Ülkemizin her bölgesinde olduğu gibi Güneydoğu Anadolu bölgesiyle, Doğu Anadolu Bölgesinde de farklı kültürlere mensup topluluklar yaşamaktadır. Bu bölgelere yakın ülkelerden göç almış veya göç vermişlerdir. Gelen göçerin beraberinde getirdikleri farklılıklar ile giden göçerin beraberinde götürdükleri farklılıkları, gittikleri ve geldikleri yerlerde hayat içinde pek çok değişiklikler oluşturmuştur.
Osmanlılarda ülke yönetiminde müslümanlar tek bir millet olarak değerlendirilirdi. 1906 sayımında Dürziler ve Yezidiler bu geleneğin dışına çıkarak kendilerinin müslüman olarak tanımlamak yerine müslüman toplumunun dışında tanımlanmasını istemişlerdir.
Osmanlının son döneminde Anadolu’ya göç edenlerin tamamına yakını müslüman iken, Anadolu’dan ayrılanlar genelde gayrimüslimler olmuştur. Anadolu’ya göçler, Osmanlının son dönemindeki göçler kadar yoğun olmasa da, Cumhuriyet döneminde de devam etmiştir.
Kafkaslardan Balkanlara, Adalar denizinden Doğu Anadolu’ya, bütün eski Osmanlı coğrafyasında en az bir yüzyıl boyunca Rus, Sırp, Ermeni, Yunan, Bulgar, İngiliz vs. Hristiyan kökenli düşmanları tarafından ‘Türk’ olarak nitelenerek saldırılara uğramış, düşmanlık ve kıyımlar görmüş kimselerdir. Osmanlı Devleti’nde Müslümanlar, Hristiyanlar ve Yahudiler bir arada ibadet etme ve kendi kültürel kimliklerini zenginleştirme imkânı bulabildikleri gibi her toplumun farklı hukukî gelenek ve inanışlarına saygı duyularak, bunlara gelenek ve yaşantılarını uygulama imkânı sağlanmıştır
Pek çok ırk Osmanlı imparatorluğundan önce farklı tarihsel hayatlar yaşamış olup yine farklı süreçler geçirmiştir. Her ırk kendine özgü bir yaşam mücadelesi vermiştir. Hayatın zorluklarını topluluk olarak bir arada yaşayarak atlatmaya çalışmışlardır. Hatta günlük hayatlarında Türkçe’den başka dil konuşan Boşnaklar, Arnavutlar, Çerkezler, Araplar ve benzeri gruplar, lisan ve mahalli kültürel varlıklarını devam ettirmelerine rağmen, Osmanlı İmparatorluğu kimliğine sonuna kadar bağlanmışlardır ve sadakatle yaklaşmış ve öyle kalmışlardır.
Osmanlı Devleti kendi topraklarında yaşayan pek çok etnik grubu bir arada tutmuştur. Bir arada tuttuğu bu gruplarla topraklarını Avrupa’da genişletirken, Hristiyan topluluklarını hakimiyetine alarak büyümüştür. Arnavutlar ve Boşnaklar ile önceden Balkanlara yerleşmiş olan bir kısım Hristiyan Türklerin Müslümanlaşması ve Anadolu’dan göçtürülen Türkmenler sayesinde Rumeli’de önemli bir Müslüman kitle oluşmuştur. Küçülme sürecinde bunun tersi bir süreç yaşanmıştır. Balkanlarda sınırlar daralırken Hristiyan nüfusu sınır dışı kalmış, buna karşın geride kalanlar ve yeni göçlerle Osmanlı sınırları içindeki Müslüman nüfusun yoğunluğu artmıştır.