Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla.
Şair, "Edep bir taç imiş nur-ı hüda'dan/giy ol tacı emin ol her beladan" ne güzel anlatıyor edebi. Bu hikmet dizeleri bizi edebin kaynağına yani yüce rabbimize döndürüyor. Zira her türlü güzelliğin ve mükemmelliğin yegâne sahibi ve yaratıcısı yüce rabbimizdir. O, rab ismi ile tüm kainata ve mahlukata tecelli ederek onları terbiye eder edeplendirir. Her varlığı rab ismi ile yetiştirir, geliştirir. Bu terbiye ile tüm mahlukat ona boyun eğerek vazifelerini hüsnü edeple yerine getirirler.
Edep toplum töresine uygun davranma veya iyi ahlak, incelik, terbiye olarak tanımlanır. İslamda hayatın her yönünü kapsayan görgü ve ahlak kurallarıdır. İslamda her şey edep üzerinedir. Edep her şeyi kuşatan yekpare bir alandır. Enes b. Malik (r.a) şöyle anlatıyor: "Peygamber efendimiz (s.a.s) kesinlikle hakaret etmez, mübarek ağızlarından kaba bir söz çıkmaz ve lanet etmezdi. Birimizi azarlayacak olsa: Allah iyiliğini versin, ona ne oluyorki!... derdi" (Bühari Edep 38-44 ödd
Efendimiz insanlarla iyi geçinmeyi merhameti, güler yüzü, tatlı dili, öfkelenmemeyi, zarar vermemeyi, kibirlenmemeyi, kötülüğe iyilikle mukabele etmeyi ve affetmeyi yaşayarak öğretti bizlere. Edep dairesinden ayrılmamak efendimizin sözlerini yaşamakla olur. Süfilerde edepe çok önem vermişlerdir. Zira süfilerin tekke ve asitanelerinin giriş kapılarında "Edep Ya Hu" yazar. Bu Cenab-ı Hak'tan edep isteme niyazi anlamına geldiği gibi bu kapıdan giren kişinin tüm yaratılmışlara edeple davranması anlamına gelir. İnsandan hayvana, bitkilerden eşyaya kadar canlı ve cansız herkese ve her şeye karşı edep üzere davranmak irfan geleneğinde esastır. Mesela kapı gürültüyle ve hızla örtülmez "kapıyı kapat veya kapatın" denmez. Allah kimsenin kapısını kapatmasın gibi ince bir düşünceyle "kapıyı ört" veya "sırla" denir. Yine aynı latif düşünceyle "Lambayı veya ocağı söndür" denmez "lambayı veya ocağı dinlendirmek, sırlamak" gibi tabirler edebe daha uygun görülür. İnsan için gerçek süs edeptir. Edep hem zahirini hem de batınını ahlakın en güzeliyle teçhiz etmektir. Esasında insan batınını güzelleştirdiğinde Cenab-ı Hak onun zahirini de güzel kılar. Dünyada bir insanın elde edeceği hakikî zenginlik de böylesi güzel bir edebe ve ahlaka sahip olmaktır. Zira kişinin güzel ahlakı mizanda en ağır gelecek ameldir. (Tirmizi.Birr 62)
Toplum içinde yaşayan bütün varlıklar birbirlerine karşı edepli olurlarsa yaşam daha güzel olur. İnsanlar o vakit birbirlerini sevecekler. Özelikle büyüklerimize, yaşlılarımıza, anne ve babalarımıza, öğretmenlerimize, seydalarımıza, vesaire, vesaire... karşı edepli ve saygılı olmalıyız. Çocuklarımıza da edebi öğretmeliyiz. Mesela onlara diyeceğiz evladım "sakın büyüklerine karşı edepsizlik yapma ve onlara saygı göster. Büyüklerin olduğu ortamda söz sana düşmese konuşma. Konuştuğun zaman doğru ve düzgün konuş.” Büyüklerine karşı bir edepsizlik yaptıklarını gördüğümüz zaman onlara kızacağız. Bu büyüklerden kastımız senden büyük bütün varlıklardır. Örnek öğretmen, doktor, müdür, hoca vesaire... Edep konusunda sürekli çocuklarımızı ikaz edeceğiz. Bakın şair Yunus Emre, bizlere edebi ne güzel anlatıyor.
Gezdim Halep ile Şamı
Eyledim İlmi Talep
Meğer İlim bir hiç imiş
İlla edep İlla edep.
Ruhu şad olsun mekânı cennet olsun .Allah'ın selamı,Rahmeti,bereketi,mağfireti,inayeti,hidayeti hepimizin üzerine olsun.hakka namzet ol.