İnsanlar hayatları boyunca bir takım isteklerde bulunurlar. Bu istekler zaman zaman hayatlarını belli bir yönde çizmelerinde önemli rol oynar ve hayat akışını yönlendirir. İsteklerde bulunurken, bu istekleri belli bir çalışma karşılığında elde ederler. İnsanlar yaşadıkları süre içerisinde, isteklerinin ne ardı gelir, ne de sonu. Aslında istenen bir tek durum vardır, o durum da yine diğer yazılarımda da yazdığım gibi kendilerinin çıkarlarını düşünmektir. Yani iyi bir yaşama sahip olmak, geleceğe umutla bakmak ya da bu durumu kötüye kullanarak farklı çıkarlara sahip olmak istemeleridir. Bununla birlikte karşısındaki kişilere de yine çıkarı doğrultusunda bazı imtiyazlar tanır ve tanımak zorunda kalır. Çıkarlar insanları her zaman farklı yönlere götürmüştür. Bazen ülkeler ve insanlar birbirlerine, tanınan ve tanıdıkları bu ayrıcalıklar, tehlikeli durumlara da yöneltebilir ya da içinde bulundukları durumu bir üst seviyeye çıkarabilir. Bu sayede iyi bir kariyer sahibi olabilir.
Bir de ayrıcalığın ne olduğunu anlamaya çalışalım. Bazı genel kültür ansiklopedilerinde ayrıcalık; bir kimse, bir topluluk tarafından edinilen ve başkalarında bulunmayan özel hak diye tanımlanır.
Ülkeler arasında da birbirlerine, kendi çıkarları doğrultusunda pek çok ayrıcalık tanırlar ve bunun gereği olan ayrıcalık sözleşmeleri yaparlar. Ayrıcalıktan doğan bu ortaklıkla, bir ülke sınırları içinde bulunan madeni arama, işletme ya da o ülkede ticari sınırları belirleme, herhangi bir hizmeti görme konusunda belli bir bölgede, belli süre ve koşullarla tanıdığı özel hakla kendisini geliştirir. Buna imtiyaz da denir. Böylece ayrıcalık tanınan bu ülkeler diğer ülkeler içinde üstünlüğü de sağlanmış olur. Bu durum ülkeler arasında sömürüyü de yükselterek, sömürgeciliğin önünü açar. Yani “büyük balık küçük balığı yutar” misali bir sistemin içine girerek çoğunlukla güçlü olan ülke güçsüz olan ülkeden geçinmeye çalışır. Kendisine tanınan özel hakları kullanarak hem o ülkede pek çok şey yapar, hem de kendisine fazlasıyla kazanç yolları açılır.
Bu durum, bir toplumda yaşayan halklar içinde geçerlidir. Halklar kendi üstünlüğünü yukarı ivmede tutabilmek için diğer guruptan ayrıcalık alır ve başka guruba da özel haklar tanır. Böylece sistem çarkları dönmüş olur.
Arkadaşlar eş dost akrabalar da bu ayrıcalığın içinde rol oynayabilir. Kişiler kendi çevresinde bulanan ve sevdiği dostlarına, yakınlarına ayrıcalık tanıyarak diğer tanıdıklarından üstün tutabilirler.