Zor dönemlerin yaşandığı şu günlerde, ülkemiz adeta bir sınavdan geçmiştir. Halkımızın da bir arada olduğu ve birlikte, kötü güçlere karşı mücadele ettiği, devletimizin geleceğini güven altına almak için birlikte hareket ettiği çetin bir dönemden geçiyoruz.
Cumhuriyet bizim için oldukça önemli bir unsurdur. Halkın kendi kendisini, kendi iradesiyle yönetmesi anlamına gelen ve oy zamanı geldiğinde seçimini özgürce hiçbir kısıtlama olmadan sandık başında yapan, bir toplumun geleceğini kendi iradesiyle belirleyen bu durumun anlamı bizim için büyük önem arz etmektedir ve geleceğimizin de teminatını anlatmaktadır.
Cumhuriyet, devleti yöneten ve halkı temsil etmek isteyen kişilerin belli seçim dönemlerinde halkın verdiği oylarla en çok oyu alan kişilerin veya partilerin başa geldiği yönetim şeklidir. Bu yönetim şekli sayesinde mutlak hakimiyet ve veraset yöntemini ortadan kaldırılmıştır.
Bu yönetim şeklinde halkın isteyerek, oyunu sandık başında kullanıp meclise yerleştirdiği kişileri, herhangi bir olumsuzlukta yine seçtiği kişiyi istememesi durumunda, yönetime seçtiği gibi yönetimden de, yapılacak yeni bir seçim sonucundaki oy çoluğuyla tekrar seçmeyerek görevine son verebilir. Bu sadece halkın arzuları yöneticilerin keyfiyetlerinin önüne geçmiştir. Oyla seçilen kişilerin kendi keyiflerine göre devleti yönetmemesinin ve her istediğini kötü niyetler çerçevesinde, keyfinin istediği şekilde yapmaması gerektiğini de belirtir.
Mustafa Kemal Atatürk Türkiye’de, 29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyeti pek çok zor şartlar sonrasında ilan etmiştir. 23 Nisan 1920 tarihinden itibaren ise, Cumhuriyet yönetiminin alt yapısı atılmaya başlanmış ve bununla ilgili büyük çalışmalar yapılmıştır. 23 Nisan 1920’de egemenliğin kayıtsız şartsız ulusa ait olduğu belirtilerek, yeni düzenin kurulması için hızla çalışmalarını sürdürmüştür. Bir ülke kendi bağımsızlığını kolay elde etmiyor. Bunun için büyük mücadele ve titizlik gerekiyor. Ayrıca bunları yönlendirecek iyi bir beyin ve iyi bir komutan da gereklidir. Tıpkı günümüzde olan 15 Temmuz örneği gibi.
1922 Yılında bu çalışmalar doğrultusunda Padişahlık ve Saltanat hukuken kaldırılmıştır. Önce TBMM, 1 Kasım 1922 gecesi almış olduğu karar doğrultusunda, “Halifelik”le “Saltanatı” birbirinden ayırmış ve Saltanatı tamamen kaldırmıştır.
Yasama organı ile millet meclisinde halkın seçimiyle gelen ve halkı temsil eden, yürütme organı ile devlet veya hükümet başkanının sorumluluğu ve yönetimi altında, meclislere karşı sorumlu kabineye sahip olan ve yargı organını ile de, millet adına yargılama hakkını kullanan, bağımsız bütün adli ve İdari mahkemeler meydana getiren kurumlardır.
Cumhuriyet yönetimi ile Türkiye Hukuk devleti statüsü kazanmıştır.
Ülkemizde pek çok savaşlar olmuş ve pek çok bedeller ödenmiştir. Her kazanılan kazanımlar bir bedel karşılığında olmuştur.