Yazımın ikinci bölümünde daha çok ülkeler ve sivil toplum kuruluşlarındaki ayrıcalıklara değinmek istiyorum.
Bütün ülkeler kendi devamlılığını sürdürebilmek için bir takım yöntemler uygularlar. Bu yöntemler arasında, ülkeler arası imtiyazlar da yer alır. Tanınan bu imtiyazlarla özel haklar elde edinilir ve bu haklar kullanılarak kendi devamlılığını kendi çıkarları doğrultusunda kullanırlar.
Bir ülke içinde yaşayan farklı topluluğun diğer bir topluluk üzerindeki üstünlüğü ve bundan kaynaklanan ayrıcalıklar da bu duruma birer örnektir. Yani halk için de aynı guruplara mensup kişi ve topluluklar birbirleri ile mücadele ederken güç birliği yaparak birbirlerine ayrıcalık tanırlar. Buradaki ayrıcalığın aynısı dernek, sendika vb. sivil toplum kuruluşlarında da geçerlidir. Sivil toplum kuruluşları hem ayrıcalık alırlar hem de ayrıcalığın tanınmasına öncülük ederler.
Yukarıdaki sivil toplum kuruluşlarına örnek verecek olursak memurları ve işçileri temsil eden sendikaların öncülüğünde, hem memurlara hem de işçilere tanınması istenen koşullar, birer ayrıcalık ve aynı zamanda da haktır. İşçilerin ve memurların haklarını korumak isterler iken işçi ve memurlara özel haklar da tanınmasını yani bazı imtiyazlar istenmesi yolunda da mücadele ederler.
Ayrıcalık tanınanlar arasında hiç şüphesiz ki siyasilerde bulunmaktadır. Siyasilere tanınan ayrıcalıklar ve ya mevki sahibi olan insanlara tanınan ayrıcalıklar her zaman için diğer insanlardan farklı ve diğer insanlara karşı kimi zaman ezicidir. Bu durum bazen bir ülke içinde yaşayan halkta huzursuzluk da oluşturabilir. Toplumda kaos yaratır. İnsanların birbirinden farkını bu ayrıcalıkla anlatmaya çalışırlar. Ama göz ardı edemeyeceğimiz bir durum var ki, o durum da her ne olursa olsun yasalar çerçevesinde herkes eşittir ve böyle de olması gerekir. Aksi takdirde terör ve çeteler büyür ve ister istemez terör ve çeteler ortalıklarda elini kolunu sallaya sallaya rahatlıkla gezerler. Haksızlığa uğrayan insanlar, haksızlık gördükleri yeri terk ederek kendilerine bir çıkış yolu ararlar. Bu çıkış yolunu buldukları zaman, buldukları çıkış yoluna sığınırlar ki çoğu zaman da sonuç vahim ve tehlikeli olur.
Bizler ne yaparsak yapalım halkımızı, çevremizi, eşimizi, dostumuzu, oğlumuzu ve kızımızı yani kısacası bütün sevdiklerimizi de düşünmeliyiz. Herkes dürüstlük yolunu kullanarak kazandıkları ve yaptıkları ölçüsünde imtiyazlar alır ve bu ayrıcalıkta eşittir.