Bu yazımda biraz Kürt halkından bahsetmek istiyorum. Pek çoğumuzun bildiği gibi Osmanlı devletinin yönetimde olduğu tarihlerde ve ondan önceki tarihlerde Kürtler orta ve yukarı Mezopotamya’da kendine has kültürleriyle var olan bir halktır. Genellikle yaşamlarını toprak ağalığı sistemi içerisinde sürdürmüşlerdir. Selçuklu ve Osmanlı devletlerinin bir parçası konumundaki Kürtler, Kurtuluş Savaşı ve sonrasında da Türkiye Cumhuriyeti devletinin önemli halk kültürü olmaya devam etmişlerdir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile birlikte pek çok alanlarda mücadeleler vermiş aynı topraklar üzerinde bir arada yaşamışlardır. Kız alıp kız vermişlerdir. Yeri geldiğinde aynı kültürü paylaşmışlardır. Doğusu ve batısıyla pek çok alanlara dağılan ve göç eden Kürtler, birbirlerine olan bağlılıklarından dolayı ekonomik alanlarda ve diğer alanlarda pek çok milletin önüne geçmeyi başarmışlardır. Ticarette ve tarımda ülke ekonomisine pek çok katkıları olan Kürtlerin, yine ülke gelişiminde pek çok alanda öncülük etmişlerdir.
Mezopotamya Dicle ve Fırat nehirleri arasında yer alan bir bölgedir. Mezopotamya bölgesine baktığımızda Dicle ve Fırat nehirlerinin vadileri ile bu iki nehrin arasında kalan topraklar için kullanılmaktadır. Suyun bol olduğu bu nehir çevresinde buradaki halk yaşamını sürdürmektedir. Mezopotamya güneyde Basra Körfezi, kuzeyde Güneydoğu Toros Dağları, doğuda Zagros Dağları, batıda Suriye çölü ve Arabistan çölü ile çevrilidir. Kışın yağan yağmur ve kar suları bu nehirleri coşturur. Nehirlerin oluşturduğu dar toprak şeridinin iki yanı çöldür. Dicle ve Fırat'ın sürükleyip getirdiği
topraklar Mezopotamya'nın güneyinin çok verimli olmasına sebebiyet vermiştir. Tarımın çok iyi yapıldığı bu bölgede dümdüz uzanan ova Mezopotamya'nın kuzeyinde oldukça bereketli ve daha ılıman iklimli bir yaylaya dönüşür.
Mezopotamya Dicle ve Fırat nehirleri ve topraklarının verimli olması sebebiyle tarih boyunca farklı kavimlerin bir arada yaşadığı bir bölge olmuştur. Bölgeye uzun süre sürekli göçler devam etmiştir. Bundan dolayıdır ki hem siyasi iktidarın belirli bir çizgi izlemesini engellemiş olup ülke yönetimi bundan dolayı aksamış, hem de kültürel ve teknolojik anlamda kent ve toplumların gelişimi zaman içerisinde körüklenmiştir. Dünya üzerindeki pek çok medeniyetler içinde en önemlilerinden biri olan Mezopotamya bölgesi dünyanın en tanınmış ve köklü medeniyetlerinden bir kaçına ev sahipliği yapmıştır. Sümerler, Akadlar, Babilliler, Asurlular ve Aramiler bu bölgede hüküm sürmüşlerdir. Geride pek çok kültür bırakmışlardır.
Kültürler her toplumda ve her bölgede yaşam tarzını değiştiren en önemli unsurlardan bir tanesidir.