Adalet yasalar karşısında sahip olunan hakların tüm insanlara eşit şekilde uygulanmasının sağlanmasıdır. Adalet aynı zamanda insanların toplum içindeki davranışlarıyla ilgilidir. Ahlak ve din kurallarıyla da ilişkilidir ve tarih boyunca tartışmalı bir alan olup günümüze gelmiştir.
Dinimizde bile adaletin yeri çok büyüktür. Kutsal kitapların tümünde adalete ve adil olmaya ilişkin birçok unsur bulunmaktadır.
Adalet, hakkın gözetilmesi ve yerine getirilmesi anlamına gelir. Haklı ile haksızın ayırt edilmesi adaletle sağlanır. Bu anlamda herhangi bir durumun adil olup olmadığından söz edilebilir.
Ülkedeki çarpık kentleşme büyük şehirlere doğru yerli yersiz göçler, dengesiz nüfus dağılımı, yanlış ekonomi uygulaması, ülkenin bozuk siyasi yapısı ve benzeri etkiler ülke içindeki adaletin yanlış bir şekilde yerine gelmesine etki eden etkenlerdir. Yanlış olan bu durumu hepimizin bildiği gibi yine adaletin doğru olan terazisi ile sağlanır.
Bir ülkede adaletin doğru bir şekilde yerine getirilebilmesi için, o ülkede çok iyi yetişmiş insanlar olmalı ve vicdan sahibi olan bu insanların gerçekleri doğru bir şekilde tespit edip, adaleti doğru bir şekilde tarafsızca yerine getirilmesi gerekir. Adaleti kötü amaçlar uğruna kullanan kişilerin, insanlığa verdiği zararın ölçüsü çok büyüktür. Adaleti yanlış uygulayan kişiler, insanların geleceğiyle, istikbaliyle oynayıp, hayatlarını haksız yere karartmaktadırlar.
Kanunlar insanlar içindir. Toplum içinde yaşamın düzenli olması için gereklidir. Yasaların doğru bir şekilde, hakça ve tüm insanlara eşit bir şekilde uygulanmalıdır. Avukatlarımız, hakim ve savcılarımız adalet terazisini doğru tartmalıdırlar ki, toplumda huzur ve güven olsun. İnsanların güvenliği adalet sayesinde sağlansın. Unutmayalım ki adaletin küçüldüğü ülkelerde, büyük olan artık suçlulardır. Bizler adaleti küçültmek yerine, asıl suçluyu bulursak, menzilimize doğru yol vermiş oluruz. Böylece doğru işlettiğimiz teraziyle, o ülkede adaleti de büyütmüş oluruz.
Yazımı şu sözlerle bitirmek istiyorum. “Araştırma yapıldığı zaman ancak bilgi artırılabilir; bilgi artırıldığında ancak istek samimi olabilir. İstek samimi olduğunda ancak akıl ıslah edilebilir, akıl ıslah edildiğinde ancak özel yaşam iyileştirilebilir, özel yaşam iyileştirildiğinde ancak aile yapısı düzeltilebilir. Aile yapısı düzeltildiğinde ancak devlet düzen içinde yönetilebilir. Devlet düzen içinde yönetildiğinde ancak dünyada barış tesis edilebilir” demiştir Konfüçyüs.