Bu yazımın ikinci bölümünde biraz da siyaset ve toplu ilişkisinden bahsetmek istiyorum.
Toplumun gidiş yönünü belirleyen unsurlardan birisi de, siyasilerin tutum ve tavırlarıdır. Siyasetçinin yapmış olduğu her hareket toplumu derinden etkiler. Siyasilerin toplum çıkarlarını düşünmesi yerine, kendi çıkarlarını ön plana alması, toplumu oluşturan taşları olumsuz yönde etkiler. Siyasiler toplumun yara almasına engel olmazsa, bu davranıştan hem toplum zarar görür, hem de siyasetçinin kendisi.
Ülke menfaatleri ön plana alınarak konulan her yasa, aynı zamanda bir ülke içinde bir arada yaşayan toplum bireylerini de etkiler. Çünkü hazırlanan her yasa toplum içindir, toplumun daha iyi, daha güzel bir hayat sürmesi içindir. Toplum refahının iyi olmasının bir nedeni de siyasetteki gidişattır.
Günümüz Türkiye’sine baktığımız zaman ise, karşımıza seçimden çıkmış bir Türkiye gelmektedir. Kendine yön belirlemeye çalışan siyasetçiler. Kiminin suya sabuna dokunmadan benim dediğim olsun tavırları, kiminin ise bin bir güçlükle içinde bulunduğu kaos durumundan çıkmaya çalışan partiler. Bu arada ortalıkta cadı kazanı gibi kaynamaya hazır bir ekonomi. Tabi ki dış mihrakları unutmamak gerek. Bizi televizyonda dizi filmleri izleyen kişiler gibi takip eden ve bundan büyük çıkarlar elde etmeyi uman ülkeler.
Peki ne olacak?
Parti büyüklerimiz bu durumu nasıl bir zaman dilimiyle çözmeye çalışacak?
Önce toplum mu, yoksa parti çıkarı mı?
Burada bir şeyin altını çizmek isterim. Hiçbir zaman partilerin öz değerleri zarar görsün istemem, eğer o parti çalışmasını toplum için yapıyorsa. Ama toplumun geleceğini tehdit altına alacak ise eğer bu durumun farkına giren diğer partiler de bununla ilgili gerekli önlemleri almıyorsa o zaman bir ülkenin geleceği kosa itilir ve bu durum ülkemiz insanlarına zarar verir. Çünkü toplum değerleri yıkılırsa, kişilerin yani bireylerin çıkarları da zedelenmiş olur. Böylece diğer partiler sesini çıkartmadıklarından dolayı derin bir yara alır. Siyaset boşluk tanımaz. Siyasetteki boşluğu ya ülkemizdeki diğer siyasi erkler doldurur, ya da dış mihrakların yapmış olduğu hazırlıklar. Bu zarardan sadece ülkemiz içinde yaşayan siyasi partiler ve toplum değil, ülkemizin kendisi de zara görmüş olur ki bu durum vahim bir durumdur. Dış mihraklara da bir güzel sofra hazırlamış oluruz, haydi afiyet olsun.
Unutmayalım birey çok önemlidir. Toplumu oluşturan birey, ben yerine biz derse toplum değerleri ve herkes kazanır. Her şeyden önce ülkemiz kazanır. Bu ülkede herkes yaşar, herkes ise toplumu oluşturan parçalar bütünüdür.