Gelişen teknolojiye ayak uydurmak için zaman zaman içinde bulunduğumuz öz kültürümüzden feragat eder hale geliriz. Diyelim bir yöreye ait bir yemeğin metropol bir şehirdeki yapılışı ile aynı yöreye ait aynı yemeğin, kendine ait bir yörede, yani yerindeki yapılışı arasında dahi farklılıklar oluşmaktadır. Topluluklar kendi bulundukları yerleri terk ettiklerinde gittikleri yerlere kültürlerini beraberinde götürürler. Gittikleri yerlerden ise aynı zamanda başka kültürleri de alarak kendi kültürleri ile birleştirip yeni bir kültür ortaya çıkarırlar. Yani bir nevi asimile olur kültürleri. Ben bu yazımızda biraz da geçmişe dönerek daha çok doğu kültüründen bahsedeceğim. Mezopotamya'daki göçlerden, yaşam tarzlarından ve orada bulunan toplulukların verdiği yaşam mücadelesinden bahsetmek istiyorum.
İnsanlar neden göç ederler sorusuna cevap aramak hem kolay hem de zordur. Çünkü hayat bazen insana oyun oynar. Hayatımız içinden çıkılmaz bir hale gelir. Bulunduğumuz yerler bizlerin ihtiyaçlarına cevap vermemeye başlar. Bulunduğumuz yerlerin çetin hayat şartları bizim yaşamımızı oldukça güçleştirir. Bu durum da bizim yaşam koşullarımızı güçleştirir. Bazen iki arada bir derede kalırız. Günlük yaşamın zorlaştığı bir döneme gireriz. Ailemize sahip çıkmak bizim için zor olur. Bazen onları kaybetme korkusu yaşarız ve ne yazık ki zaman zaman içinde bulunduğumuz zor koşulları aşamadığımız için ailemiz kaybedebiliriz ve yuvamız dağılabilir. İşte o zaman bulunduğumuz yerler bize yetmez ve oraları terk ederiz. Kimimiz öz kültürümüzü kaybeder asimile oluruz. Kimimiz ise kültürümüze bağlı kalarak bulunduğumuz alanlarda kültürümüzü geliştiririz.
Ülkemizde doğudan batıya yapılan göçler beraberinde pek çok sorunu da birlikte getirmiştir. Çarpık kentleşme sonucunda oluşan gecekondulaşmalar, metropol şehirlerdeki yaşama ayak uyduramama, kırsal alanlarda yetişen bir önceki nesille, metropol şehirde yetişen ve bir sonraki nesil arasındaki kuşak çatışması, kazanılmaya çalışılan kimlik arayışları ve oturamamış kişilikler etnik gruplar arasında oldukça sorun oluşturmuş olup, bu grupları birbirine düşürür hale gelmiştir.
Osmanlı döneminde yaşam biraz daha farklı gelişmiştir. Osmanlı imparatorluğunun farklı gruplara göstermiş olduğu hoşgörü, Osmanlı İmparatorluğu’na yaklaşık 600 yıllık yaşam tanımıştır. Kendi bünyesinde barındırdığı çeşitli ırklara, dinlere, dillere, gelenek ve göreneklere sahip topluluklara özgürlük hakkı tanıyarak onlara kendi yaşam tarzlarını sürdürmelerine izin vermiştir.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde pek çok etnik grup olduğunu hepimiz biliyoruz. Bir sonraki yazımda çeşitli etnik gruplardan bahsedeceğim.