin kıymetini bilelim, onlara saygıda kusur etmeyelim. Onlara sahip çıkalım, onları sevelim, onların kabirlerini ziyaret edelim, onlar için hayır ve hasenatta bulunalım. Sağlarken onların değerlerini bilelim, sonradan pişman olmayalım. Yaklaşık 9 yıl önce babam vefat etti. Allah gani gani rahmet etsin ama sürekli onu hatırlıyorum ve onu rahmet ve minnetle yad ediyorum. Cenab-ı Allah rahmeti rahmana kavuşmuş bütün baba ve annelerimize rahmetiyle, mağfiretiyle muamele etsin, taksiratlarını affetsin. Ruhlarına el Fatiha diyerek bir Fatiha okuyalım.
Dua 0da buluşmak dileğiyle Allah'a emanet olun.
Not; Bu sene üniversiteye yeni başlamış tanıdığım bir öğrencimiz var maddi durumu iyi değil. Hayırseverlerden yardım bekliyoruz. Öğrencimiz ‘hocam köşenizde paylaşın’ dedi bende paylaştım. Yardım etmek isteyen bu numaradan 0535 209 43 46 ulaşabilirler.