Bizler kendimizi bu dünyanın en güçlü ve yenilmez insanları zannederiz. Sanki dünyadaki ve evrendeki her şey sadece bize aitmiş de, bütün bunları çekip çevirip sahiplenecekmişiz gibi hareket ederiz. Oysa ki insanoğlunun kapasitesi belli bir yere kadardır. Hayat insanlara gerekli konularda ve belli oranda mücadele verme imkanı sağlar.
Geleceğimizin kurgusunu ise en çok kafamızda hayal ettiğimiz ve dünyayı algılayabildiğimiz kadarıyla yapıyoruz. Her unsuru kavrama olgusu, bizim olaylarla ilgili bilgi birikimimiz kadar olur. Hayatta elde ettiğimiz bütün tecrübeler, bizim olaylara bakış açımızı değiştirir ve dünyada her olguya karşı yapıcı olmamızı sağlar. Aksi taktirde tecrübesizlik hem kendimize, hem de doğaya büyük ölçüde zarar verir.
Biz doğadan faydalanmasını bilmediğimiz gibi, en büyük zararı doğaya vererek, aynı zamanda da kendimize de zarar vermiş oluyoruz. Oysaki doğa, insanoğlunun hayatında pek çok unsurun tükenmemesi için, kendi hayatını güvence altına alınmasına yönelik insan hayatını korumakla yükümlü olduğu en önemli durumlardan biridir. Hayat için nelerin gerekli olduğunu yine doğa öğretir bizlere.
Nasıl mı?
Gelin bu soruya, şöyle cevap vererek yazıma devam edeyim.
Biz nefesimizi doğadan alırız, yine yiyeceğimizi doğadan sağlarız. Giyeceğimizi ve hayatta kalmak için neler gerekli ise, kısacası yaşamımız için gerekli olan her ihtiyacı doğadan gelen nimetlerden faydalanarak sağlarız. Doğanın dengesini bozduğumuzda ise, kendi dengemizi de aynı şekilde bozmuş oluruz. Bunun için doğadaki güzellikleri görmek ve doğanın bize sağladığı faydaları tüm benliğimizde hissetmek için, üstün bir çaba göstermemize de gerek yoktur. Güneş doğmazsa, kış gelmezse ve ya yaz olmazsa doğadaki her unsur dengesini kaybeder.
Bizler zevkimiz için kullandığımız kötü malzemelerle ya da birbirimize karşı yaptığımız kimyasal savaşlarla, hem kendimizi hem de doğayı katlediyoruz.
İnsanoğlu var olduğu sürece bilime pek çok katkıları olmuştur. Elde edilen bilimsel çalışmalar ve teknolojik gelişmeler, bizlerin doğadaki yaşam sürecimizi kolaylaştırıcı güce sahip olmuş ve doğa ile sıkı bir etkileşim içinde olduğumuzu göstermiştir. Yapılan yanlış çalışmalar ve ya teknolojinin kötüye kullanılması sonucunda gelinen nokta, hem doğanın insanlara savaş açması demektir, hem de insanlığın yaşamı tehlikeye girmesi demektir.
Biz doğaya nasıl bakar ve doğayı nasıl korur isek, doğada bizlere öyle bakar ve bizleri öyle korur.