Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla.
Mevlid-i nebi haftası dolayısıyla ve haftanın teması "Hz. Peygamber ve Vefa Toplumu" konusu olduğu için bizde bu konuyu yazı köşemize işledik.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) yaşadığı toplumda adalet, doğruluk, emanete riayet etmek sözünde durmak gibi manevi değerleri aynı zamanda da sevgide bağlılığı, minnettarlığı, sözünde durmayı, dostluğu sürdürmeyi ve sadakati ifade eden, neredeyse bütün manevi erdemleri kapsayan vefa duygusunu hayatı boyunca yaşamış ve etrafındakilere bunu hissettirmiştir. Vefa duygusu Hz. Peygamberin en önemli ahlak özelliğiydi. Yakınları başta olmak üzere bu duyguyla yaklaşımları her kesimden insana şifa oluyordu. Risaletiyle birlikte onun ilk vefası Rabbine karşı olanıydı. Rabbine iman etmek, ibadetleri yerine getirmek, emir ve yasaklarına riayet etmek ahde vefasının ilk basamağıydı. Rabbinin verdiği nimetlere şükretmesi ve sürekli hamt ile meşgul olması bu duygunun bir tezahürüydü. Davasına bağlılığı onun her koşulda vefakâr olduğunu göstermişti. Nitekim kendisi kararlılıkla bu vefayı şöyle dile getirmiş: "Güneşi sağ elime, ayı sol elime verseler davamdan vaz geçmem" demişti.
Küçük yaşlarda süt anneye verilmesi sebebiyle, süt anneleri ve süt kardeşlerine elinden geldiği kadar hizmet etmiş, onlara hediyeler, erzak, her türlü ikramda bulunmaktan ve göndermekten de geri kalmamıştır. Kendisine küçük yaşlardan beri bakan dadısı Ümmü Eymen'e ömrü boyunca hep ikramda bulunmuş. Bu benim ev halkımdan sağ kalan tek kişidir. (Ümmü Eymen) diyerek iltifatta bulunarak onu daima sevgi ve muhabbetle anmıştır. İlk eşi Hz. Hatice ile kurduğu aileyi, cennette kendisine bir köşk hazırlandığını söylediği eşini, hayatı boyunca hayırla anmış, her fırsatta onunla ilgili güzel cümleler söylemiştir. Hz. Hatice'nin vefatından sonra kesilen kurbanlardan merhum eşinin sevdiklerine de göndererek ona olan vefasını göstermiştir. Medine'de ziyaretine gelen kız kardeşi Hale'nin sesini Hz. Hatice'ye benzettiği için gözleri dolmuş ve onu hiç unutmadığını dile getirmiştir.
Habeşistan'a hicret eden ashabına her türlü ikram ve himayesini açan, Habeşistan kralının elçileri yıllar sonra Peygamberimizi ziyarete gelmişlerdi. Bunun üzerine Peygamberimiz bu elçilerle yakından ilgilenmiş ve bizzat kendisi ikramda bulunmuştu. "Bunlar Habeşistan'a göç etmiş ashabıma yer göstermiş, ikram etmişlerdir. Buna karşılık şimdi ben de onlara hizmet etmek isterim" diyerek ashabına yapılan bu iyiliğin karşılığında vefa ile muamelede bulunmuştur. Toplumu dimdik ayakta ve dengede tutan, bütün dinamiklerin doğru çalışmasını sağlayan en büyük erdem vefa duygusudur. Bizlerde efendimiz Hz. Peygamberi Vefa konusunda örnek alarak bu güzel vefa örnekleri hayatımıza tatbik etmeye çalışalım. Bütün inananların ve okurlarımızın mevlid-i nebi haftasını kutlu olsun. Rabbim sağlık, sıhhat ve afiyet versin. Duada buluşmak dileğiyle Allah'a emanet olun.