Ermenilerle ilgili yazımın ikincisine devam ediyoruz.
Dış mihrakların kışkırtmalarına kanan Ermenilerin yaptıklarının sonucunda Osmanlı devleti bir takım katı önemler almaya başladı. Yine bu önlemleri aynı topraklar zerinde yaşayan halkın huzurunu, güvenliğini ve iyi yaşamları için gerekenlerin yapılması gerektiğini düşünerek aldı.
27 Mayıs 1915’te çıkan kanun ile Ermenilerin savaş alanı olmayan Suriye’ye mecburi göç ettirilmesine karar verildi.
Osmanlı ordusu, o dönemin 26 Mayıs 1915’nde yeniden dahiliyeye müracaatla Ermenilerin Doğu Anadolu vilayetlerinden çıkartılıp, Zeytun’dan ve yoğun bulundukları diğer yörelerden alınarak, Diyarbakır vilayetinin güneyine Fırat Nehri vadisine, Urfa, Süleymaniye yakınlarına gönderilmelerini ve bu yer değiştirme operasyonu sırasında Ermeni nüfusun gönderildiği yerlerdeki aşiret ve Müslümanların sayısının %10 oranını geçmemesine dikkat edilmesini, göç ettirilecek Ermenilerin kuracakları köylerin her birinin 50 evden çok olmamasına ve göçmen ailelerin seyahat ve nakil suretiyle de olsa yakın yerlere ev değiştirmemesine yine dikkat edilmesini istedi.
Biz Ermenilerle yeri geldiğinde aynı ekmeği paylaştık, aynı savaşta yan yana savaştık. Kız aldık ve kız verdik, birbirimizle yardımlaştık. Ayrımız gayrımız olmadı. Aynı mahallede yeri geldiğinde esnaf olduk ve birbirimizden alış veriş yaptık. Komşuluk ilişkilerimizi geliştirdik.
Oysa günümüze baktığımız zaman ise Ermeni sorunu akıl almaz yönlere gitmektedir. Bazı siyasetçiler ve tarihçiler bu sorunu içinden çıkılmaz bir hale getirip, kendi menfaatleri doğrultusunda kullanmaktadırlar. Dış mihrakların da işine gelen bu kışkırtma olayı, ülkemizin huzurunu tehlikeye atmaktadırlar. Sürekli birileri bizlere oyun oynayıp, yeri geldiğinde Türk-Kürt, Alevi-Sünni veya Ermeni gibi kimliklerle huzurumuzu kaçırıp biz insanlar üzerinden menfaat çıkarmaya çalışıyorlar Bizler bu oyuna gelmemeliyiz.
Bu güzelim vatan toprakları üzerinde yaşayan bütün insanların, huzuru rahat yaşayabilmesi koşulları, menfaatlerinin önünde gelmesi gerektirirken kişilerin ve ülkelerin menfaatleri önde gelmektedir. Ne yazık ki bu olay feci bir durumdur. Oysa biz bu topraklar üzerinde kardeşçe yaşamaktayız bunu bozmaya da kimsenin gücü yetmemeli.