Zaman bazen bizi yanlışlarımızı yakaladığı zaman kendi pençesinde boğmak ister. İnsanoğlu zayıf karakterli ise, zamana teslim olur. Hayatin sanlara bir çok şeyler yaşattığını hepimiz çok iyi biliriz. Tıpkı günümüzde olduğu gibi. Kimi zaman, masumane başlangıçlar, kişileri birilerinin piyonu haline getirebilir. Aslında ortak duygular, ortak noktalarımız vardır, ortak paylaşımlarımız bulunmaktadır hepimizin. Ortak olmayan ise, kötü niyetli insanların, en küçük boşlukları bile çok iyi bir şekilde değerlendirme isteyip, masum insanları kendi emmeleri uğruna kullanmak istemesidir.
Bizler küçük yaşlardan beri hayatın pençesinde mücadele etmesini öğrendik. Unutmamak gereken ise mücadele alanlarımızı çok dikkatli seçmemiz gerektiğidir. Bizler öfkeli olabiliriz, kızgınlığımız kor bir ateşe dönüşebilir. Ama bunu lehimize çevirebilmek için, her şeyi usulüne göre yapmamız gereklidir. Yasalar bize olmadığı kadar hakları vermektedir. Verilmeyen hakları ise talep ederken, birbirimizi incitmeden, cam çerçeve kırmadan ve toplumumuza zarar vermeden, yasalar çerçevesinde almanın yollarını bulmalıyız.
Eski ile günümüz arasında çok büyük farklar olduğunu ve gelişmekte olan bir ülkeye sahip olduğumuzu unutmamalıyız. Yasaklı dönemleri çoktan aştık ve bir nebze de olsa rahat bir ortamda kendimizi ifade etme şekillerine ulaştığımızın farkına varmalıyız. Burada niyetim, birilerini savunmak değil. Anlatmak istediğim ise, insanlar, haklı durumda iken, zorba davranışları yüzünden haksız duruma geçmiş olmalarıdır. İnsanlar alanlarda haklarını ararlarken, birileri halkın cebinden çıkanların, tekrar halkın cebinden çıkartmak istiyor. Birilerinin ekmeğine yağ, kaymak, bal sürmek ne kadar doğru olur. Kimileri taraf olabilir.
Ya da kimileri, birilerini yükseltebilir. Fakat şunu unutmamak gerekir ki kötü niyetli insanların, masum insanları kullanarak onların sırtından bir yerlere gelmesi, sizce ne kadar masum bir davranış olur. Çünkü oradaki masum insanların mücadelesi ile, arka plandakilerin mücadelesinin farklı olduğunu unutmamalıyız. Biz dağların ardını göremezken birileri tepeleri çoktan aşmış ve dağın en üst kısmından bizi seyrediyor. Yani “Atı alan Üsküdar’ı geçmiş”....
Geçmiş yıllar ile günümüzü karşılaştırdığımızda, geçmişte toplum için gerçek mücadeleyi veren kişilerin, şu an meydanlarda toplumlara lider gibi görünen kişiler tarafından rencide edildiğini, yalnızlaştırıldığını unutmamalıyız. Her şey sloganlarda kalmaktadır. Çünkü alanlardaki masum insanların gösterişleri ve istekleri farklı. Toplumdaki birilerinin ise eve döndüklerinde planları ve hesapları farklı. Biz, doğru olanı bize yakışanı en iyi şekilde karar verip seçme olanağına da sahibiz.
Toplumumuz hiç bir zaman göz ardı edilemez. Halk bu ülkeyi oluşturan unsurdur. Ama hiç kimse halkı kullanmamalıdır. Halkımızın da, bu tahriklere gelmeyeceğini biliyorum. Halkı oluşturan hiç bir birey, birbirine zarar vermek istemez, birinin burnu kanasın istemez.
Halk ne yapacağını ve sınırını bildikten sonra çözülemeyecek sorun olacağını sanmıyorum.