Duygu, bireyin ruh halinin çevresel tesirlerle etkileşiminden doğan psikofizyolojik bir değişimdir. Yani yaşadıklarından etkilenme şekli de diyebiliriz.
İnsanlar, içinde bulundukları durumlarına göre duygularını şekillendirirler. O anki ruh hali kişilerin duygularına yön verir. Yaptıkları işlerde başarılı olmaları, kişilerin mutlu olmalarını sağlar. Yüz ifadelerinde ve yüz mimiklerinde güzel değişimler olur.
Yaptıkları işlerde, istedikleri hedeflere ulaşamamaları, kişilerin sinirlerinin bozulmasına ya da herhangi bir işin sonucunda iyi bir sonuç alamadıkları zaman, kişilerin mutsuzluğuna neden olur. Suratı asılır ve canı sıkılır. Yüzündeki neşe gider. Kimsesiz bir insan gördüklerinde üzülürler ya da bir dilenci gördüklerinde kızar veya acırlar.
Bunun gibi pek çok olay kişileri, duygu yönüyle yönlendirir. Tabii ki bazı durumlar kişiden kişiye değişir. Kimi insan belli durumlarda sevinirken, diğer insanlar ise aynı duruma üzülebilirler. Yani insanların tepkileri yapılan olaylar karşısında karakterleri ve kişiliklerine göre de farklılaşabilir. Örneğin bir öğrenci karnesini aldığı zaman, karnesi iyi ise sevinmeyebilir. Kimine göre karnesindeki notların yüksek olması çok normaldir. Çünkü her zaman çalıştığı için ve başarılı olduğu için, bu durum ona normal gelir ve diğer insanlar gibi çok sevinmeyebilir. Kimine göre ise çok güzel bir duygudur. Belki de ilk kez karnesinde güzel bir not almıştır.
Alışageldik davranışlar, kişilerde tepkili davranışları ortaya çıkarmayabilir. Her gün aynı durumları yaşayan kişiler belli olayları çok fazla önemsemezler Aksi bir durumda ise kişilerde karşılaştıkları olaylara göre farklı duygulara sahip olurlar. Ağlamak, gülmek, üzülmek, sinirlenmek, öfkelenmek, kızmak, tebessüm etmek gibi duygular kişilerdeki yaşam koşulları içerisinde şekil alır.
Kimi zaman istemeden yapılan olaylar kişilerin yaşamında olumsuz etkilere neden olur. Örneğin bakkala gidip ekmek almak çok normaldir. Ama bakkaldan ekmek almak istemeyen bir insanı, bakkala gidip ekmek almaya zorlamak çok da doğru olmaz. Çünkü bakkala gitmek istemeyen bir kişi için bu durum bir işkence gibi gelebilir. Bakkala ekmek almaya gitmek istemeyen kişinin, bu davranıştan dolayı suratı asılır, sinirleri bozulur ve istemeye istemeye bakkala gider. Bazen de ilk kez bakkala gideceği için heyecana kapılan veya dışarı çıkmak istediği için bu duruma çok sevinen kişiler de olabilir.
Her şeyden önce, bütün bunlar farkında olunan ve hissedilen yaşantılardır.
İnsanların ortak özelliği olarak kabul edilecek olan olumsuzu bulma daha kolay olmaktadır. Yani İnsanlar hayatlarında olumsuzlukları daha çok yaşarlar. Yaşamlarında iyi bir başarı sergileyen kişiler, her zaman olumlu duygular içerisindedir. Aksi bir performansı olan kişiler ise, olumsuz duyguları kendinde daha kolay biriktirir.
Duygular kişinin yaşamına yön veren özelliktedir ve insan yaşantısında insanlarla birlikte arkadaş gibidirler,
Umarım hayatta her insan güzel duygular içinde yaşar. Yaşadığı her anı farkında olarak ve mutlu bir şekilde yaşar.