Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla. Anne bedeninde dirilen insanoğlu oradaki ömrünü tamamlayınca dünyaya doğar. Dünyada ne kadar süreceğini bilmediği bir zaman verilmiştir kendisine. O tamamlanınca başka bir aleme geçer. Her seferinde bir yerde biten hayat, başka bir yerde yeniden başlayacaktır. Bu geçişlerde en anlamlısı nimetler ve musibetlerle dolu dünya hayatıdır. Çünkü varlığın bu aşamasında irade ve akılla desteklenir insanoğlu.
Allah tarafından kendisine ahiret denen sonsuz hayatı burada düzenleme ve tercihleriyle sonunu şekillendirme fırsatı verilmiştir. Bu sistemli varlık döngüsünün aslında bir sınav olduğu Kur'an'ın bildirdiği gerçeklerdendir. Yüce Allah (c.c) bazen vererek bazen de verdiklerini geri alarak insanı sınar. Bakara süresi 155. ayet korkunun, açlığın, can ve mal kaybının sınav sorularından olduğunu dile getirirken sınavda başarmanın tek şartı olarak "sabır" kavramını zikretmektedir. Sabır kulun her şeyin sahibi olduğuna iman ettiği Rabbine karşı teslimiyet göstermesidir. Bir acıyla karşılaştığımız zaman teslimiyetle "imtihan" da dünyanın bir imtihan yeri olduğunu birbirimize sık sık hatırlatırız. Ancak imtihanı bütün boyutlarıyla algılayabildiğimizi söyleyemeyiz. İnsanın başına olumsuz bir şey geldiğinde "Neden ben"? sorusunu sorması imtihanın hikmetini kavramadığını gösterir. Oysa Allah'ın kullarını sınaması tek bir kişiye mahsus bir durum değildir. Hz. İbrahim'in Nemrut tarafından ateşe atıldığını, Hz. Eyyüb'un hastalıklarla boğuştuğunu, Hz. Yunus'un balığın karnındaki karanlıklarda beklediğini, Hz. Muhammed'in Taif halkını İslama davet için gittiğinde taşlandığını düşünürsek Allah'ın en değerli kullarını dahi sınavlara tabi tuttuğunu görebiliriz. Konuyu Kur'an'ın bütünlüğü içinde değerlendirdiğimiz zaman aslında her nimetin bizim için aynı zamanda bir imtihan vesilesi olduğunu söylemek mümkündür. Çünkü yüce Allah "Her canlı, ölümü tadar. Bir deneme olarak sizi hayırla da şerhle de imtihan ederiz ve siz, ancak bize döndürüleceksiniz." (Enbiya21/35) buyurmaktadır.
İnsanın rabbinden iyilik gördüğünde "Rabbim bana ikram etti." (fecr,89/15) diye sevinip dara düştüğünde "Rabbim beni önemsemedi (fecr,89/16) demesi açık bir nankörlüktür. Oysa Rabbinin murakabesinde olduğunun bilinciyle hareket edene mükafatı daha bu dünyada verilecektir. Allah kullarını bazen nimetini arttırarak, bazen kısarak imtihan eder. Nimet verdiği zaman şükürle zorluk karşısında sabırla duruş gösterebilen kimse sınavı kazanacaktır. Nimetin karşılığında sorumluluk yüklendiğinin bilincinde olan kul, sağlığına namaz ve oruçla, malına zekat ve sadakayla şükreder. Elindekinin emanet olduğunu, bir gün kaybedebileceğini bilerek hayatını sürdürür. Bir yoklukla karşılaştığı zaman bu durumun Allah'tan geldiğini idrak eder, geçici olduğunu bilir. O duruma temkinle ve sabırla yaklaşır. Musibete ilk an gösterilen sabrın zorluğu nedeniyle kıymetli olduğunu bilir. Dua'da buluşmak dileğiyle Allah'a emanet olun.